23 - ❝İçi benimle dolu şiir.❞

2.2K 207 210
                                    

EYLÜL 1976

Başımızı yere eğmiş, dudak büzerek yiyeceğimiz azara hazırlanırken içimizde en rahat olanlar Sirius ve Peter'dı. Eh, onlar bir şey yapmamıştı nihayetinde ve bu yüzden kendilerini güvende hissediyorlardı. Remus ortalarda yoktu ve nerede olduğunu bilmiyordum.

Bir miyavlama sesi geldiğinde James bıyık altından güldü. Ona elimin tersiyle vurup susmasını işaret etsem de yüzünü bana çevirip sırıtmaya devam etti. O böyle gülmeye devam ederse ben de dayanamayıp gülerdim ki!

"Bu kedinin sizinle alakası olduğuna dair içimde büyük bir his var." dedi McGonagall. Masasının üstünde gezinen yavru kediye bakmıştı.

"Aslında, Profesör McGonagall, sadece bizimle alakası var." dedi James ve beni gösterdi.

"Suç ortaklarınızı sattınız yani Bay Potter?" diye sordu McGonagall, yüzünde düz bir ifade olsa da eğlendiğine emindim. Çapulular herkesi çileden çıkardığı kadar eğlendirirdi de.

James suçlu suçlu arkadaşlarına bakarken Sirius tek kaşını kaldırıp "Kalbimi kırdın Çatalak." dedi ve abartılı bir ifadeyle elini kalbine koydu. "Nasıl dayanırım bu acıya bilmem ki. Aylak, merhemim olmak ister mi acaba?"

Peter sabır dilenircesine bir iç çekip başını tavana çevirdi. "Eğer konuşmaya devam edersen ondan merhem değil, yeni bir yara izi olacak Pati."

Sirius dudak büküp sesini kestiğinde McGonagall alışkın olduğu bu hallere karşılık nefes verdi. "Şimdi söyleyin bakalım Bayan Black, Bay Potter, bu kedinin odamda ne işi var?"

"Annesi yoktu." dedim tatlı bir sesle. "Yurt odalarımızda da bakamadık birkaç sorundan dolayı. Soğukta bırakmak da istemedik biz de-"

"Anne kedi, yavru kediye bakar diye düşünüp onu buraya koyduk!" dedi James sözümü keserek. Büyük bir şey söylemiş gibi gururla sırıtıyordu. Şapşal.

McGonagall ona dik dik baktığında bu kedi olayının iki haftada ortaya çıkmasına şaşırdım. İki hafta sonra bizi niye yanına çağırmıştı ki? Oysa kediyi bizim bıraktığımız bariz belli olur diye düşünmüştüm.

"Odama nasıl girdiğinizi sormuyorum bile." diye mırıldandı McGonagall. "Çıkın hadi. Bayan Black ve Bay Potter, cezanızın detaylarını size günün ilerleyen saatlerinde bildiririm."

Yüzümüzü asıp dışarı çıktığımızda Sirius sırıtarak "Bensiz cezanın tadı da hiç olmaz be Çatalak." dedi.

"Ya niye ceza verdi ki?" diye söylendi James. "İyilik yapıyorduk biz."

"Kadının odasına gizlice ve izinsiz girdiğimiz için olmasın James?"

Peter bana sırıtarak "Sen kimin tarafındasın Val?" diye sorduğunda omuz silktim. Yakalanmamız kötü olmuştu, cezaya kalmayı kimse istemezdi neticede ama aldığımız cezanın bir haklılığı vardı.

"Remus nerede?" diye sordum etrafa bakınarak.

"Ha o mu?" James ellerini saçlarından geçirip karıştırdı. "Biraz yorgundu, bıraktık uyusun."

James'in yorgunluğu ile Remus'un yorgunluğunu zihnimde birleştirip Peter ve Sirius'a döndüm. Bizi izliyorlardı ve Sirius'un gri gözleri kızarmıştı. Evet, o da uykusuzdu.

"Siz benden gizli bir şeyler mi karıştırıyorsunuz?" dedim sorgularcasına.

Sirius gülerek "Yok canım." dedi, elini havaya sallamıştı. "Bu da nereden çıktı şimdi durup durur-" Esnemesi geldiği için sözleri yarım kalmıştı. Uzun uzun esnedikten sonra ağzını şapırdatarak "Durup dururken." diye sözlerini tamamladı.

𝐊𝐔𝐂𝐔𝐊 𝐁𝐄𝐘𝐀𝐙 𝐘𝐀𝐋𝐀𝐍𝐋𝐀𝐑 「Jᴀᴍᴇꜱ ᴘᴏᴛᴛᴇʀ 」حيث تعيش القصص. اكتشف الآن