22 - ❝Küçük güzellikler.❞

2.3K 195 115
                                    

EYLÜL 1976

Eylül'ün son günündeydik ve ekim geliyordu. Ekimin gelmesi demek doğum günüm demekti. Önceden hep annemle kutladığımız doğum günüm Black malikanesine bırakıldığım günden beri yalnızca Regulus ve Sirius tarafından kutlanıyordu.

Doğum günlerimi sever ve değer verirdim. Sevdiklerimin bana hediyeler aldığı, sürprizler yaptığı ve beni şımarttığı bir günü nasıl sevmezdim ki?

Koridorun karşısında durmuş, bana çaktırmamaya çalışarak fısır fısır konuşan Remus ve Peter'a bakarken düşünüyordum doğum günümü. Çünkü emindim ki bana hazırlayacakları sürpriz hakkında fikir üretiyorlardı.

Bir hafta vardı doğum günüme ve bu bir hafta boyunca benden gizli olduğunu düşündükleri şekilde bir şeyler hazırlamaya çalışacaklardı. Şapşallardı ve ben onların bu hallerini çok seviyordum.

"Ne burada dikilmiş kendi kendine sırıtıyorsun?" Regulus'un yanı başımdan gelen sesini duyunca irkildim. Yanıma sessizce yaklaşabilmiş olması ne kadar daldığımın bir göstergesiydi. 

Bu kadar dalgın olmamalıydım. Regulus yerine bir başkası da olabilirdi.

"Hiç." dedim ona gülümserken. "Aklıma hoş bir şey gelmiş olamaz mı?"

Regulus omuz silkti. "Olabilir tabii." dedi. "Son zamanlarda hiç konuşamıyoruz Val, sizi özlüyorum." 

Benim için küçük bir kardeşten hiç farkı olmayan çocuğa dönüp sıkıntıyla iç çektim. Haklıydı, konuşamıyorduk. Bunun sebebi Regulus'un yanında devamlı o Slytherinli arkadaşları olmasıydı ve Sirius da ben de onlardan olabildiğince uzak olmak istiyorduk.

Sirius yediği laflara sinirinin bozulmasını engellemek için ben ise onların amaçlarından kaçınmak için uzaktım.

"Biz de seni özlüyoruz Reggie." dedim onun saçlarını karıştırırken. Bana ters ters bakıp elimi itti ve saçlarını düzeltmeye başladı. Sırıttım, tıpkı ağabeyi gibi saçlarıyla oynanmasından nefret ediyordu. "Ama biliyorsun durumları."

Yüzünü astı. "Siz Gryffindorlarla takılıyorsunuz ben kendi arkadaşlarımla." dediğinde başımı hafifçe salladım. "Ben sizin yanınıza gelirsem Slytherin tarafından kan haini ilan edilirim."

Kaşlarımı çattım. "Sen benim yanımdayken kimse sana bir şey diyemez." dedim sert bir sesle. Yeşil gözlerimde şimşekler çakmıştı. Ağabeyiyle konuştuğu için onu kan haini ilan eden herkesi öldürürdüm herhalde.

"Arkamdan derler Valeria. Hem... Sirius'a hala kızgınım. Beni bırakıp gitti, ne kadar mektup yazsa da arkada bırakıldım."

"Sana gelmeni söylemiş." dedim sakince. Emindim ki Sirius bunu öylesine söylememiş, Regulus'a yalvarmıştı. Çünkü Sirius öyle bir tipti, sevdiklerini özellikle erkek kardeşini arkasında bırakmazdı.

"Gelemeyeceğimi ikimiz de biliyorduk, öylesine söylenmiş bir sözdü."

"Sirius seni çok seviyor Regulus. O evden ayrıldı diye sana olan sevgisi bitmiş değil. Kendisi için gitti. Ailenin ona davranışlarını biliyorsun." 

Sirius fiziksel olarak fazla zarar görmese de psikolojik olarak harap oluyordu. Sürekli aşağılanıyor, birileriyle karşılaştırılıyor, safkanın üstünlüğü o inanmasa bile ona aşılamaya çalışıyorlardı.

"Kendi kanını bu kadar hor görmeyip bulanıklara sempati duymasaydı ailemizin davranışları daha farklı olurdu." 

Regulus'a buz gibi bir bakış attım. Bakışlarımda gördüğü tehditten korkmuş olacak ki gözlerini benden kaçırdı. Daha on beş yaşındaydı ve bu yaşta bu denli fanatik bir şekilde insanlardan nefret edecek ne yaşamış olabilirdi?

𝐊𝐔𝐂𝐔𝐊 𝐁𝐄𝐘𝐀𝐙 𝐘𝐀𝐋𝐀𝐍𝐋𝐀𝐑 「Jᴀᴍᴇꜱ ᴘᴏᴛᴛᴇʀ 」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin