Çocuk değilim ben

525 62 27
                                    

Uzun bir araba yolculuğundan sonra şehir dışına yakın bir yerde terk edilmiş tenha bir kulübe bulmuştuk. Buralarda eski zamanlardan kalma terk edilmiş evlere rastlamak mümkün oluyordu. Devlet bu evleri yıkmaya bile tenezzül etmemiş, evler öylece kalmıştı.

"Geceyi burada geçirsek iyi olacak."

"Burası çok pis." Dedi Simon etrafa bakarak. "Ben biraz temizleyeyim."

Simon bunu dediğinde Raphael onu kendine çekip dudaklarına bir öpücük bırakmıştı.

"Seni bu çaresizliğe sürüklediğim için çok üzgünüm, benim yüzümden yaşıyorsun bunların hepsini."

"Kaderim buymuş, ne yapabilirim ki? Ayrıca buradaki kimse olayın böyle gitmesini istemezdi, sizin suçunuz yok. Suçlu olan kişiler onlar."

Simon bunu deyip bizden uzaklaşırken Alec de sessizce bir duvar dibine çöküp oturmuştu. Yorgun hissettiği her halinden belli oluyordu.

"Biz de yiyecek bir şeyler bulmaya çalışalım."

"Burada anca birbirimizi yeriz Magnus. Su bulursak şanslıyız."

"Şu arabaya bir bakalım, belki bir şeyler buluruz."

Raphael ile arabaya dönmüştük ve şanslıydık ki birkaç şişe su ve bisküvi tarzı atıştırmalıklar bulmuştuk.

"Evin suları akıyor, şanslıyız bu konuda." Dedi Simon yanımıza gelerek.

"Ne şans ama."

"İçilebilecek bir su gibi durmuyor ama yine de ellerimizi falan yıkayabiliriz, bu da bir şeydir. Yarın ben yakınlarda bir marketten bir şeyler almaya giderim. Hala aranan kısmında ben yokum, olmamayı da umuyorum."

Simon bunu dedikten sonra Raphael'e sıkı sıkıya sarılmıştı. Sonunda birlikte içeriye girip etrafta yakacak bir şeyler aradık. Küçük bir şöminesi vardı, hem ışık hem de ısı olması için şömineye çalı çırpı atıp ateş yaktık. Sonrasında etrafına uzandık.

"İş böyle olmasa şu an ortam çok romantik diyebilirdim." Dedi Simon gülerek. Başını da Raphael'in göğüsüne dayamıştı.

"Alec, neden hiç konuşmuyorsun?" Deyip elimle Alec'in saçlarını okşamıştım. "Bunlar senin suçun değil, üzülme lütfen."

"Aklımda bir şeyler var, onları düşünüyorum."

"Ne gibi şeyler?"

"Raphael oradaki deneyleri ortaya çıkardı değil mi? Kanıtlar da sundu. Soruşturma da devam ediyor. Bizim elimizde ben gibi bir canlı kanıt varken biz neden saklanıyoruz ki?"

"Ne demek istiyorsun?"

"Teslim olmak istiyorum. Üçünüzün hiçbir suçu yok, sonuçta her şeyi ben yaptım. Gerekirse sizi zorla yanımda tuttuğumu söyler, adınızı aklarım. Devlete teslim olup üstümde yapılan deneyleri onlara kanıtlarsam belki sadece idam ile kurtulurum, zaten beni hapse atmazlar. Siz ise güvende olursunuz."

"Alec saçmalama, böyle bir şeyi asla yapamazsın!" Demiştim sinirlenerek. "Ölmek mi istiyorsun cidden?"

"İstemiyorum ama siz böyle yaşamaya devam edecekseniz ölüm benim için küçük bir bedel olacak  sadece." Demişti Alec de sesini yükselterek. "Şu hale bak Magnus, nereye kadar kaçacaksınız? Nereye kadar suçunuz olmayan bir şey yüzünden kaçıp saklanacaksınız ve ölümü bekleyeceksiniz. Ben daha fazla size bunu yapamam, dayanamıyorum artık."

"Aslında Alec biraz haklı." Dedi Raphael söze girerek. "Kaçtıkça daha da suçlu gözüküyoruz. Ama Alec ortaya çıkıp bir şeyleri anlatırsa... belki onun adına af bile çıkabilir. Çünkü yaptığı her şey nefsi müdafaaydı. Ayrıca hükümet onu koruyamadığı için onu yargılayamaz. Deneyler kanıtlanır, suçlular hapse atılır hatta belki idam bile edilebilirler."

"Garantisi var mı Raphael? Onların elinde Alec ile alakalı neler var bilmiyoruz. Rahat ve huzurlu yaşayabilir miyiz gerçekten?"

