25 - ❝Sadece çok kızgınım.❞

2.2K 210 315
                                    

HAZİRAN 1996

Eve döneli üç gün olmuştu. Harry sıklıkla düşünüyor, ne yapacağına karar vermeye çalışıyordu. Lily Evans kimdi bilmiyordu ama muhakkak ki babasının eski sevgilisiydi. Yıllıktaki yazıdan, Snape'in anısında gördüğü hayran bakışlardan bunu anlamıştı Harry.

Fakat anlamadığı bir şey vardı. Annesinin dediğine göre babasıyla o, altıncı sınıfta çıkmaya başlamışlardı. Yedinci sınıfta Lily Evans'a mı dönmüştü babası? Beşinci sınıfta Evans, altıncı sınıfta annesi, yedinci sınıfta tekrar Evans.

Annesi bir çeşit reklam arası mıydı?

Hiçbir şey bilmiyordu annesi ve babasının ilişkilerinin başlangıcı hakkında. Bildiği tek şey annesinin babasıyla çok yakın arkadaş olduğu, hislerinin sonradan değişip geliştiğiydi. En azından kendisine anlatılan hikaye buydu.

Ve bazen ailesinin bile kendisinden sakladığı şeyler olduğunu geçen yaz Yoldaşlık konusunun saklanmasıyla öğrenmişti. Lily Evans da sakladıkları şeylerden birisiydi muhtemelen.

Yatağında sırt üstü dönerek ofladı. Aklının almadığı çok şey vardı şu aralar. Kabullenmeye çalıştığı, sindirmeyi denediği... Ve kimse ona bu konuda yardımcı olmuyordu. Gerçi ailesiyle Voldemort'un elinde ölmek temalı bir konuşma yapmak istemezdi, bu durumun onları nasıl yaralayacağını biliyordu.

Sabah olduğunu dışarıdaki cıvıltılı kuş seslerinden anlayabiliyordu ama yatağı terk etmek içinden gelmiyordu. Bugün babasıyla konuşmaya karar vermişti. Annesiyle değil, özellikle babasıyla. Çünkü ilk denemesinde annesi Evans konusunun kapanmasını rica etmişti. Belki babasından farklı bir dönüt alırdı?

Sonunda esneyerek yataktan kalktı. Odası büyük ve aydınlıktı. Duvarda asılı olan küçük süpürgeye gözü kaydığında gülümsedi. Vaftiz babası Sirius'un ona birinci yaş hediyesiydi o. Perdeleri açmak için cama yaklaştığında bahçelerinin güzel manzarası karşıladı onu.

Harry odasını seviyordu. Gryffindor bayrakları asılı odasının her köşesinde bir çerçeve vardı. Ailesiyle, arkadaşlarıyla, Quidditch takımıyla... Onun özel bölgesi olan bu oda tamamen Harry'yi yansıtıyordu.

Elini yüzünü yıkayıp merdivenlerden aşağı indiğinde gülüşme sesleri kulağına doldu. Ev hep böyleydi. Annesi ve babası sürekli güler, birbirleriyle eğlenmeyi bilirlerdi. Harry nadiren kavga edildiğini duymuştu bu evde. 

Mutfağa girdiğinde annesini babasının dizlerinde oturmuş, onunla gazete okurken buldu. Şaşırmamıştı, onların bu tavrına alışıktı. "Ooo, benim yakışıklı oğlum sonunda kalkmaya karar vermiş." Valeria, James'in bacağından kalkıp oğluna yaklaştı ve onun saçlarına büyük bir öpücük bıraktı. "Günaydın."

"Günaydın." dedi Harry annesine bakarken gülümseyerek. "Saat kaç?"

"On iki." James oğluna dönüp sırıttı. "Bu kadar uyuyacak ne yapmış olabilirsin gece?"

Harry omuz silkti. Pek bir şey yapmamıştı. Uzun süredir devam eden uykusuzluk sorunu kendini tekrar göstermiş, sıcak yatağında bile peşini bırakmamıştı yalnızca. Bu yüzden bu kadar geç uyanmış olmalıydı. 

Babasının karşısına oturduğunda annesi önüne pankeklerle dolu bir tabak koymuş, hemen yanında yerini almıştı. Eh, en azından Harry'nin yanında kucak kucağa oturmuyorlardı. Harry bu görüntüyü uzun süre kaldırabileceğine pek emin değildi.

"Anne, çok güzel olmuş bu." dedi ağzı doluyken. Valeria gülümseyip "Afiyet olsun, istediğin kadar ye. Yetmezse daha yaparım." dedi ve oğlunun yemekle dolu yanağını hafifçe okşadı.

𝐊𝐔𝐂𝐔𝐊 𝐁𝐄𝐘𝐀𝐙 𝐘𝐀𝐋𝐀𝐍𝐋𝐀𝐑 「Jᴀᴍᴇꜱ ᴘᴏᴛᴛᴇʀ 」Where stories live. Discover now