11.

1K 59 98
                                    

Poyraz'dan:

Aradan neredeyse 2 hafta geçmişti ve bu iki haftalık süreçte sakatlığım hâlâ devam ediyordu.

Oyunlara çıkmadığım için gerginliğim zaten tavandı bir de üstüne Batuhan ile olan gelgitli ilişkimiz daha da gergin olmama sebep oluyordu.

Hiçbir şekilde birbirimizle muhatap olmuyorduk. Atışlarda demoralize etmek için ne kadar bağırıp dursam da dönüp bana cevap verme tenezzülünde dahi bulunmuyordu.

Acun bey acil durum konseyi için bizi konseye çağırmıştı ve bir kişinin sakatlığının ciddiyetini koruduğu ancak isim veremeyeceğini  söylediğinde tüm gözler beni bulmuştu.

Çünkü şu an ciddi bir sakatlığı olan tek kişi bendim. 2-3 haftadır parkurlarda yarışamıyordum. Belki de bu sakatlık yüzünden diskalifiye bile olabilirdim.

Takımdaki arkadaşlarım her biri sağolsun destek olurcasına omzuma ellerini koyup teselli ve rahatlatma sözcüklerinde bulunuyorlardı.

Kafamı sağa doğru çevirdiğimde Batuhan'ın başını öne eğip iki elinin arasına sıkıştırarak dua ettiğini gördüğümde şaşırmıştım.

Bacakları titriyor, sürekli dua okuyup mırıldanıyordu. Konsey çekimi olduğu için o an , ona dönüp ne olduğunu soracak durumda değildim.
Ancak aklım Acun Bey'in açıklayacağı isimden çok Batuhan'daydı.

Acun bey yavaş yavaş açıklamaya başladı. "Evet arkadaşlar ne yazık ki doktorlarımızla  yaptığımız tüm değerlendirmeler ve tetkikler sonucu aranızdan birinin Survivor'a devam edemeyeceği kanaatine vardık. "

Kalbim küt küt atıyordu. Nolur ben olmayayım


"Bu kişi Çağrı. " dediğinde tam rahatlayacakken sağ taraftan gelen "Ohhhh" sesiyle hepimiz o tarafa dönmüştük.

Batuhan hemen kendini toparlayıp Acun Bey'e döndü. "Offf  demek istemiştim aslında" dedi masum bir ses tonuyla.

Diskalifiye olmadığıma sevindigim kadar Batuhan'ın benim diskalifiye olma ihtimalime karşı bu kadar tedirgin olması da bana ne kadar değer verdiğini, önemsediğini gösteriyordu. Bu de beni fazlasıyla mutlu etmişti.

Çağrı takımı ile vedalaşıp konseyden ayrıldıktan sonra Acun bey bana doğru baktı. "Poyraz, bugün Metin abi'yle konuştuk. Yarın parkurda yarışabilirsin " dediğinde sevinçten havalara uçtum diyebilirim.

Günlerce parkura çıkmadan bençte oturmak mental açıdan çok zorlamıştı beni.
Sevinçle konuştum. "Çok iyi bir haber Acun abi, bir an önce parkura çıkıp rakiplerimin içinden geçmek için sabırsızlanıyorum. Tanrı onlara merhamet eylesin çünkü ben etmeyeceğim"

Bu lafımın ardından sağ tarafta takımdan bir gülme sesi geldi. "Herkes çok iddialı ama önemli olan İcraat Acun bey. "

Batuhan'ın meydan okuması beni de hırslandırmıştı.  "İyi o zaman acun bey yarınki ilk eşleşme şimdiden belli oldu. " dedikten bakışlarımı Batuhan'a çevirmiştim göz kırparak.
"Kapışalım "

O da eşsiz gülümsemesi ile bana çevirmişti bakışlarını. "Aynen, Kapışalım "

Batuhan'dan:

Tam "Kapışalım" dedikten sonra sağ arkamda oturan Melis'in sesini duydum.

"Kapışmayın sevişin " öyle bir kıkırdıyordu ki söylediği şeyi diğerleri duyacak diye ödüm kopmuştu.

Hemen dirseğimle dürttüm susması için. "Melis Allah aşkına kapa çeneni!"

Konsey biter bitmez konsey alanından çıkıp teknelerimize doğru ilerlerken bende az önce patavatsız bir şekilde konuşan Melis'e kızıyordum.
"Melis bir daha konuşurken lütfen daha dikkatli ol. Yanlış anlaşılabilirdi. Ya başkaları duysaydı hiç düşündün mü?"

