Daha iyi hissediyor musun?

1.1K 104 109
                                    

3. Kişi Ağzından:

"Ailemi özledim Raphael, okulumu özledim. Arkadaşlarımı özledim! Daha ne kadar burada kalacağız?"

Raphael'in şikayetleri neticesinde tesisler sıkı bir denetim altına girmişlerdi. Onların pislikleri yavaş yavaş ortaya çıkacaktı ama bu aşamada dörtlüyü daha çok bulmak isteyeceklerdi.

Simon her şeyin dışında olsa bile onu yanından ayıramazdı Raphael. Bir şekilde hem dışarı ile bağlantı kurabilen tek kişi oydu hem de onu kullanıp Raphael'e ulaşmaya çalışabilirlerdi.

"Özlediğini biliyorum ama elimden gelen her şeyi yapıyorum biliyorsun."

"Bak bencil olmak istemiyorum, Alec'e ben de yardım etmek istiyorum ama ailem benim adıma aşırı endişe duyuyor olmalı. En son onlara beni merak etmeyin deyip sonrasında ortadan kayboldum. Sence merak etmiyorlar mıdır?"

Raphael bir şey demeden ona baktığında Simon sinirle iç çekti.

"Burada öleceğiz." Dedi umutsuz bir şekilde Simon. "Kimse öldüğümüzü bile bilmeyecek!"

"Sesini alçalt, bizi duymasınlar."

"Bu işe niye karıştın ki sen, başına bela açmadan duramadın mı?"

"Magnus benim en yakın arkadaşım, herkesten ve her şeyden önce hayatımda o vardı ve onun için tehlikeye girmeyi önemsemiyorum. Anladın mı beni?"

"Aynı anda beni de tehlikeye atmayı önemsemiyorsun. Ben... ben buradan gideceğim. Peşimde olan kimse yok, burada durmam için bir gerekçe de yok. En azından aileme iyi olduğumu haber vermem lazım, onlara bunu borçluyum."

Simon odanın kapısına yöneleceği sıra Raphael onun kolunu kavramıştı.

"Saçmalama, seni anında bulurlar. Sonra yerimizi söylemen için sana işkence edip en sonunda da öldürürler. Bunu mu yaşamak istiyorsun. Aptal olma Simon, başına neler geleceğini az çok biliyorsun sen de."

Simon kolunu çekmeye çalıştığında Raphael onun kolunu daha sert kavramıştı.

"Beni sinirlendirme!"

"Gideceğim. Bırak beni!"

Raphael onu çekerek yatağa götürdü ve sinirle yatağa itti.

"Bunu hepimizin iyiliği için yapıyorum, üzgünüm." Deyip onun ağzını bağladı. Sonrasında kollarını da başının üstüne getirip yatak başlığına bileklerini bağlamıştı. Simon çırpınmış olsa da kurtulamamıştı. "Seni seviyorum, üzgünüm. Umarım beni affedersin."

Onun alnına bir öpücük bırakıp üstünden kalktı Raphael. Her ne kadar şu an kötü hissetmiş olsa da yapacağı bir şey yoktu.

Onu odada öylece bırakıp salona geçerken kendini son derece kötü hissetmişti.

...

Magnus:

Alec ile birlikte kahvaltıyı hazırladıktan sonra bizimkileri beklemeye başlamıştık ama Raphael tek başına yanımıza gelmişti.

"Simon nerede?"

"O biraz... hasta. Yatakta kalmaya karar verdi."

"Nesi var?" Dedim merakla. "Gidip bakayım mı?"

"Gerekmez, ben yiyecek bir şeyler götürürüm şimdi ona."

"Yalan söylüyor gibisin." Dedi Alec onu süzerek. "Bir sorun var ama söylemiyorsun."

"Medyum olmaya mı karar verdin Alec?" Dedi Raphael biraz sinirle. "Simon ile küçük bir kavga ettik ve gelmek istemedi. Daha fazla soru sormayın."

Önündekileri sinirle yerken Alec'le sessiz kalma kararı almıştık. Cidden kavga etmiş olmalılardı çünkü Raphael iyi gözükmüyordu.

Sonrasında kahvaltımızı yaptık ve Raphael tepsiye yiyecek bir şeyler doldurup yanımızdan ayrıldı.

"İyi bir kavgaya benzemiyor."

"Onları dinlemeli miyim?" Dedi Alec bana bakarak.

"Hayır bunu yapma, onların özeli sonuçta. Kendileri halletsin."

"Bence Simon burada kalmak istemiyor. Dün de bana ailesini çok özlediğinden filan bahsetmişti." Alec üzüntü ile başını önüne eğdi. "Onun bile başını yaktım."

"Öyle düşünme."

