32.

884 57 126
                                    

Poyraz'dan:

Dara gittikten hemen sonra Batuhan'ın sipariş ettiği yemeğimizi yemeye başlamıştık. Saatlerdir final stresinden doğru düzgün bir şey yiyememiştim. Ancak şimdi  Batuhan ile karşılıklı oturup bir şeyler yemek iyi geliyordu bana.

Batuhan yemeğini bitirmiş kolasını pipetle içerken bir anda konuşmak istediğim asıl konuyu açtım. Çünkü biliyorum eğer şimdi konuşmazsam bir daha fırsatım olamayacaktı.

"Batu ben öğrendim...her şeyi"

Sakin bir şekilde kurduğum bu cümleyle Batuhan anlamsız bir şekilde bana baktı. Kolasını masaya bırakıp bana döndü. "Anlamadım?"

"Söyletme işte Batu... İsmail sen gittikten sonra anlattı bana. Berkay'in sana olan ilgisini ve yakınlaşma çabalarını. Onu istemediğin için sana düşman olduğunu çok iyi biliyorum. Keşke bunları daha önce bana anlatsaydın"

Omuz silkti. "Anlatsam da anlamazdın Poyraz. Ona verdiğin değer yüzünden  gerçekleri göremiyordun. İnan ki sana anlatsaydım kesinlikle ona inanacaktın. Belki de hâlâ ona inanıyorsundur " dedi son cümlesini söylerken sesi iyice inceldi.

Başımı iki yana salladım. Gülümsedim. "İsmail bana Dora elendikten sonraki günün sabahında anlattı Berkay meselesini. Eğer anlatılanlara inanmasaydım. En yakın arkadaşım olan Berkay'in elenmesi için elimden geleni yapmazdım o hafta. "

Kaşları havalandı. "Nasıl yani? Özellikle mi potaya sokturdun Berkay'ı?"

Başımla onayladım. "İsmail'e beni potaya sokmasını söyleyen bendim. Ayşe ile birlikte potada olduğum için üçüncü aday olarak en nefret ettiğim isim Aleyna varken Berkayi sokturmamin sebebi tamamen elenmesi içindi. Aleyna'yı zaten elerdim ama Berkay'dan bir şekil intikam almam gerekiyordu. Ama bunu direkt ben yapsaydım anlaşılacağı için son dokunulmazlık oyununda finalde Ayşe'ye oyunu bıraktım ve ondan Berkayi potaya sokmasını istedim. Sonucunda elenen de Berkay oldu"

O kadar şaşırmıştı ki gözleri kocaman açılmış bir şekilde bana bakıyordu.
"Bunu yaptığına inanamıyorum gerçekten çok şaşkınım"

Masanın üzerindeki ellerine elimi uzatıp elinin üstünü baş parmağımla okşadım. Gülümseyerek mırıldandım.

"Lütfen inan Batu. Senin için her şeyi, herkesi karşıma alabileceğime inan. Bana inan. En önemlisi bize inan Batu"

Gözlerini elime dikip bir şey demedi. Yavaşça elini elimin altından kaydırıp masadan çekti.
Oturduğu sandalyeden ayaklanıp kapıya doğru yönelmeden önce göz teması kurmadan mırıldandı.

"B-ben gitsem iyi olacak. İsmail abi bekliyordur beni. Hoşçakal "

Bu da neydi şimdi? Her 'biz ' dediğimde kaçacak miydi? Bu kadar korkak olmamalıydı. Hele şimdi hiç sırası değildi.

Gitmesine izin veremezdim. Hemen bende ayaklanıp ondan önce kapıya koşup kapıya yaslandım.
"Bir korkak gibi kaçıp gidemezsin. Konuşmamız lazım Batu. "

Alayla güldü. "Ha şimdi de korkak oldum yani? Sıkıntı yok istediğini düşünebilirsin. Umrumda değil hiçbir şey, çekil önümden gitmem gerek."

Kapıdan çekilmem için beni ittirmeye çalışsa da başarılı olamıyordu. Yerimden kıpırdamıyordum bile. Ancak pes etmeden boşu boşuna çaba harcamaya devam ediyordu. Sıkılmıştım.
Kapının üzerindeki anahtar ile kapıyı kitleyip anahtarı şortumun arka cebine atmıştım..

Beni itmeye çalışan kollarından birinin dirseğini kavrayıp odanın içinde geriye doğru ittim onu. Kapıdan uzaklaştırmak için bunu yapmak zorundaydım. Çünkü beni asla dinlemiyordu.

Bir Küçük PoyBat MeselesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin