Bunu yapmanı istemiyorum

1.1K 108 130
                                    

Akşama doğru Alec odaya geldiğinde hızlıca ona arkamı dönüp başıma kadar örtüyü çektim.

"Kolun iyileşti mi?" Dedim soğuk bir sesle konuşup. Hala daha kolunu öylece kırmış olduğuna inanmak istemiyordum.

"İyileşeli çok oldu." Deyip yatağa girdi ve bana arkadan sarıldı. "Özür dilerim."

"Benden uzak dur, sana sinirim hala geçmedi."

"Canım çok yanmadı."

"Ama benim yandı." Deyip ondan biraz uzaklaşmaya çalıştım ama beni bırakmadı.

"Kendimi rahatlatmam gerekiyordu Magnus." Deyip üstüme uzandı ve yanağıma bir öpücük bıraktı. "Bana kızgın olman hoşuma gitmiyor."

"Ben ilk başlarda tanıdığım o Alec'i istiyorum. Karşımda duran Alec farklı bir Alec gibi gelmeye başladı."

"Beni artık sevmiyor musun?" Dediğinde bir şey dememiştim. Bu kadar saçmalamayı nasıl beceriyordu?

"Sevmiyorsun değil mi?" Diyerek aniden ayaklandı. "Beni sevmeyi bıraktın mı?"

Bir off çekerek ona döndüm. Cidden bunu yapacak mıydı?

"Seni sevmeyi bırakma gibi bir ihtimalim var mı sence?" Deyip yatakta oturur pozisyona geçtim. "Saçmalamayı bırakacak mısın?"

"Hayır hayır, sen artık beni sevmiyorsun. Bunu biliyorum."

"Nereden biliyorsun?" Dedim alayla gülerek. "Bunu ölçen bir aletin filan mı var?"

"Benden uzak duruyorsun. Sana yaptığım şeyden sonra beni sevmeyi bıraktın değil mi? Bana artık eskisi kadar anlamlı bakmıyorsun, fark etmiyorum sanma."

"Belki de sen bana eskisi kadar anlamlı bakmadığın için göremiyorsundur." Deyip yataktan çıktım ve sakinleşmek için derin birkaç nefes aldım. "Alec ne yapıyoruz biz? Birbirimizi yemekten başka bir şey yapmıyoruz farkında mısın? Hadi, sakinleşelim biraz."

Ona yaklaştığımda gördüğüm şey korkmama neden olmuştu. Gözleri... gözleri tamamen karanlıktı. Simsiyah olmuş gözlerinde tek bir renk veya beyazlık yoktu ve bana öylece bakıyordu.

"Alec? Alec iyi misin?"

"Bana doğruyu söylemediğini hissediyorum." Deyip üstüme geldiğinde korkuyla geriye çekildim. "Karşımda duran kişi beni gerçekten seven o Magnus mu? Bana hislerini bilmek istiyorum."

Elini bana uzattığında hızlıca elini ittim.

"Düşündüğüm şeyi yapmayı aklından bile geçirme. Duygularımı ya da düşüncelerimi asla okumayacaksın, bana bu konuda söz verdin."

"Umurumda bile değil." Deyip beni duvara ittiğinde ondan kurtulmaya çalıştım ama buna izin vermemişti. "Neden endişelisin ki? Eğer doğruyu söylüyorsan neden korkuyorsun?"

"Bunu yapmanı istemiyorum. Alec lütfen gözlerini eski haline getir ve sakinleş. Sonra da konuşalım."

Dediğimi dinliyor gibi değildi. Sadece yapacağı şeye odaklanmış gibiydi.

Bileğimi sertçe kavradı ve duvara yasladı. Gözleri kapanırken bir şekilde zihnime girmesine engel olmaya çalışıyordum.

Ama bunu yapmam sadece beynime keskin bir acı hücum etmesine neden olmuştu. Hissettiğim acıyla çığlık attığımda boştaki elimle başımı tuttum.

"Alec, canım yanıyor." Demiş olsam da onun beni duyduğunu sanmıyordum. Direnirsem beynim patlayacak gibiydi bu yüzden kendimi serbest bırakmaya karar verdim.

Burnumdan akan bir sıvı hissedip elimle o kısmı kontrol ettiğinde parmaklarım kırmızı renge boyanmıştı. Gözlerimi tekrar Alec'in yüzüne çevirdim.

Sonra birden... her şey sona ermişti. Zihnim eski haline dönerken Alec gözlerini açtı.

Siyahlaşan gözleri yavaş yavaş eski haline dönerken tuttuğu bileğimi bıraktı. Bunu yapması ile kendimi duvar dibine bırakmam bir olmuştu.