"Siz yaşayabilirsiniz, ben sadece bunu istiyorum." Demişti Alec hızlıca konuşup. "Ben sadece senin mutlu olmanı istiyorum Magnus."

"Ben seninle mutluyum!"

"Ama ben değilim! Seni böyle görerek mutlu olamam. Ölürsen ne yapacağım ben? Ölürsen tüm şehri, tüm ülkeyi yakmayacağımın garantisi var mı? Bence yok. Sana bir şey olursa gözümün ne kadar döneceğini kim bilebilir ki? Ben seni de kendimi de korumaya çalışıyorum, eninde sonunda öleceğiz Magnus. Bu er ya da geç olacak. Bırak da öleceksem bir amaç uğruna öleyim."

"Kendini bile bile ateşe atmana izin veremem."

"Ben o ateşe çok önce atıldım ve kendim istemedim bunu. Şimdi o ateşe kimleri çekeceğime kendim karar vermek istiyorum. O ateşte senin, Simon'ın ya da Raphael'in yanmasını istemiyorum Magnus. Aynı durumda sen olsan sen de aynısını yapardın değil mi? Gözünü kırpmadan yapardın. Ben de yapacağım, ne kadar itiraz edersen et. Sizin benim tarafımda gözükmemeniz için ne gerekirse yapacağım. Gerekirse zihinlerine girdim derim, bir şekilde etkim altına aldım öldürmeye çalıştım derim. Siz üçünüz bu konuda masum ve kurban taraf olacaksınız. Deneyleri öğrenince kaçmak isteyen, tehdit edilen ve korkan taraf olacaksınız. Bense Tanrı benim için neyi uygun görüyorsa onu yaşayacağım. Anlaşıldı mı?"

Şu an bir şeyler demek istiyordum ama Alec o kararlı gözlerle bana bakarken ne diyeceğime karar veremiyordum.

"Tek başına yanmana izin veremem. Böyle bir şey yapacaksak benim seni bile isteye yanında tuttuğumu söylemek zorundasın. Simon ve Raphael için durumu farklı anlatabiliriz."

"Buna karışmayacaksın!"

"Kim karar veriyor buna, sen mi? Oldu canım, tek başına her sorumluluğu üstlenmene izin mi vereceğimi sanıyorsun sen? Yanacaksak ikimiz de yanacağız. Tek başına yanmana izin verir miyim sence?"

İkimiz arasında bir süre sessizlik yaşanmıştı. Simon ve Raphael bizi garip bakışlar eşliğinde izliyorlardı. Eminim onlar da bu durumun nereye varacağını merak ediyorlardı.

"Ne dersen de, tek başıma sorumluluk alacağım Magnus. Sen bu işin bir adım gerisinde duracaksın."

"Çocuk değilim ben."

"Aileni düşün! Benim doğru düzgün bir ailem bile yok ama senin annen var, baban var. Sana bir şey olursa ne halde olurlar. Şu an bile ne haldelerdir onları düşün. Ben ölürsem arkamdan üzülecek tek bir insan var, o da sensin. Ama senin için bu geçerli değil."

Alec'in dediği şeyler bir an zihnimi kaplamış, birkaç saniyelik de olsa beni endişeye sokmuştu

Ama geri adım atamazdım, şu an olmazdı.

"Bencil olmak istemezdim ama yine söylüyorum, birimizin boynuna ip takılacaksa diğeri de onun yanında olacak. Sen ve ben, bu işte beraberiz Alec. Batarsak da çıkarsak da beraberiz. Anladın mı beni?"

"Seni uzak tutacağım, istediğin kadar böyle şeyler söyle."

Alec bunu dedikten sonra ayaklanıp hızlıca yanımızdan uzaklaşmıştı. Ben de dönüp Raphael ve Simon'a baktım ve iç çektim.

"Ne kadar inatçı olduğunu görüyorsunuz değil mi?"

"Magnus, ben de Alec gibi düşünüyorum. Sen bu işten uzak kalmalısın."

"Raphael..."

"O bunu senin için yapacak Magnus. Benim için ya da Simon için değil, senin için yapacak. Geride dur. Eğer işe girersen Alec rahat edemeyecektir. Canından çok sevdiği adamı da peşinden sürüklediği için kötü hissedecek. Geride dur, kendini tehlikeye atma. Alec'in senden istediği tek şey bu."

....

Aynı durumda Magnus'un yerinde olsanız siz ne yapardınız? Benim için karar vermesi çok güç bir durum....

Kod: 18 Deney BaşarısızWhere stories live. Discover now