Tam bunları Melis ile konuşuyorken omzumun iki yanında hissettiğim ağırlıkla kafamı hafifçe kaldırdığımda Poyraz ile karşılaşmayı hiç beklemiyordum.

Utanmadan gelmiş bir de kolunu omzuma atıp kendine çekiyordu iyice. Yan yana olan bedenlerimiz onun kendisine çekmesi sayesinde bitişmişti.

Başını kulağıma doğru hafifçe eğip konuşmaya başladı. "Benimle sevişmekten bu kadar mı çekiniyorsun?"

Sinirlenip omzumdaki kolunu indirmiştim. Ne saçmalıyordu ki bu adam? Benim Melis ile olan konuşmamdan bunu mu çıkarmıştı. "Hayır çekinmiyorum tabiki!"

dediğimde gülmeye başlamıştı. "Yani istiyorsun o zaman?"

Ellerimi yüzüme götürüp ovuşturduktan sonra konuşmaya başladım. Bu defa daha sakin bir ses tonuyla.
"Benim ne demek istediğimi çok iyi anladığını biliyorum Poyraz. O yüzden sözlerimi istediğin tarafa çekebilirsin umrumda değil. "

Ardından tekrar söze girdim.
"Ayrıca bu kolunu omzuma atmalar falan hayırdır? Nereden geliyor bu samimiyet? En son sahte, yapmacık, samimiyetsiz, çocuk vs yaftası yapıştırmıştın bana "

Sevimli bir şekilde güldü. "Amaaan canım nolacak sende bana en son it demiştin mesela?"

"Yok artık sen o atasözünden bunu mu çıkardın ? İnanamıyorum sana" dedim gözlerim ve ağzım açık kalmış bir şekilde ona bakarken.

Etrafa bakınip Melis dışında kimseyi görmediğinden emin olduktan sonra kolunu tekrar omzuna attı ancak bu sefer yanına çekmek yerine direkt göğsüne doğru çekmişti beni.

Bu çocuğun amacını gerçekten artık anlayamıyordum. Bir gün kızıp ertesi gün tezat davranışlarda bulunması dengemi bozuyordu.
Onun bu dengesizliğine alet olmamak için bir adım geriye atıp uzaklaşmaya çalışırken buna izin vermedi.

Omzumdaki kolları yavaşça belime kaydı ve bedenlerimizi tamamen birbirine temas edecek kadar kendine çekti.
Kafasını hafifçe öne eğip burnunu saçlarımla boynum arasında sürterken mırıldandı
"Lütfen beni kendinden mahrum bırakma"

"Poyraz Hayır-" desem de lafımı bölmüştü.
"Lütfen Batuhan... lütfen. Yarın yine tartışalım, kavga edelim, birbirimizi yiyelim. Yeter ki şu anın büyüsünü bozma. Buna çok ihtiyacım var"

İtiraz edecek durumda değildim. Aslında itiraz etmek de istemiyordum artık. Ancak birilerine yakalanacağız diye korkuyordum. Neyseki Melis birkaç adım ilerimizde durup etrafı kontrol ediyordu.

Ancak İsmail abinin sesinin bize doğru yaklaştığını duyunca hemen Poyraz'ı ittirip bir adım geriye adım atmıştım.

Poyraz kafasını iki yana sallayıp kocaman gülümseyerek bana baktı. "Bunu saymıyorum. Bu olmadı ama "

Bir çocuk gibi itiraz ediyordu karşımda. "Ne olmadı Poyraz? Az daha devam edersen yakalanacağız. İsmail abi beni arıyor herhalde sesi geliyor.  Afedersin ama bir öpüşmediğimiz kaldı. Daha ne yapacaksın beni?"

"Onu da yaptınız ya Batu" diye mırıldandı Melis.
Tam ona kızacakken Poyraz'ın kıkırdaması dikkatimi dağıttı
"Duymak ister misin?"

Melis ellerini kulaklarına götürüp kapattı. "Söyle söyle!  ben kapattım kulaklarımı. "

Melis'in bu hareketine ikimizde gülmeye başlamıştık. Ardından teknelerin olduğu alana doğru yürümeye başladık.

Bir Küçük PoyBat MeselesiWhere stories live. Discover now