55 - ❝Yalnızca sen ve ben.❞

2.3K 181 244
                                    

AĞUSTOS 1979

Bir yıl sonra James'in kollarında uyanmıştım. O bir yılın ağırlığı üzerimden kalkmış, beni tekrar bir huzur sarmıştı. Ona ne denli muhtaç olduğumu kavuşana kadar tam olarak anlamamışım meğer.

Başımı göğsünden hafifçe kaldırıp James'in uyuyan yüzüne aşağıdan baktım. Küçük bir bebek gibi gözüküyordu. Uyandığında ne denli yakışıklı ve karizmatik olursa olsun uyurken minicik bir bebekti işte!

Çıkan minik sakallarında parmak uçlarımı gezdirdiğimde hafif batma hissiyle gülümsedim. Nemli dudaklarına dokundum sonra. Elmacık kemikleri, kapalı gözleri, alnına dökülmüş saçları... Her birini okşadım.

"Uyan artık." dedim sessizce. Dokunuşlarımla uykusunun dağıldığını biliyordum çünkü. 

Ela gözlerini açıp bana baktığında nefesimi tuttum. O kadar güzel bir görüntüydü ki. Yeni uyanmış, hala uyku sersemi James Potter...

"Saat kaç?" dediğinde "Yedi." dedim. "Bir buçuk saatim var işe gitmeden önce."

Bu dediğimle kaşları çatıldı ve yerinde doğrulup yatak başlığına yaslandı. Onun doğruluşuyla yerimde kaymıştım ancak o beni tutup tekrar göğsüne yatırdı. "Ne işi?"

"Bakanlık'ta çalışıyorum." dedim. "Sihirsel Yaptırım Dairesi'nde."

Kaşlarını kaldırdı. Bir parmağı kolumu okşarken "Evde sıkılırım ben sensiz." dedi. "Ne yapsam ki?" 

Aklıma gelen fikirle gülümsedim. "Benimle gelebilirsin? Odamda boş bir koltuk var."

James'in elaları beni buldu. Onu gözlüksüz görmek çok tuhaftı. "Teklif kabul edilmiştir Bayan..." dedi ve durdu. Ne diyeceğini bilememiş gibiydi.

"Riddle." dedim güçlükle de olsa gülümseyerek. "Kendimi daha fazla saklayamam. Black olmak güzel ama benim gerçeğim bu."

"Siz nasıl isterseniz Bayan Riddle." Alnıma kocaman bir öpücük bıraktı. "Madem bir buçuk saatimiz var, kalkıp kahvaltı etmeliyiz."

James beni de kendisiyle birlikte doğrulttuğunda mızmızlandım. "İstemiyorum, kalalım burada."

"Aç gidemem, açken nasıl olduğumu çok iyi biliyorsun."

Surat astım. Açken James sahiden çok huysuz oluyordu. Oflayarak yataktan kalktım. Birbirine karışmış saçlarımı elimle öylesine düzelttikten sonra üzerime sabahlığımı geçirdim. "Yalnız o kahvaltıyı bir tek ben hazırlamam."

"Asanı sallayacaksın alt tarafı." dedi James yattığı yerden bana bakarken. Ben sabahlığımı giyerken o da gözlüğünü takmıştı.

"O zaman sen salla Potter." Gözlerini kısıp bana kötü kötü baktığında sırıttım. Sinirli sinirli homurdanarak ayağa kalktığında "Homurdandığında sesinin Çatalak gibi çıktığını söyleyen oldu mu?" diye sordum.

"Git gide geyiğe dönüşeceğim." dedi sırıtarak. Sırtıma dokunup beni kapıya doğru nazikçe itelerken "McGonagall da öyle olmuş, arada kediler gibi başını hızla çeviriyor farkında değil miydin?" dedi.

Kıkırdadım. "O zaman geyiklerin ne yediğini araştırmam lazım."

"Bir kere Sirius'un ayakkabılarını yemiştim." dediğinde "O sen miydin?!" diye bağırdım. "Sinir krizi geçirmişti üç gün boyunca."

Mutfağa girdiğimizde ikimiz de asalarımızı çektik ve masayı hızlıca hazırlamaya başladık. "Pankek ister misin?" 

"Hayır." 

𝐊𝐔𝐂𝐔𝐊 𝐁𝐄𝐘𝐀𝐙 𝐘𝐀𝐋𝐀𝐍𝐋𝐀𝐑 「Jᴀᴍᴇꜱ ᴘᴏᴛᴛᴇʀ 」Where stories live. Discover now