47.

404 28 93
                                    

Batuhan'dan:

Akşama doğru Anılın evinde buluşma saati yaklaşınca Anıl 'ı aradım.

Numarasını çaldırır çaldırmaz açtı.
"Alo Batu yolda mısın?"

Anıl'in direkt konuya girmesine göz devirsem öksürük ile çıkan sesimle cevap verdim. "Yok canım daha çıkamadım evden. Biraz rahatsızım gelemeyeceğim bu akşam. Hasta olmasaydım gelirdim biliyorsun"



"Doktora gittin mi? İstersen gelip götüreyim seni sonra eve bırakırım tekrardan"


"Yok doktora gidecek kadar değilim, bu akşam evde olsam yeterli. Oyun gecesine katılamayacağım haberin olsun "



"Tamamdır sorun yok, önemli olan senin iyi olman -"

Anılın hemen konuyu kestirip atmasına bozulduğum için lafını bölüp biraz acıtasyona geçtim

Daha çok öksürerek konuşmaya başladım "Boğulacak gibiyim ya tüh annemler de beni bırakıp yazlığa gittiler. Ayağa kalkacak halim yok. Aa ateşim yükseliyor sanırım. Hadi görüşürüz ben gidip alnıma ıslak havlu getirip koyayım sana iyi eğlenceler arkadaşlarınla. Bol bol eğlenin keyfini çıkarın ben burada tek başıma ölüm savaşı vereyim ,TEK BAŞIMA. Hadi bay " diyip direkt telefonu kapattım.



10 dakika sonra telefonuma o beklediğim bildirim geldi.


Anıl: Buluşma iptal yanına geliyorum



Zaferle okuduğum mesajdan sonra kalkıp iyice saçımı başımı karıştırdım,  banyodan temiz havlu getirip ıslattım ve komidinin üstüne koydum. Anıl gelirse hasta ortamı oluşsun diye tek tek her detayı düşünmeye başladım.
Annemlerin gerçekten de yazlığa gitmesi büyük şanstı.

Ecza dolabından birkaç ilaç şişesi de getirip çalışma masasına bıraktım.
Ardından Anıl'in zili çalmasını bekledim.

3-4 dakika sonra beklediğim kapı zili çaldı. Koşarak aşağıya inip kapıya indim. Açmadan önce koridorda bulunan aynadan kendime bakma gereksinimi buldum garip bir şekilde. Ne gerek vardı ki oysa?

Ardından derin bir nefes alıp hasta rolüme tekrar bürünerek kapıyı hafifçe açtım.

Karşımda son derece şık siyah  gömleği ve siyah kot pantolonu ile özenerek giyinmiş olan Anıl'ı göz ucuyla baştan aşağıya süzdüğümde dudaklarımın yukarı kıvrıldigini hissettim. Karşımda gördüğüm görüntü hoşuma gitmişti. Gerçi Anıl 'ı her zaman beğenen biriydim. Aşırı iyi tarza sahip yakışıklı hoş biri. Dövmeleri, saçı, yüzü ve fit vücudu ile tanrıça gibi.


Beni görür görmez içeri girip kapıyı yavaşça kapattı ve yüzümü incelemeye başladı.
"Ateşin mi var?" diyerek elini direkt alnımda gezdirdi.

Sonra birkaç adım daha bana doğru yaklaşıp mesafeyi sıfıra indirdi ve dudaklarını yanağımla birleştirdi orada birkaç saniye bekledi.

Kalbimin teklediğini hissediyordum o an. Dudaklarının değdiği yer dudak bitimimin hemen yanında olduğu için ilk başta öpecek sandım diye bir tedirgin olmuştum.

Ama beklediğim gibi olmamıştı. Ateşimi kontrol etmek içindi.
"Ateşin yok ki yavrum" dedi Anıl şaşkın bir ifadeyle. Ardından yavaşça geriye bir iki adım atarak aramızda mesafe oluşturdu.

"5 dakika öncesine kadar 39du. Ama ateş düşürücü ilaç içtim onun etkisi herhalde" dedim kollarımı iki yana açarak. Ardından bir şey demesini beklemeden yukarı kata çıktım odama doğru.


Bir Küçük PoyBat MeselesiWhere stories live. Discover now