"Doğruyu söylüyorsun."

"Sana neden yalan söyleyeyim!" Diye bağırmam ile başıma yine bir ağrı girmişti. "Seni sevdiğimi anlaman için bunu yapman mı gerekiyordu!"

"Ben sadece..."

"Bencilsin tamam mı? Bu aralar çok bencilsin. Artık gerçekten... gerçekten seni tanıyamıyorum." Deyip acıyan bileğimi tuttum. "Uzak dur benden, odadan çık."

"Magnus ben... özür dilerim." Diyerek yanıma çöktü. "Ben bir an çok... çok korktum. Sen de beni sevmezsin artık diye çok korktum."

"Seni nasıl sevmeyi bırakayım ben, bunu aklın alıyor mu senin?"

Eliyle yüzümü kavrayıp yüzümü inceledi.

"Ben çok kötü bir sevgiliyim öyle değil mi?"

"Odadan çıkmanı söylemiştim." Deyip ondan uzaklaşmak için ayaklandım. Başım dönmüş olsa da sendelemeden yürümeyi başarıp banyoya yönelmiştim.

Burnumdan dudağıma süzülen birkaç damla kana bakıp sonrasında bol su ile yüzümü yıkadım. Derin birkaç soluk aldıktan sonra tekrar odaya dönmüştüm.

"Hala buradasın, odadan çıkmanı söylemiştim."

"Ama ben gitmek istemiyorum."

"Umurumda mu sence? Ne güzel ya, sana karşı geldiğimde gücünle duvara it. Seni sevmediğini düşündüğün zaman sinirlenip duygularımı oku güçlerin ile. Peki ben ne yapayım. Bak elimden bir şey gelmiyor seni engellemek için." Deyip iki elimi yanlara açtım. "Çünkü gücüm yok senin gibi. Gelip senin duygularına bakamıyorum öylece. Belki sen beni artık sevmiyorsundur ama ben bunu bilmiyorum."

"Hayır seviyorum, saçmalama."

"Bunu nereden bileceğim ben? Nasıl anlayacağım beni sevdiğini söylesene bana? Hele ki sen bu şekilde davranmaya başlamışken?"

Bir şey demeden öylece yüzüme bakmaya başlamıştı. Onu hızlıca itip kapıya doğru yönelmesini sağladım.

"Yalnız kalmak istiyorum, mümkünse sabaha kadar odaya adımını bile atma."

Onu iterek dışarıya çıkardıktan sonra kapıyı arkasından kapadım ve kilitledim. Sanki istese kapıyı açamayacak mıydı? Açabilirdi.

Ama ben yine de kilitlemiştim işte. Ciddiyetimi anlasın istiyordum.

"Orada çok fazla şey gördüm." Dedi Alec kapının arkasından konuşarak. "İstemeden oldu ama gördüm."

"Ne gördüğünü bilmek istemiyorum."

"Beni ne kadar sevdiğini gördüm, bana ne kadar değer verdiğini. Kaybetmekten korktuğunu."

"Sanki bunları bilmiyordun." Dedim kapıya sırtımı yaslayarak. "Gerçi bana güvenmediğine göre bunların da farkında değildin. Şu ana kadar yaptığım her şeyi boşuna yapmışım demek ki."

"Ben... hepsinin farkındaydım. Sadece... korktum işte. Bir an için korkup hata yaptım Magnus."

"Yok, artık o kadar aptal değilim. Seni affetmeyeceğim bu sefer. İlkinde affettim de ne oldu? Başıma iş açtım. Bu sefer kendini istediğin kadar suçlayabilirsin, sana engel olmayacağım."

"Tamam öyle yap ama odaya girmeme izin ver. Ben... senden uzak kalmak istemiyorum."

"Ceza istemiştin değil mi? Al işte sana ceza. Öyle kolunu kırıp iyileşmek ile olmuyor bu işler. Madem bu kadar ceza istiyorsun, benden uzak kalarak çekeceksin cezanı. Seni ne zaman affederim bilmiyorum, çabuk olması için dua etmeye başla bence."

O andan sonra o bir şeyler söylemiş olsa da ben hiçbir şey söylemeden yatağıma yönelmiştim.

Ona bu şekilde davranmak canımı yakıyor olsa da bu sefer hak etmişti. Yaptığı şeyler bana haksızlıktı ve kalbimi daha ne kadar kırabilirdi inanın ben de bilmiyorum.

...

Alec'e üzülsem mi kızsambilemedim valla...

Kod: 18 Deney BaşarısızTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang