Soğuk ve karanlık

2.4K 233 187
                                    

Sabah işe giderken Alec'le karşılaşmamaya özen gösterdim, dün gece yüzünden utanç duyuyordum ve ne yapacağımı bilmiyordum.

Resmen istemem yan cebime koy ibneliği sergiledim.

Ama onun masum ve saf halleri karşısında kafayı yememek mümkün değildi ki...

Belki de Camille ile ayrıldıktan sonra boşluğa düşmüşümdür ve tutunacak bir şeyler arıyorumdur.

Ama onu bu şekilde kullanmam doğru değildi. Hele ki cinsellik hakkında zerre bilgisi olmayan birisi ile yiyişmek... ah Magnus, sen bu değilsin.

Ona ne hissettiğine ve onunla ne yapman gerektiğine karar verene kadar ondan uzak durmalısın. Onun gerçek anlamda saf ve masum olan hislerini lekelememelisin.

İç sesimin haklılığı beni hayrete düşürmüştü, genelde beni yanlışa iterdi.

Bu aralar bazen doğru frekansı tutturuyor.

Bunları düşüne düşüne işe gelmiştim ama içim rahat etmedi ve cebimden evi aradım.

Telefona Sid yanıt vermişti.

"Buyrun efendim."

"Sid, Alec ne yapıyor şu an."

"Kahvaltı yapıyor efendim, onunla konuşmak ister misiniz?"

"Evet çok iyi olur."

O sıra Sid'in Alec'e benim aradığımı söylediğini duydum.

"Magnus?"

"Alec nasılsın? Sabah giderken seni göremedim ve merak ettim."

"İyiyim... şey... sen gidene kadar odadan çıkamadım..."

"Neden?" Dedim merakla ama yanıt vermedi. "Neden çıkamadın?"

"Çünkü ben biraz... Sid bu duygunun adı neydi?"

"Utanma Alec."

"Şey evet... utanma yaşadım. Bir de bana kızgınsın diye düşündüm."

"Sen dün odadan utandığın için mi gittin?"

"Hem o hem de... sen istemedin. Ben sana yakın olunca seni hep öpmek istiyorum ama bu yanlış. Bu beni sapık yapar mı?"

"Alec inan bana bu seni sapık yapmaz, bu seni sadece..."

Aşık yapar.

İçimden geçen düşünce ile dudağımı dişledim. Alec hala cevap bekliyordu.

"Bu seni sadece meraklı birisi yapar. Öpüşme yaşamadın daha önce ve merak ediyorsun. Filmlerde görünce filan... hepsi bu."

"Olabilir."

"Neyse sen kahvaltını yap, ben akşam erken gelmeye çalışırım."

"Tamam, görüşürüz."

"Görüşürüz Alexander."

...

Akşam eve döndüğüm zaman hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalışmıştım.

Bir sürü abur cubur almıştım ve Alec'le birlikte yemekten sonra bunları yemeye başladık.

O sırada bir müzik kanalı açtım, nostalji çalan bir tane olmasına özen gösterdim. Yeni sanatçıların sesi popoma benziyor.

Gerçi benim güzel bir popom var.

Kendi düşünceme gülerken aniden kapı çalmaya başladı. Bir kapıya bir de Alec'e baktım ve ona sessiz ol işareti yapıp delikten dışarıya baktım.

Raphael'i görmemle korkum artmıştı.

Kapıdan uzaklaşıp hemen Alec'in yanına döndüm ve fısıltı ile konuşmaya başladım.

"Alec bak, şu an kapıda Raphael var ve o da laboratuvarda çalışıyor. Kısaca seni tanıyor bu yüzden odana çıkacaksın ve ben seni gelip alana kadar aşağıya inmeyeceksin. Kesinlikle seni görmemeli anladın mı beni?"

Kafasını olumlu anlamda salladığı zaman hızlıca onu kaldırdım ve merdivenlere doğru gitmesini izledim.

Bu sırada kapı bir kere daha çaldı ama hızlıca cips tabaklarını mutfağa götürdüm ve geriye dönüp kapıyı açtım.

"Kaç saatte açtın kapıyı..."

"Koltukta uyumuşum, insan gelmeden önce haber verir." Demiş olsam da çoktan eve girmişti.

"En yakın arkadaşımın evine gelirken haber mi vereceğim it herif." Deyip koltuğa yayıldı ve gülmeye başladı. "Simon ile tartıştık da, ondan biraz yalnız kalsın diye evden çıktım."

(Evet yine Saphael yaptım...)

"Niye tartıştınız?"

"Onunla fazla ilgilenmiyormuşum. İşten gelince hemen uyuyormuşum filan. Klasik Simon tripleri işte. Ben de sinirlendim çektim kapıyı çıktım. Bu gece burada kalsam ya, misafir odası boştur senin."

"Olmaz!" Dedim birden cırlayarak.

"Niye olmasın?"

"Çünkü... çünkü Simon bence çok üzülmüştür. Gece yanına dönüp onun gönlünü almalısın. Yanına uzan, birkaç kere öp ve sonra ateşli bir seks yaşayın. Eğer burada kalırsan bu sefer aranız daha da açılır.

"Öyle mi diyorsun?"

"Evet bence öyle."

"Haklı olabilirsin, biraz oyalayıp giderim ben de. Neyse içecek bir şeyler getirsene hadi."

Sinirli bir şekilde mutfağa ilerledim ve dolaptan iki bira çıkardım.

Genelde içmezdim ama şu ara içesim gelmiyor da değildi.

Salona dönüp birayı Raphael'e uzattığım zaman bir anda evdeki elektrik kesilmişti.

"Elektrik mi kesildi? 2050 yılındayız be!" Dedim isyan ederek.

"Senin jeneratör niye devreye girmedi?"

"Çünkü bozulmuştu ve ben yaptırmadım."

"Lanet olsun hem karanlık hem de birazdan soğumaya başlar içerisi. Dışarısı bu akşam çok serin çünkü."

Soğuk...

Karanlık...

Lanet olsun Alec!

"Raphael ben yukarıdan örtü filan getireyim ne dersin? Hem biraz ısınırız."

"Tamam ben biramı içiyorum." Dediğinde hızlıca yukarıya çıktım. Başta kendi odamdan bir iki örtü alıp sonradan Alec'in odasına giriş yaptım.

Alec duvar dibine çökmüş, kollarını da dizlerine sarmıştı.

"Alec... Alec tamam buradayım ben."

"Çok... karanlık." Dediğinde hızlıca çekmeceden birkaç ışıldak çıkarıp yaktım ve Alec'in çevresine bıraktım. Sonradan elimde duran örtüyü de onun omzuna sarıp iyice onu sarmaladım.

"Yanımda kal."

"Alec Raphael'i göndermeye çalışacağım. Sonra hemen yanına gelirim tamam mı?"

"Tamam."

Hızlıca onun alnına bir öpücük bırakıp örtüyü de düzelttim ve diğer örtüyü elime alıp odadan çıktım.

Nasıl göndereceğim acaba Raphael'i?

...

Oh Magnus bize bunlarla gel itlik yapma.

Kod: 18 Deney BaşarısızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin