45 - ❝Yoldaşlık mı?❞

2K 182 112
                                    

HAZİRAN 1978

Bacaklarımızı çimenlere uzatmış, huzurla güneşin tadını çıkarırken Lily'nin omzuna yasladım başımı. Güneşin sıcaklığı mayıştırmıştı beni.

"Bittiğine inanamıyorum." dedi Lily mırıldanarak. Başımı hafifçe çevirip onun yüzüne baktım. Gözleri Kara Göl'deydi. "Sen inanabiliyor musun? Yedi yıl daha çok yedi dakika gibiydi."

Haklıydı. Her şey çok hızlı olmuştu. Sirius'la trene binmemiz, James ile aynı kompartımanda olup orada arkadaş olmamız, sonra Peter ve Remus'la tanışan Sirius'un beni de onlarla tanıştırıp arkadaş yapması. İlk gecemizde Lily ile uzun uzun sohbet ederken uyuyakalmamız...

Birinci yılın ilk günü iki gün önce gibiydi.

"Ama geçirdiğimiz en güzel yedi dakikaydı." dediğimde Lily gülerek "İşte bunun altına imzamı atarım." diyerek beni onayladı.

"Söz ver bana," dedi bir anda yerinde dikleşerek. Birbirine yakın renkteki yeşil gözlerimiz kesişti. "Buradan çıktıktan sonra her şey korkunç bir halde olacak ama birbirimize kenetli kalacağız."

Ona gülümsedim. "Elbette ki Lily. Hogwarts'ın sonu bizim de sonumuz değil." diyerek onun kızıl saçlarının ucunu okşadım. "Daima birlikte kalacağız."

Lily gülümseyerek derin bir nefes verdi. "Sen benim en yakın arkadaşımsın Val." dediğinde içim kıpır kıpır oldu. "Hatta Çapulcularla bile iyi anlaşır oldum, senin sayende. Hepsi benim için çok iyi arkadaşlar."

"Özellikle James." diye eklediğimde kıkır kıkır güldü. "Sahiden ilk başta en uzak olduğum kişi oydu ama son iki yılda kendini topladı, büyüdüğü belli oluyor." Bana baktı. "Ve bu senin sayende."

"Ben bir şey yapmadım." dedim. "Yaşı büyüdü, savaş daha da ciddileşti. Kendine çekidüzen vermekten başka seçeneği yoktu."

Her halini sevdiğim James'in bu ciddi endişeli tavırlarını seviyor olsam da favori James'im haylaz ve sürekli gülen James'ti sanırım. 

FYBSler bitmiş, biz de derin bir soluk almıştık sınav maratonundan çıkar çıkmaz. Şimdilerde ise Hogwarts'ın son güzel günlerinin tadını çıkarıyorduk. Sürekli sabahlıyor, Hogwarts'taki her köşeyi devamlı ziyaret ediyorduk.

Gizli geçitlerden kaçarak Hogsmeade'e kaç kere gittiğimizi sayamamıştım bile.

Astronomi Kulesi, Kara Göl, Quidditch sahası, Yasak Orman, çok sevdiğimiz Gryffindor ortak salonundaki şömine önü... Sıklıkla vakit geçirdiğimiz mekanlardı bunlar.

"Ah, bak, geliyorlar." Lily'nin işaret ettiği yön arkamda kaldığından omzumun gerisinden baktım. James ve Remus gülüşerek bir şeyler konuşurken Peter ve Sirius ellerindeki çikolataları paylaştırmaya çalışıyorlardı.

James ile göz göze geldiğimizde gülümsemesi büyüdü. Üzerindeki gömleğin eteklerini pantolonunun içinden çıkarmış, gömleğinin üst düğmelerinin birkaçını açmıştı. Kollarını katlamıştı, kravatı ise ortalıkta gözükmüyordu, kim bilir neredeydi.

"Selam hanımlar!" dedi Sirius neşeli bir şekilde karşımıza oturup sırtını Kara Göl'e verirken. Remus da onun yanındaki yerini aldı hemen. Peter ise Lily'nin diğer yanına oturmuştu.

Benim boştaki yanım tabii ki James tarafından işgal edilmişti. Oturduğu gibi çenemden tutup dudaklarıma kocaman bir öpücük bırakmış ve gülümsemişti. Kolunu omzuma dolayıp "Ne konuşuyordunuz?" diye sordu.

"Okulun bitişini." 

Sirius yüzünü astı. "Ne kadar kaldı? Beş gün mü?"

Hogwarts yıllarımızın tamamen sona ermesine beş gün kaldığını fark ettiğimizde aramıza bir hüzün çöktü. Hiçbirimiz buradan çıkıp gerçek dünyaya girmeye hazır değildik. Kim olabilirdi ki zaten.

𝐊𝐔𝐂𝐔𝐊 𝐁𝐄𝐘𝐀𝐙 𝐘𝐀𝐋𝐀𝐍𝐋𝐀𝐑 「Jᴀᴍᴇꜱ ᴘᴏᴛᴛᴇʀ 」Donde viven las historias. Descúbrelo ahora