70 - ❝Eh, başardık ha?❞

2.7K 192 383
                                    

TEMMUZ 1998

"İşte böyle."

Harry'nin sözlerinden sonra ortaya sessizlik çöktü. Her şeyi anlatmıştı. Kendisinin bir hortkuluk oluşunu, Snape'in Dumbledore için neden çalıştığını -ki Valeria bunu zaten tahmin ediyordu.- ve ölmesi gerektiğine dair her şeyi anlatmıştı.

Savaşın üzerinden iki ay geçmişti. Harry bu iki ayın bir ayı boyunca odasından çok nadir çıkmış, sadece yatağında yatmıştı. Kimse onu suçlayamazdı, savaş herkesi çok kötü etkilemişti ve Harry resmen... Ölmüştü. 

Ölümden dönmüş olsa bile öldüğü gerçeğini kabullenmek kim için kolay olurdu ki?

Ve bir ayın sonunda odasından çıkmıştı. Bahçede vakit geçiriyor, ailesiyle savaş harici her türlü konuda sohbet ediyordu. Favori konusu ise doğacak kardeşleriydi. 

Evet, Valeria ve James ikiz çocuklar bekliyordu. Bu durum ikisi için de şok olmuştu.

Bu yönden annesine çok kızmıştı Harry ve ona öyle bir azar çekmişti ki Valeria neye uğradığını şaşırmıştı.

"Nasıl bu kadar akılsız, pervasız davranabildin? Savaşa gelmemeliydin! Ölebilirdin! Bebeklere bir şey olabilirdi! Bu kadar aptalca davrandığına inanamıyorum. Benim canımı kurtarmak için savaşırken kendi içindeki canları nasıl hiçe sayarsın?!" diye bağırmıştı bahçenin ortasında annesine.

Ve sonra gülmüş, çok heyecanlı olduğunu söylemişti.

"Dumbledore bunu nasıl yapar!" diye haykırdı James ilk tepkiyi veren kişi olarak. "Seni nasıl- Nasıl... Ölüme gönderir?!"

Valeria kanepeye çökmüş, sessizliğe gömülmüştü. Ki bu şaşırtıcıydı, herkes Valeria'nın muazzam bir patlama yaşayıp ortalığa lanetlerini döşemesini beklerdi ama o sadece susuyordu.

James olduğu yerde homurdanıp Dumbledore'a sövmeye devam ederken hışımla karısına döndü ve "Sen de bir şey söylesene!" dedi.

"Ne söylememi istersin?" Valeria'nın yeşil gözleri ona döndü. "Eğer hala hayatta olsaydı söyleyecek bir dolu lafım vardı evet ama ölmüş birini de öldürmeye gidemem."

"Tablosunu yakabiliriz!" dedi Sirius hevesli hevesli. Remus onun kafasına hafifçe vurdu. "Ah, ne vuruyorsun?"

"Dumbledore olmasaydı ölmüş olurdum." dedi Harry, ailesine doğru. "Öldüğümde... Onunla konuştum. Yani sanırım, bilmiyorum. Bana geri dönebileceğimi, dönersem eksik kalmış şeyleri tamamlayabileceğimi söyledi. Ve ben onun sayesinde döndüm."

James öfkeyle "Yine de bu hiçbir şeyi değiştirmiyor!" dedi. "Ayrıca sen! Bize söylemeliydin! Anladığın anda- Bize gelmeliydin! Kendi başına buyruk nasıl hareket edersin?"

"Yapabileceğiniz bir şey yoktu." dedi Harry. "Ölmem gerekiyordu, ne yapacaktınız? Voldemort'tan kurtulmanın tek yolu buydu."

"Kimin umurunda!" dedi Sirius. "Seni kaybedeceksek Voldemort'tan kurtulmak kimin umurunda?!"

Harry bir saniye düşünür gibi yaptıktan sonra "Umm, bilemiyorum Sirius. BÜYÜCÜLÜK DÜNYASININ UMURUNDA OLABİLİR Mİ?" dedi sinirle. "Olan oldu, bakın hayattayım işte. Sadece neler olduğunu merak ediyorsunuz diye anlattım. Olan buydu."

Ortaya bir sessizlik dağıldığında Valeria "Çok cesurca davranmışsın." dedi kısık sesle. "Seninle ne kadar gurur duyduğumu anlatamam."

"Lily de öyle demişti."

Harry'nin sözleri dörtlüyü şoka uğratırken Harry "Diriltme Taşı'nı kullandığımda onu gördüm. Lily'yi. Bana yaptığım fedakarlık için benimle gurur duyacağınızı söylemişti." dedi. 

𝐊𝐔𝐂𝐔𝐊 𝐁𝐄𝐘𝐀𝐙 𝐘𝐀𝐋𝐀𝐍𝐋𝐀𝐑 「Jᴀᴍᴇꜱ ᴘᴏᴛᴛᴇʀ 」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin