9|Profiterol Bulaşmış Dudaklar

11.2K 1K 342
                                    

Avucu içindeki soğuk metalin hissiyati gittikçe onu rahatsız ediyordu. Hatta biraz daha sıkı tutarsa küçük bir yaralanma geçireceğinden de emindi.

Nihayet çatalını az pişmiş kırmızı etine batırdığında sağ eli de ardından hareket etmiş bu sefer de bıçağı etin kenarına dayayarak kesmişti. Çatalına sapladığı parçayı ağzına atıp çiğnemeye başladığında et ile karışan sosun ekşi tadı ağzında mayhoş bir etki bırakırken sabahtan beri midesine giden ilk yemek olduğu için bedenini bir rahatlama sarmış aç olduğunu anlayan beyni ise daha fazlasını istemişti. Az önce üzerinde olan gerginliği attığı ilk lokma ile son bulmuş ve bu lokmaların ardı kesilmemişti. Onu iştahlı bir şekilde gören Jeon Minseo'nun yüzünde bir gülümse oluşmuş ve az önceki gergin halinden eser kalmamasına sevinmişti. Taehyung'un tabağının boşalmak üzere olduğunu gördüğünde masadaki çeşit çeşit mezelerden onun tabağına koymaya başlamıştı. Taehyung şaşkınca tabağında olan bakışlarını ona çıkardığında şişkin olan yanakları yüzünden konuşamamış büyük bir yutkunmanın ardından utangaç gülümsemesini yüzüne takınmıştı.

"Bayan Jeon buna gerek yoktu." Minseo elinde tuttuğu tabakla şüpheci bir bakış atmış ardından onu dinlemeyerek yeşilliklerden de biraz koymuştu tabağına. "Acıkmış gibi görünüyorsun, daha çok yemelisin." Taehyung'un düşen suratından çekingenliğinin geri geldiği belli olurken Minseo başını iki yana sallayarak kaşlarını çattı. "Daha çok yemeli ve bizim minik veliahtımıza iyi bakmalısın. Şimdi bu tabağındaki her şeyi ye tamam mı?" Minseo'nun yüzündeki sıcak gülümseme Taehyung'un da içini ısıtmıştı. Sabah buraya geldiği andan beri Jeon Minseo onunla özel olarak ilgilenmiş ve eşyalarını odasına yerleştirmesine yardım etmişti. O olmasaydı hâlâ o odada debelenip duruyor olurdu.

O sıcak gülümsemeye karşılık verdi dudaklarını iki yana kıvıranrak ve çatalına sapladığı yemeği dudakları arasına alarak gözlerini kapattı. Ağzında yayılan domates ve peynir tadıyla istemeden mırıldandı. Yaptığı şeyi fark ettiğindeyse gözlerini açtı hızla ve karşısında ona dönmüş gözlerle utangaçca alt dudağını ısırdı. Sessiz olan ortamda bir anda patlayan kahkaha ile şaşkınca masanın en başında oturan Jeon Joonseo'ya baktı. Onu ilk defa böylesine kahkaha atarken görüyordu. Daha birkaç kez karşılaşmışlardı ve bu kısa sürede onu bu derece kahkaha attırabilmişti. Bu düşünce onu gülümsetirken elindeki çatalı dudakları arasına hapsederek uslu bir çocuk edasıyla onlara bakmaya devam etmişti.

Alfa Joonseo sonunda gülüşünü durdurabildiğinde ellerini birbirine kenetleyerek çenesini eline yasladı ve hâlâ yüzünde yer edinen gülümsemesi ile konuştu. "Bu masada yıllardır kimse bu kadar iştahla yemek yememişti Taehyung."

Taehyung'un utangaç gülümsemesi bir kez daha dudaklarında yer edinmişti. "Aslında bu kadar çok yemem sanırım ondan kaynaklı." diye mırıldanarak parmağıyla karnını gösterdi. Masada Taehyung dışında oturan iki kişi gülümseyerek gülmeye devam ederken yaşadığı andan zevk almayan tek kişi gürültüyle yerinden kalktı. Babasının gözleri onu bulduğunda az önce kahkaha  atan adamın dudakları şimdi dümdüz bir hâl almıştı. "Otur yerine" dedi alfa Joonseo ve ardından dudakları sustu. Oğlu Jungkook ile sadece gözleri konuştu. Birkaç dakika süren bu konuşma Jungkook'un kendini kalktığı sandalyeye sert bir şekilde burakmasıyla son bulmuştu.

Gerilen ortamda herkes sessizce yemeğini yemeye devam ederken sıra tatlılara gelmişti. Masada ne varsa silip süpüren Taehyung zenginlerin her yemeğin ardından tatlı yediğini bildiği için midesinin bir kısmını tatlı için ayırmıştı. Hiç kaybolmayan iştahıyla önündeki profiterolü kaşıklarken büyük parçayı ağzına atmış dudaklarından akan çikolatayı diliyle yalarken bakışları ona bakan gözlerle kesişmişti. Dili dudağının üstünde öylece kalırken karşısındaki beden önündeki tabağa öylesine kaşığı batırıp çıkarırken yüzündeki sırıtış ile ona bakıyordu. Lokması soluğunu keserken bir anda öksürmeye başlamış bu bakışmadan bihaber olan iki kişi endişe ile ona dönerken Taehyung önündeki bardağı alarak birkaç yudum su içmişti. Suyunu içerken bakışları hâlâ Jungkook'un üstündeydi ve Jungkook'unkiler de onun üstündeydi ayrıca dudaklarındaki o sırıtış daha da büyümüştü.

