11 - ❝Komik bir aile.❞

2.4K 249 335
                                    

TEMMUZ 1976

"Valeria, James hala uyanmadı sanırım tatlım, bir bakar mısın?" diye soran Euphemia'ya başımı sallayarak onay verdim ve ağzıma attığım salatalığı çiğneye çiğneye üst kata çıktım.

Sabah kalkıp onu görünce dün gece Sirius'un geldiğini söylemiştim ki kadın bir anda onu görünce afallamasın. Zaten Sirius'u kendi oğluyla bir tuttuğu için fazla tepki göstermemiş, habersiz gelmesine şaşırmıştı yalnızca.

Kapıyı çalmadan direkt açtım, ikisinin de uyuduğunu biliyordum. Tam tahmin ettiğim gibi James'in tek kişilik yatağına sıkışmışlardı. James yüzü kapıya dönük yatarken Sirius ona arkadan sarılmış, duvara yaslamıştı sırtını. 

Sırıttım onların bu haline, çok tatlı gözüküyorlardı. İkinci sınıftayken ortak salonun koltuğunda da bir kere böyle uyuyakalmışlardı ve Remus'un tüm gün ettiği alayları dinlemek zorunda kaldıklarından asabi bir şekilde dolaşmışlardı.

Küçük ve sessiz adımlarla yatağa yaklaştım, James'i saçlarından çekiştirip uyandırmak için elimi saçlarına uzattığım an gözlerim yüzüne takıldı ve durakladım. Elim havada kalmıştı.

Simsiyah karışık saçlarından tutamlar alnına düşmüştü, ela gözleri kapalı olsa bile kirpiklerinin uzunluğu o kadar güzeldi ki gözlerinin yokluğunu aratmıyordu. Biçimli burnu, pembe dolgun, yarı açık dudakları ile uykusunda durgun gözüküyordu.

Perdenin arasından yer yer vuran gün ışığı ile parlayan beyaz tenine değdirdim gözlerimi. Yastığın altına aldığı kolu kasılmış, kasları daha da belirginleşmişti. 

Yutkundum. Kalbim tekrar deliler gibi atmaya başlamıştı. Derin bir nefes çektim burnuma ve az önceki şiddet dolu uyandırma girişimimden vazgeçip elimle James'in omzunu dürttüm. "James." 

Yerinde hafifçe kıpırdanıp gözlerini açtı. James hep kolay uyanan birisi olmuştu, Sirius ve Peter'ın aksine. Onlar külçe gibi uyurdu, Remus ise kimi zaman çok derin uyurdu kimi zaman hemen ayaklanırdı.

Ela gözleri yeni uyandığı için o kadar aydınlık ve berrak bakıyordu ki gülümsemeden edemedim. "Kalk hadi, annen çağırıyor." 

Arkasındaki Sirius'a omzunun gerisinden bir bakış atıp beline sarılan kolu kenara çekti ve yerinde oturur pozisyona geçip yumruğuyla gözlerini ovuşturdu. Bu esnada her hareketini dikkatle inceliyor, her seferinde ona hayran kalmamak için kendimle çatışıyordum.

"Saat kaç?" diye sordu uykulu bir sesle. Konuşurken dudaklarını büküyor ve minik bir çocuk gibi gözüküyordu. Uyandığı ilk an nasıl huysuz ve çocuksu olduğunu bildiğimden bu haline şaşırmadım. 

"Dokuz buçuk oldu." Sirius'a kaydı gözlerim. Yüzü dalgalı saçlarının arasında kaybolmuştu. "Onu da uyandırayım mı?" diye sordum.

James tekrar Sirius'a baktı. "Uyusun o." dedi ve ayağa kalktı. Üzerindeki kırmızı tişörtü düzeltip komodinde duran gözlüklerini aldı ve gözüne taktı. 

Birlikte odadan çıkarken James'in yüzünün biraz asık olduğunu fark ettim. "İyi misin sen?" diye sordum dayanamayıp.

"Sirius'u düşünüyorum." diye mırıldandı. "Dün gece bir ara uyandı, sabaha kadar oturduk." 

Sıkıntıyla ofladım. "Cidden kaçmış mı?" James başını sallayıp beni onayladı. "Niye peki?" diye sordum merakıma engel olamadan.

"İşte orasını anlatmadı." dedi James. "Sorunca direkt konusunu kapattı ama annesini çıldırtmış bayağı."

𝐊𝐔𝐂𝐔𝐊 𝐁𝐄𝐘𝐀𝐙 𝐘𝐀𝐋𝐀𝐍𝐋𝐀𝐑 「Jᴀᴍᴇꜱ ᴘᴏᴛᴛᴇʀ 」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin