22.

800 53 81
                                    

Batuhan'dan:

Sırf daha fazla gerginlik çıkmasın ve kameralar önünde beni rezil etmesin diye buluşma noktasına gitmiştim.

Her zaman buluştuğumuz nokta olduğu için birileri görür mü diye telaşa kapılmıyordum. Ağır adımlarla çalılıkların arasından geçtiğimde son tartışmamızi yaşadığımız o nehirin önüne gelmiştim.


Geldiğimi görür görmez kollarını açıp ona sarılmamı bekledi Poyraz.
"Seni ve burayı çok özlemişim sevgilim"


Gülmüştüm. Ona sarılmam için açtığı kollarına bakıp göz devirdikten sonra mırıldandım. "Burası bana sadece son yaşadığımız tartışmayı, pardon daha doğrusu bana ettiğin o kötü sözleri hatırlatıyor. "


Sarılmayacağımı anladığı için açtığı kollarını yavaşça indirmiştir bana doğru adımlamaya başladı. Önümde dikildi.
"Ben seninle buraya eski mevzuları açmaya gelmedim. Konuşmak istediğim konu farklı"



"Birkaç gün içinde yaşanan mevzu ne ara eski oldu senin için? Benim ne kadar kırıldığımdan haberin var mı senin? " dedim gözlerimi gözlerine kitleyerek. Çok sinirliydim, öfkeliydim.
"Ben seninle hiçbir şey konuşmak istemiyorum Poyraz. Bana ettiğin o lafları yutacak değilim. Sana olan öfkem dinmedikçe karşıma çıkma, seninle herhangi bir konuda bile konuşacak halim yok"


Yanından ayrılmak için birkaç adım atıp ilerleyecekken durdurdu sözleri ile. "İsmail bugün ne demek istedi? Sen ve arkadaşlık ilişkilerim arasında nasıl bir bağlantı olabilir Batu?"



Omuz silktim. Durup ona doğru çevirdim yüzümü. "Nereden bileyim git İsmail'e sor, söyleyen o sonuçta"



Ellerini kendi saçlarına atıp biraz karıştırdıktan sonra sertçe yutkunduğunu neredeyse duymuştum. "Sana tek bir şey soracağım" dedi ses tonunu alçaltarak. Ardından aramızdaki mesafeyi iyice kapatıp ellerini, gövdemin iki yanında duran ellerimle kenetleyip gözlerimizi buluşturdu.

"Berkay... ve sen... yani siz... aranızda bir şey var mı?"


Ellerini hızla ellerinden çekip bir adım geriye adımladım. "İğrenç bir insansın Poyraz. Bana yani sözde sevgiline ve o çok sevdiğin kardeşin gibi gördüğün Berkay'a bunu nasıl yakıştırabiliyorsun? Yazıklar olsun"



Kaşlarını çattı. "Sözde sevgili??"



Gülmüştüm. "Az önceki cümlemden takıldığın şey bu mu ? Evet sözde sevgili diyorum çünkü gerçekten sevdiğinmişim gibi hissettirmiyorsun Poyraz. Sadece dokunmak, temas etmek istiyorsun, İsmail abiyi diğerlerini hatta kardeşin gibi gördüğüm adamı bile kıskanacak kadar gözün dönmüş senin. "





Yüzünü ovuşturup titreyen çenesiyle kafasını hafifçe eğip benim yüzümle aynı hizaya getirdi. "Ağır konuşuyorsun Batu! Bak bunun geri dönüşü olmaz, cümlelerine dikkat et"



Güldüm. "Az bile söyledim Poyraz. Bu kadar gerçek bile seni bu kadar delirttiyse bir de beni düşün. Sevgilim beni sevdiğini söylüyor , öpüyor, dokunuyor her fırsatta ama diğerlerinden duyduğu en ufak bir iddia yüzünden bana homofobik, stratejik, çocuk, ezberci yaftası yapıştırıyor. En acısı da bana düşman olan öykü, çağrı, merve gibi davranıyor, alay ediyor benle. Ben böyle bir sevgili istemiyorum. Acaba ayrılırsak bana ilk tanıştığımız günlerdeki gibi mobbing uygular mı, kötü davranır mi diye düşünmek istemiyorum"



"Neden benimle daha iyi olmak, sorunlarımızı çözmek yerine ayrılığı düşünüyorsun???"