"Taehyung iyi misin?" Jeon Minseo'nun endişesi sesinden anlaşılır bir seviyedeydi. Taehyung bardağı masaya bıraktığında tatlısından bir kaşık daha aldı ve dolu kaşığı ağzına atmadan önce bakışları Jungkook'unkilerdeyken onu cevapladı. "Evet Bayan Jeon, iyiyim."

_

Öğle yemeğinden sonra herkes kendi alanına çekilmişti. Bayan ve Bay Jeon akşamki planları için odalarına çıkmış Taehyung da yorgun olduğu için kendi odasına çekilmişti. Jungkook'un nerde olduğu ile ilgili hiçbir fikri yoktu ve bundan gayet de memnundu. Onu takmayan narsist bir alfanın ne yaptığını bilmek en son isteyeceği şey bile değildi.

Büyük, rahat yatağında sırt üstü uzanmış bacaklarını kırarak elindeki kitabı dizine yaslamış sessizliğin getirdiği huzur ile kitabını okuyordu. Altındaki gri kumaş şorttan dolayı kitabın kapağından gelen soğukluğu teninde hissediyordu ve bu his hoşuna gidiyordu.

Elindeki kitap ayracını kolsuz tişörtünden dolayı açıkta kalan köprücük kemiklerinde gezdirmiş ardından bir ucunu dudakları arasına almıştı. Kitabın en can alıcı kısmına gelmişti ki kalan kapısı ile dudakları arasından küçük bir küfür savurdu ve ardından gelmesini söyledi.

"Taehyung biz çıkıyoruz tatlım. Saat 8 gibi hizmetliler de çıkar istersen bir şeyler yiyebilirsin." Omega Minseo yemekten bahsedene kadar Taehyung karnının acıktığını fark etmemişti. Bu ara çok çabuk acıkıyordu.

Bayan Jeon'a gecelerinin güzel geçmesi için dileklerini sunmuş ardından onun odadan çıkması ile kitabına geri dönmüştü. Yatakta yüz üstü uzanmış dirseğini yatağa yasladıktan sonra çenesini avcuna yaslamış bölümün bitimine kaç sayfa kaldığına bakmıştı. 2 sayfa sonra bölüm biter ve yemek yemek için aşağı inerdi.

_

Bölümü bitirdikten sonra yemeğe inmemişti. Baş karakterin sevdiği adama açılmak için onun evine gittiği sahnede bölümü kesmişlerdi. Dayanamadı ve sadece bir sayfa için diğer bölüme geçti. Bir sayfa ardından bir sayfa daha getirdi ve bir bölüm daha. Ardından tüm kitabı bitirdi. Kitabı bitirdiği için bir boşluğa düşmüş gibi hissetti. Kitabı okurken bitmesi için hiç ara vermeden okurdu hep ve bittiğindeyse bittiği için üzülürdü, bu her seferinde öyle olurdu.

Kaşınan gözlerini kaşımış ardından guruldayan karnıyla saate bakmıştı. Saat 10'u geçmişti ve Taehyung Jeonlar evden gittiğinden beri burda aç bir şekilde oturuyordu. İçinden kendine  kızarken yatağından kalktı ve çıplak ayaklarını soğuk parkeye süre süre odasından çıktı. Sessiz olan ortama bakılırsa tüm Görevliler evden gitmişti.

Odasının yanındaki Jungkook'un odasının önüne  geldiğinde merakına yenik düşerek kapıya yaklaştı ve yavaşça kulağını yasladı. Bir ses duymayı bekledi ama hiçbir şey duyamadı. Uyumuş olacağını düşünmüştü ki evin içinde yankılanan zil sesiyle yakalanma korkusu bedenini ele geçirdi ve koşarak İlerideki duvarın arkasına yaslandı zil bir kez daha çaldı ama kapı açılmadı. Rahat bir nefes vererek saklandığı yerden çıktı ve merdivenlerden inerek kapıya geldi. Bu sırada zil birkaç kez daha çaldı.

Koca evde kimsenin olmadığı gerçeği yüzüne tokat gibi yapıştığında kapının deliğine yaklaşarak parmak uçlarında yükseldi ve gelen kişiye baktı. Jungkook olduğunu gördüğünde koca evde tek başına olduğu gerçeği bir kez daha çarptı yüzüne. Resmen az önceye kadar evde olmayan kişinin varlığına güvenerek korkmamıştı ama şimdi odasında sandığı kişi kapının önündeydi.

Zil bir kez daha çaldığında Taehyung kendine geldi ve kapıyı açtı. "Nihayet açabildin şunu." Alfa içeri girdiğinde Taehyung kapıyı kapattı. "Ne yapayım ev Çok büyük inene kadar yarım saat geçti." Jungkook onu takmadan üstündeki montu çıkardı ve girişteki dolaba astı bu arada da Taehyung üst kata çıkmak için birkaç merdiven çıkmıştı ki aniden kararan ortamla neye uğradığını şaşırdı. Tutunacak bir yer bulamadı ve bacakları birbirine dolandı. Ardından bedeni arkaya doğru düştü. Taehyung gelecek acıyı bekledi ve sıkıca gözlerini yumdu.

Geçen bölüm çok az yorum gelmiş lütfen biraz yorum yapın...

Surrogate Omega ; KookTae Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin