Plana sadık kalmalıyız

134 23 21
                                    

Tüm gece gözüme bir damla uyku girmemişti.

Alec yanıma yatmamıştı. Odada tek başıma kalmıştım.

İki gün sonra büyük gündü ve Alec'i engelleyecek hiçbir şey yapamıyordum, yapacak halde de değildim artık.

En iyisi ve en doğrusu için dua etmekten başka yapabileceğim bir şey kalmamıştı resmen.

Bu düşünceler ile güneş doğana kadar uyuyamamış ve sonunda uykum ağır gelince kendimi uykuya teslim etmiştim.

Sabahında ise her şey hızlıca akıp geçmeye başlamıştı. Alec ile yine tek kelime konuşmamıştık. Simon ve Raphael planın ve olayın üstünden hızlıca geçmişlerdi.

Açıklama yapılırken Alec olaya dalacaktı. Raphael sistemin bilgisayar işlemcisi içine girip arka plana laboratuvarda dönen olayların videolarını yansıtıp ilgiyi oraya çekecekti. Alec açıklama yaparken dikkat ve odak tamamen ekranda ve Alec'in üstünde olacaktı.

Alec'i engellemeye çalışan birileri olacaktı muhtemelen. Ama Alec onlarla baş edebilirdi.

Sonrası tamamen hükümetin insafına kalacaktı. Raphael ve ben yargılanmazdık, biz de mağdur kısımda olacaktık. Olayın temelinde Alec'in ne yaşayacağı önemliydi zaten.

Alec ile aramız kötüyken onunla ayrılmak istemiyordum. Gerçekten onunla iyi bir şekilde ayrılmak istiyordum.

Belki de bu onu son görüşüm olacaktı. Bu ihtimali düşünmek beni mahvediyordu şu an.

O yüzden her şeyi göze alarak Alecin yanına gitmiştim. Artık ne olacağı varsa olsun diye düşünüyordum. Zaten birbirimizi kırmıştık yeterince, daha fazla kırmamızda sorun göremiyordum.

Onun yanına gittiğinde bana soğuk bakışlarını dikip bakmış ve önüne dönmüştü. Bana böyle bakması hiç adil değildi.

"Veda etmeye geldim."

"Güzel, gidebilirsin şimdi." Demişti Alec bana bakmayı kesip. Böyle yapması hiç hoş değildi.

"Günün sonunda ne olacağını bilmiyoruz Alec, en azından güzel ayrılalım istiyorum."

"Güzel ayrılmamıza gerek yok, ben sonunun ne olacağını biliyorum. Veda etmek de istemiyorum sana."

"Her şeyi itiraf ettikten sonra ortadan kaybolsan olmaz mı? Ya seni... idam ederlerse."

"Ölürüm o zaman, olur biter."

"Ya sen bunu nasıl bu kadar basit bir şeymiş gibi söylersin!" Demiştim sinirle bağırıp. "Oyun mu sanıyorsun sen bunu? Ölürüm olur biter demekle bitecek mi sanıyorsun?"

"Ne bekliyorsun Magnus, sonu ne olacaksa olsun ben bu yolu seçtim artık. Sonsuza dek kaçıp saklanmak istemiyorum. Seni daha fazla yormak ve üzmek de istemiyorum. Aylar önce bensizdin ve bensiz de devam edebilirsin. Hiç var olmadığımı düşün ve bitsin. Zaten normalde 50 sene önce yaşamış ve şu an ölü olması gereken birisiyim ben. Bu kadar takma bunu."

Alec ayaklanıp gidecekken onun önüne dikilmiştim.

"Sadece kendini düşünüyorsun."

"Asıl sen sadece kendini düşünüyorsun Magnus. O laboratuvarda hala canı yanan insanlar var, deney kurbanları var. Canlı canlı yakılanlar var. Hepsi ben gibi şanslı değiller. Bunu onlar için de yapacağım ben, herkesi düşünüp yapacağım. Sense bencil bir şekilde sadece kendini düşünüp beni sağ halde tutmaya çalışıyorsun. Bırak, ölmem gerekirse öleceğim ve teslim olacağım. Buna engel olmana gerek yok."

Alec geçmeye çalıştığında tekrar onun önünde durmuştum.

"Evet bencilim, kendimi düşünüyorum çünkü sen zarar görme istiyorum. Aynı durumda sen de benim zarar görmemi istemezdin."

"İstemezdim ama aynu durumda değiliz!" Deyip bağırmıştı Alec. Onun bağırması korkunç bir etki yaratmıştı. Etrafa bir şeyler sallanmıştı ve sağlam durmasam sanki geriye savrulacak gibi hissetmiştim. "Kıyaslama yapma, empati kurdurma bana. İçimde insanlık olması bile mucize benim, empatiden pek anlamıyorum."