O kadar rahatsız olduğum şeyi saydım ve yine işine gelenini cımbızla çekip takılmıştı.


"Çünkü sorunumuz sensin Poyraz, seni de çözemiyorum ki ilişkimiz düzelsin. Bak örnek olsun diye söylüyorum. İki gündür burnumdan getiren sen bugün yine 180° dönüş yapıp iyi davranmaya çalışıyorsun, elimi tutup temas etmeye çalışıyorsun. Senin bu dengesizliklerin, yersiz ve altı boş yükselmelerin beni çok yordu. Artık sal beni"




Gözlerinin dolduğunu görebiliyordum. Ardı ardına yutkunurken boynunda hareket eden adem elmasından kendini ağlamamak için ne kadar tuttuğunu hissedebiliyordum.

Ama şunu da biliyordum. Eğer şimdi ona sarılıp bu olaylara sünger çekersem o yaptığı hataları unutacak, kendini asla düzeltmeyecekti. Yine eskisi gibi olacaktı.



Dolan gözlerini sanki meydan okurcasına gözlerime kitlemişti. Benden merhamet bekler gibi mağrur gözlerle bakıyordu bana. Eğer kendimi bırakırsam boynuna ağlayarak sarılmam an meselesiydi.
Ancak bunu yaparsam ilişkimize en büyük zararı ben vermiş olacaktım. İkimiz için de en doğrusu uzak durmaktı.

Yavaşça gözlerimi gözlerinden indirip yanından ayrılmak için birkaç adım atarken Poyraz bileğimden tuttu. İlk kez bu kadar narin tutmuştu. Sanki tutacak pek gücü kalmamış gibiydi.

Boğazını temizleyip zar zor da olsa cümle kurmaya çalıştı. "yani...b-benden ayrılıyor m-musun? titreyen sesiyle konuşurken çok zorlanıyordu. "
"Bb-bitti mi?" dedikten hemen sonra sağ gözünden bir damla yaş düşüp yanağında gezindi.



Cümlelerimi toparlayıp en doğru cevabı vermeye çalışırken gözüm yanağına düşen o tek damla yaşa kaymıştı. Tereddüt ederek de olsa parmaklarımı yüzüne kadar yaklaştırıp yanağında süzülen o bir damla yaşı sildim. Parmaklarımla yanağını okşamaya başladım.

"İkimiz için de en doğrusu bir süre birbirimizden uzak kalmak Poyraz "


"Ne kadarlık bir süre? Kaç gün?"



Omuz silktim. "Bilmiyorum zaman gösterecek. Belki bir gün, bir hafta, bir ay belki de bir ömür... gerçekten bilmiyorum. Bildiğim tek şey şu an ilişkimizin devam etmesi mümkün değil"


Yanağına ard arda yaşlar akmaya başladı. Kaşları çatılmaya başlayınca yanağındaki elimi hızla çektim.


"Bencilsin Batu, hemde bizi, ilişkimizi bitirecek kadar bencilsin. Berkay haklıymış sen strateji uğruna herkesi harcarsın. Beni de şampiyonluk uğruna kullanıp kendine aşık ettin şimdi de duygularımı sikip atıyorsun kenara. "


Ağzım açık kalmış bir şekilde ona baktım. "Az önce sen ağlarken vicdanım hiç rahat değildi Poyraz. Acaba haksızlık mı ediyorum diye kendimi sorgulamaya başlamıştım. Ama bana kendi gerçek yüzünü bir kez daha hatırlattığın için teşekkür ederim. Gerçekten çok doğru karar vermişim. "

dedim ve onun yanından ayrılıp oyun alanına doğru yürümeye başladım göz yaşlarımı sonunda serbest bırakarak.

Bir Küçük PoyBat MeselesiWhere stories live. Discover now