16 - ❝İki büyük hata.❞

2.4K 218 128
                                    

HAZİRAN 1996

Derin bir sessizlik.

Bir tek saatin sinir bozucu sesi duyuluyordu karargahın mutfağında. Remus, Sirius, James, Valeria ve Harry masada oturmuş, Dumbledore'un cüppesini çıkararak ağır ağır karşılarına oturmasını izliyordu.

Ağır problemler yaşanmadan atlattıkları Esrar Dairesi macerasının üzerine Harry'nin konuşmak istediği, sormak istediği binlerce şey vardı ama aile üyelerinin yüzünde gördüğü ifadelerden ötürü sessiz kalması gerektiğini anlamıştı.

Sirius ve Remus rahattı, kenarda sessizce bir şeyler konuşuyorlar, arada birbirlerine gülümsüyorlardı. 

Fakat aynısı Potterlar için söylenemezdi. James parmaklarıyla mutfak masasında ritim tutuyor, sıkıntıyla yanaklarını şişiriyor, arada dönüp karısına kaçamak bakışlar atıyordu. Bakışlarının hedefi olan Valeria ise başını ellerinin arasına almış, kendini dış dünyaya tamamen kapatmıştı.

"Ee, Harry," dedi Dumbledore doğrudan genç çocuğa bakarak. "Arkadaşlarının hiçbirinin bu geceki olaylar neticesinde ağır ve kalıcı bir hasara uğramadığını duymak seni sevindirir sanıyorum." 

Harry başını salladı. Onları peşinde sürüklediği için kendini kötü hissediyordu zaten, bu haber içini rahatlatmıştı. Dumbledore'un hatta burada bulunan ve değer verdiği diğer kişilerin onu sebep olduğu bu saçmalık yüzünden suçlamasından o kadar korkuyordu ki ağzını açıp bir şey bile diyemiyordu.

"Madam Pomfrey herkesi tedavi ediyor." dedi Dumbledore tekrardan. "Tonks'un kısa bir süre St. Mungo'da kalması gerekebilirmiş ama anlaşılan o ki tamamen iyileşecek."

Remus, Bellatrix'in büyüsüyle vurulan Tonks'u hatırladığında yüzünü ekşitti. Kötü bir lanetti ve genç kadın kötü etkilenmişti. 

Harry başını eğip parmaklarına bakmaya devam etti. Karşısındaki adama bakacak gücü yoktu sanki. "Neler hissettiğini biliyorum Harry." dedi Dumbledore yavaşça.

"Hayır, bilmiyorsunuz." Harry başını kaldırıp meydan okurcasına Dumbledore'a baktıktan bir saniye sonra başını duvara çevirdi ve öfkeyle duvara baktı. 

"Hissettiğin suçluluğun utanılacak bir yanı yok." dedi Dumbledore, hiç bıkmadan oğlanla konuşuyordu. "Tersine böyle bir suçluluğu hissedebilmen seni-"

Harry yeşil gözleri öfkeyle parlayarak Dumbledore'a baktı. Onu anlamıyordu, onu anlamadığı için ona karşı büyük bir öfke duyuyordu. Onu incitmek, üzmek istiyordu. "En ufak bir fikriniz yok... bilmiyorsunuz..." 

"Neyi bilmiyorum?" 

Valeria ellerini başından çekip Harry'ye döndüğünde tanıdık bir ifadeyle karşılaştı. Kendisinin öfkesine benziyordu Harry'nin öfkesi. Yeşil gözler öfkeyle parlayıp sönüyor, dudakları titriyordu. "Neler hissettiğim konusunda konuşmak istemiyorum tamam mı?"

"Saygılı ol." dedi Valeria oğlunun sert sesine karşılık. Ne olursa olsun karşısındaki kişi Dumbledore'du. 

"Benim yüzümden!" diye bağırdı çocuk annesini hiç duymamışçasına. "Oraya herkes benim yüzümden geldi! Arkadaşlarımı ben tehlikeye attım, Yoldaşlık'ı ben tehlikeye attım! Hepsini ben yaptım çünkü Voldemort'un beni kandırdığını anlayamayacak kadar aptaldım!"

"Harry." dedi James uyaran bir tonla. 

"Hepiniz benden bir şeyler saklıyorsunuz!" diye tekrar bağırdı. Bu sefer gözleri aile üyelerine de dönmüştü. "Neler olduğunu bilmiyorum ve bundan nefret ediyorum tamam mı? Beni böyle boşlukta bırakamazsınız!"

𝐊𝐔𝐂𝐔𝐊 𝐁𝐄𝐘𝐀𝐙 𝐘𝐀𝐋𝐀𝐍𝐋𝐀𝐑 「Jᴀᴍᴇꜱ ᴘᴏᴛᴛᴇʀ 」Where stories live. Discover now