"Nasıl düşüneyim? Doğru olduğunu biliyorsun. Simon'ın hiçbir suçu yoktu, aynı şekilde Raphael'in de. Herkesin başını yaktım resmen. Günün sonunda içinizden birisine zarar gelirse neye dönüşeceğimi Tanrı bilir."

Sakince elimle onun yüzünü okşadım. Sinirden alın damarı bile gerilmişti.

"Kimseye bir şey olmayacak. Simon... kötü bir dönemden geçiyor. Hepimiz kötü bir dönemden geçiyoruz ama yakında hepsi bitecek. Onların kabusu olacağız ve ismimiz aklanacak."

"Ne zaman olacak bu Magnus? Çünkü ben umudumu kaybetmek üzereyim."

Bir şey demeden masadan kalktığımda o da peşimden masadan kalkmıştı.

"Bana cevabını bilmediğim sorular sorma Alec. Sadece... sabırlı olmamız gerektiğini biliyordum hepsi bu. Sabırlı olmazsak hiçbir sonuca varamayız. Dediğim gibi, bu iş eninde sonunda çözülecek."

"Olumlu düşünen tek kişi sensin aramızda. Senin dışında herkes olumsuz düşünüyor."

"Ne istiyorsun benden Alec?" Dedim aniden sesimi yükselterek. "Ne duymak istiyorsun? Tamam ben de olumsuz olayım. Hepimizi öldürecekler, işkence edecekler. Bir daha asla iyi bir yaşam süremeyeceğiz. Böyle şeyler mi söyleyeyim? Olumsuz mu düşüneyim? Korkuyorum, en az sizin kadar ben de korkuyorum. Seni kaybetmekten, en yakın arkadaşımı kaybetmekten korkuyorum. Kendime bir şey olmasını önemsemiyorum ama size bir şey olacak diye ödüm kopuyor. Ama birimiz sakin kalmalı, olumlu düşünmeye çalışmalı. Yoksa şu lanet yerde hepimiz kafayı kırarız anladın mı? Hatta kırmaya başladık bile yavaştan. Sen bana zarar verdin, normalde bunu yapmazdın ama yaptın değil mi? Umurumda değil, ben bunu göze alan birisiyim zaten. Ama sürekli olumsuz düşünürsen ve öyle davranırsan sonumuz ne olacak diye düşünmeden edemiyorum. En çok sana ihtiyacımız var, onları en iyi sen tanıyorsun. Ama böyle yapmaya devam edersen hiçbir işimize yaramayacak bu durum."

Sinirle iç çekip ondan uzaklaştım. Yüzüme öylece bakarken sakinleşmek adına derin nefesler almaya çalışıyordum.

"Bana kızgınsın."

"Elbette sana kızgınım!" Dedim dayanamayarak. "Ben... kızgınım. Kalbim kırık. Beni dinlemeden, canımı yakarak arkanı dönüp gittin ve sana kızgınım evet. Ama önemsemiyorum çünkü hepimiz biraz delirdik. Hepimiz duygusal olarak çöktük, yorulduk. Ama devam ediyoruz. Raphael ve ben iyi durumdayız ama Simon ve sen... duygusal olarak daha kolay yıpranıyorsunuz. Biraz daha sağlam durmanız gerekiyor."

Sustuğumda pişman olduğum birkaç şey de söylediğimi fark etmiştim ama iş işten geçmişti.

"Özür dilerim." Dedi başını önüne eğip gözlerini benden kaçırarak. "Sana zarar verdiğim için. Ben... sana bunu yapmayı istemezdim."

"Biliyorum Alec, senin suçun değildi. Onlar resmen bizimle oyun oynuyorlar."

"Hayır benim suçumdu." Dedi başını iki yana sallayarak. "Kendimi kaybettim."

Kendi kolunu sıkıca tuttu ve yüzünü bana çevirdi.

"Bir cezayı hak ediyorum."

Kolunu aniden çevirmesi ile kolundan kırılma sesinin yükselmesi bir olmuştu. Şok içinde ona baktığımda yüzünde acıya dair en ufak bir belirti görmemiştim. Ama canının yandığına emindim.

Kolu öylece yanda sallanırken ne tepki vereceğimi bilemiyordum. Kolu kısa zamanda iyileşeceği için içim rahattı ama yine de... bunu yapması hoşuma gitmemişti.

"Daha iyi hissediyor musun?" Dediğinde başımı olumsuz anlamda salladım."

"Daha kötü hissediyorum, teşekkür ederim." Deyip sinirle odama yöneldim. Onun bu kadar düşüncesiz olması bazen sinirlerimi alt üst ediyordu.

...

Kod: 18 Deney BaşarısızWhere stories live. Discover now