Bana güven.

1.5K 128 190
                                    

Bugün Raphael ve Simon'ı evde biraz yalnız bırakmak istediğimiz için Alec'le birlikte ormanda gezintiye çıkmıştık. Evin arkası tamamen ormanlık alandı ve şehre inemiyorduk. Bu yüzden ormanda gezme kararı almıştık.

"Burası çok güzelmiş Magnus, uzun zamandır böyle bir yer görmüyorum." Deyip elimi tuttu Alec. Uzun zamandır kapalı kaldığı için yeşillik alana hasret kalmış olmalıydı.

"Ben de uzun zamandır kendime vakit ayırmıyordum. Bu iyi gelecek." Deyip onu çekiştirmeye başladım. Kısa zaman sonra manzaranın güzel olduğu bir yere çöküp oturmuştuk.

"Yeşil rengini çok seviyorum." Dedi bana bakarak. "Bir de maviyi de seviyorum. Pembeyi de... aslında ben çoğu rengi seviyorum."

"Beni de seviyorsun değil mi?" Dedim muzip bir tonda konuşarak.

"En çok seni seviyorum." Deyip saçımı öpmüştü. "En çok sen ol istiyorum hayatımda."

"Ben de en çok seni seviyorum." Deyip sırtımı ona yasladım. "İlk defa kadere bu kadar inanıyorum Alec. Seni bana getiren şey kesinlikle kader. Hem de oldukça güçlü bir kader."

"Kader ne demek?" Dediğinde gülmüştüm.

"Yani... Tanrı'nın bizim için oluşturduğu senaryo gibi bir şey. Olması gereken ve olan anlamına geliyor. Sen benim hayatımda olmalıydın ve oldun."

"Sana denk gelmedim, sen seçildin." Dediğinde gülmüştüm.

"Senin için ben seçildim. Seni korumak için seçildim. Ama zamanla tam tersi oldu, sen beni korumaya başladın."

"Öyle oldu." Deyip elimi tuttu. "Çünkü sen benim yüzümden başını derde soktun."

"Başımı senin için her zaman derde sokarım Alec. Ama umarım bundan sonra rahat nefes alabiliriz."

"Hiç sanmıyorum Magnus."

"Ben de hiç sanmıyorum."

....

Birlikte biraz daha gezdikten sonra ileride küçük bir şelale keşfetmiştik.

"Hadi şelalaye girelim." Dedim gülerek. "Çıkar üstündeki şeyleri."

"Ama ben... uzun zamandır hiç yüzmedim. Yani... unutmuş olabilirim."

"Bana güven Alec." Deyip tişörtümü çıkardım. Sonra da pantolomu çıkarıp baksırımla kalmıştım. "Gel hadi benimle."

O da üstündekileri çıkardığı zaman sakince onun elini tutup onu şelaleye doğru çekmiştim.

Birkaç adım sonra su belimizi aşmaya başlamıştı.

"Soğukmuş." Dedim onun elini bırakıp ona yaklaşarak. "Beni ısıtmaya ne dersin?"

"Öyle bir gücüm yok benim." Dediğinde istemsizce gülmüştüm.

"O kadar masumsun ki..." deyip yüzünü elimle okşadım. "Seninle ne yapacağım ben diye düşünmeden edemiyorum."

"Bu iyi bir şey mi yoksa kötü bir şey mi?"

"İyi bir şey." Deyip yerimde yükseldim ve dudaklarına bir öpücük bıraktım. Bana sakince karşılık vermişti. "Şimdi, biraz yüzelim mi?"

Onun elini tuttuktan sonra sakince onunla birlikte derin kısma doğru ilerlemeye başlamıştım. Panik yapıp çırpınmaya başladığında onun elini tuttum.

"Alec, güçlerinle suyu ortadan ikiye ayırabilecekken neden bu şekilde panik yapıyorsun ki?"

"Ben... bilmiyorum." Deyip biraz daha çırpındı. O çırpındıkça gülesim geliyordu.

Kod: 18 Deney BaşarısızWhere stories live. Discover now