"İşine gelen şeyleri çok güzel anlıyorsun ama."

Güya buraya onunla barışmaya ve güzel ayrılmaya gelmiştim ama yine kavga ediyorduk.

"Ayrıca ölmemen konusunda anlaşmıştık." Demiştim ona bakarak. "Beni koruman konusunda anlaşmıştık."

"Öleceğim güne kadar yine seni koruyacağım." Demişti Alec bana bir adım yaklaşarak. "Ama sen üstüme geldikçe ölmek daha iyi bir seçenek gibi geliyor bazen."

"Saçma sapan konuşma!" Dediğimde yanımdan geçip gitmişti. "Öl de sen, gör bak neler yapacağım. Diğer taraftan izlersin çektiğim acıları."

"Magnus yeter! Yeterince zor bir karar verdim ve senin desteğin bu mu cidden? İşte bu yüzden bencilsin. Acı çektiğimi görmüyor musun sen? Onlar nefes aldıkça acı çekiyorum. Hepsini canlı canlı yakmak istiyorum. Sen... sen hayatta kal Magnus, ben de hayatta kalmaya çalışacağım çünkü. Bir şekilde sana dönmek için hayatta kalacağım ama olur da dönemezsem seni sevdiğimi unutma ve sırf bunun için bile hayatta kal. Söyleyeceğim başka bir şey yok."

....

Gelmişti işte.

O gün gelmişti.

Gece uyumamış, bütün o saattler boyunca ağlamıştım. Alec ölürse ne yapacağımı düşünmekten gözüme uyku girmemişti. Azıcık uyusam da kabuslar eşliğinde uyanmıştım her seferinde.

Sonunda olayın gerçekleşeceği yere gitmek için arabaya binmiştik. Ben hala ara ara ağlayıp iç çekiyordum ama Alec bana bakmıyordu bile. Simon evde kalmıştı ve arabayı Raphael kullanıyordu.

"Ağlama artık Magnus." Demişti Raphael bana bir mendil uzatırken.

"Dayanamıyorum, ağlamam gerekiyor."

"Bırak ağlasın." Demişti Alec bana bakmadan. "Sanki tek üzülen kendisi gibi..."

"Kes şunu!" Diye bağırmıştım sinirden. "Ruhsuz gibi davranma."

Alec omuz silkerken daha kötü hissetmiştim. Ne kadar canı yandığını hayal edebiliyordum.

"Keşke Magnus da evde kalsaydı. Daha güvenli olurdu ve ağlayıp başımı şişirmezdi."

"Onun gelmesi daha iyi, biz de sorguya alınacağız çünkü. Ayrıca ağlaması da iyi, oraya bitkin ve ağlayan bir yüzle çıkması daha inandırıcı olur."

"Ben onun etkisinde kaldığım yalanını söylemek zorunda mıyım?.

"Magnus, anlaştık bu konuda sanıyordum." Demişti Raphael sinirle. Sonrasında arabayı boş bir alana çekti. "Size beş dakika veriyorum. Bu beş dakikada düzgünce konuşun ve toparlayın şu durumu. Yoksa planın hepsini çöpe atacağım."

Raphael bunu dedikten sonra arabadan sinirle çıkmıştı ve Alec ile baş başa kalmıştık. Ben iç çektiğimde Alec bir süre sessiz kalmıştı.

"Seni çok seviyorum Magnus."

"Ben de seni çok seviyorum."

"Bunu yaptığım için seni sevmediğimi düşünme, asıl seni sevdiğim için de yapıyorum bunu. Sen bana yaşamak, nefes almak, insan gibi hissetmek ve birisine aşık olmak için bir şans verdin. Ben yaşadım, sevdim, aşık oldum ve bunları sevmeyi de senle sevdim."

Alec bunu dedikten sonra uzanıp elimi tutmuştu.

"Ama yapmam gereken başka bir şey daha var, belki de yapmak için doğduğum şey budur. Bana bunu yapma şansı verdiğin için seni her zaman tüm kalbimle seveceğim. Kırdığım, bağırdığım her an için özür dilerim senden."

Alec elini yüzüme attıktan sonra yavaşça yüzümü sevmiş ve bana yaklaşmıştı.

"Ve daha fazla ağlama, buna dayanamıyorum. Tamam mı?"

Başımı olumlu anlamda salladığımda dudaklarıma küçük bir öpücük bırakmıştı.

"Ve sana söz veriyorum, senin için yaşamaya çalışacağım. Bana güven."

"Tamam, sana güveniyorum Alec. Beni hayal kırıklığına uğratma."

....

Arkadaşlar, upuzun bir aradan sonra bölümü yazabildim ve diğer bölüm final yapacağım. Artık bu hikayenin de sonuna gelmekteyiz...

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 02 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Kod: 18 Deney BaşarısızWhere stories live. Discover now