Alkollü içecek

2.3K 242 162
                                    

Cumartesi akşamı işten döndüğüm zaman Underhill bizden çıkıyordu. Beni gördüğü zaman yaklaşıp Alec'in dudağına küçük bir öpücük kondurmuştu.

Sikerim ben bunu yalnız.

"Yarın görüşürüz Alec."

"Yarın tatil günümde Alec benimle zaman geçirecek Underhill." Dedim dişlerim arasında konuşarak.

"Benimle zaman geçirmek istemez misin?" Dedi Underhill kapıya yaslanarak.

"Magnus ile vakit geçirmek istiyorum."

Ona zafer gülümsemesi attığımda Underhill iç çekmişti.

"Ah peki... ama pazartesi benimlesin unutma."

Underhill kapıdan uzaklaştığı sıra Alec'e sinirli bakışlar atıyordum.

"Noldu?"

"Seni öpmesine niye izin verdin?"

"Bilmem, evdeyken de öptü."

"Alec istemiyorsan seni öpmesine izin verme." Dedim eve girip kapıyı kapatırken.

"Evet, bana dokunduğu sıra bunu söyledim zaten."

"Dokunduğu?"

"Öpüşürken bana dokunmaya başladı, sonra da üstüme uzandı ben de istemediğimi söyledim. O da o zaman ağırdan alalım, özür dilerim deyip geri çekildi. Benden çok hoşlandığını filan söyledi."

Delireceğim ama ben şimdi.

"Ne güzel!" Dedim sinirle. Sonradan mutfağa ilerledim ve dolaptan birkaç bira şişesi çıkardım.

"Onlar ne?"

"Alkollü içecek, şu an ihtiyacım var. Senin içmen yasak!" Dedim sinirli bir tonda konuşarak.

"Bana yine sinirlisin."

"Onunla niye öpüştün ki?"

"Merak ettiğim için."

"Neyi merak ettiğin için?"

"Senin hissettirdiğin şeyleri hissettirip hissettirmediğini merak ettim sadece."

"Hissettin mi peki?" Dedim merakla. Kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Yakınından bile geçmedi." Dedi parmakları ile oynarken. "Mümkün gibi de gelmiyor. O iyi birisi, benimle çok ilgileniyor ama senin gibi hissettitemez. Sen çok farklısın."

Bunu dedikten sonra bana birkaç adım yaklaştı ve tam önümde durdu.

"Onunla bir şey yaşamayacağım Magnus. Çünkü seninle yaşamak istiyorum. Bu hiçbir zaman değişmeyecek."

Bir şey demeden benden uzaklaştı ve içeriye gitti. Şu an içmem salakça olabilirdi ama yine de içmek istiyordum. Bu yüzden elime üç tane bira şişesi aldım ve içeriye döndüm.

Birazcık kafa dağıtmaya ihtiyacım vardı.

...

Kaçıncı şişe biramı içiyordum bilmiyorum ama artık kafam iyiden iyiye gitmişti.

"Ben nerede yanlış yaptım ki?" Dedim koltuğa yaslanarak. "Niye aldatıldım ben?"

"Senin suçun yok."

"Belki de vardır, belki de Camille'i sevmedim yeterince. Belki ona yetemedim, iyi davranmadım. Mesela sana da iyi davranmıyorum ama beni hala seviyorsun ve bu tuhaf."

"Bana kötü davranmıyorsun, sadece bağırıyorsun."

"Seni öpmek istiyorum şu an." Dedim ona dönerek. "Seni öpebilir miyim Alec?"

"Şu içki denen şey insanın aklını başından alıyormuş, sana da bu oldu sanırım."

"Boşversene, ben seni öpmek istiyorum sadece."

Hızlıca onun kucağına oturup iki bacağımı yanlarına yerleştirdim.

"Seninle öpüşmek istiyorum."

Başını olumlu anlamda salladığı anda dudaklarına kapandım.

Lanet olsun ki dudakları çok güzeldi.

Sonra aniden ben gelmeden önce Underhill'i öptüğü aklıma geldi ve hızlıca geriye çekildim.

"Bir daha asla... asla Underhill'i öpmeyeceksin duydun değil mi beni? Onu öpmeni istemiyorum, sadece beni öpmeni istiyorum."

"Onu öpmeyeceğim bir daha."

"Aferin sana, yoksa onu öldürürüm."

"Bunu yapmazsın."

"Yapmam ama onu düelloya davet ederim, erkeğim için sonunda kadar savaşırım gerekirse!"

"Erkeğin için?"

"İşte senin için. Ben seni de kaybetmek istemiyorum Alec. O sarışını hiç sevmedim ben, seni benden alacak."

"Ben senin miyim ki beni senden alsın?"

"Değilsin... ama... sözün gelişi dedim onu. Bana değer ver sen sadece. Yani sırf bana değil ama... bana daha çok değer ver. Herkesten çok beni sev. Sırf beni öp. Seninle çıplak şeyler yapalım. Ama onunla yapma, o hak etmiyor seni. Ben hak ediyorum."

"Ama sen beni istemiyorsun ki..."

"Salağım çünkü ben, aptalın tekiyim. Seni kıracağım için çok korkuyorum. Alec o çıplak şeyler televizyondaki kadar zevkli olmuyor bazen, çok canını yakabilir. Ben senin canını yakamam, olmaz. İlerisi için hazır değilsin ki sen, çok safsın. Küçük bir bebek gibisin sen benim için, ben sana nasıl dokunayım? Canın acıyınca belli de edemiyorsun. Ya yakarsam canını..."

"Sen cidden canım yanar mı sanıyorsun? Daha kötülerini de yaşamışımdır ben."

"Ama..."

Dudaklarımı büzüp birden ağlamaya başladığımda ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Senin canın..ı na... nasıl yaktılar? Sen... çok... çok iyisin."

"Magnus, ağlama."

Onun kucağındayken ona sıkıca sarıldım ve ağlamaya devam ettim.

"Seni koruyacağım ve her zaman yanında olacağım. Hak ettiğin mutluluğu sana vereceğim. Ve sana yemin ediyorum Alec, sana yaptıkları hiçbir şey yanlarına kalmayacak. Ne pahasına olursa olsun onların pisliklerini ortaya çıkaracağım ve intikamını almanı sağlayacağım. Sen... senin gibi birisini bu hale getirdikleri için hepsi cehennemde yanacak. Hemde hepsi! Vücudunda yer alan her yaranın hesabını Tanrı onlardan soracak, ama önce ben soracağım sana söz veriyorum."

"Magnus..."

Ondan biraz uzaklaştım, elleriyle yüzümdeki yaşları sildi ve hızlıca beni öpmeye başladı.

Onu öperken bile ağlıyordum. Sonrasında artık ağlamaktan yorgun düşmüş olacaktım ki onun kucağında, kolları arasında uyuyakalmışım.

...

Son kısımlar beni bile ağlattı...

Kod: 18 Deney BaşarısızWhere stories live. Discover now