BÖLÜM / 14

3.8K 237 10
                                    

Sabah alarmımın sesiyle uyandığımda gerinerek doğruldum. Bugün yarışma günüydü. O kadar stres yapmıştım ki dün gece doğru düzgün uyuyamamıştım. Aslında tek benimle ilgili bir şey olsaydı bu kadar üzerine düşmezdim ama bu sadece beni bağlamıyordu. Bizim o yarışmayı kazanmamız demek tüm kulüp için tatil demekti.

Yataktan kalkıp banyoya geçtim ve elimi yüzümü yıkadım. Daha sonra aşağıya indim. Annemler yine her zamanki gibi benden önce kalkmış ve kahvaltı yapıyorlardı.

"Günaydın," diyerek mutfağa girdim ve annemin yanındaki sandalyeye kuruldum. Hepsi aynı şekilde karşılık verirken Merve abla bana çay koymak için demliği aldı. Elimle onu durdurup "Bugün çay içmek istemiyorum. Meyve suyu var mı?" diye sordum. Merve abla başını sallayarak buzdolabına doğru ilerlerken "Heyecanlı mısın prenses?" diye sordu babam.

"Hem de nasıl," dedim yerimde sallanarak. "Kalbim duracak gibi."

Annem gülerek kolumu okşadı.

"Ben inanıyorum size. Harika bir iş çıkaracaksınız."

"Annene katılıyorum," dedi babam. "Her ne kadar dinleyecek fırsat bulamasam da başaracağınıza inanıyorum."

Gülümseyerek "Umarım," dedim. "Umarım başarabiliriz."

Kahvaltıdan sonra hazırlanmak için odama çıktım. Üzerime rahat bir şeyler giyip saçlarımı topladım ve gerekli olan şeyleri çantama atarak evden çıktım. Bahçeden de çıktığımda Batu'nun evden çıktığını gördüm. Beni görünce adımlarının hızlandırarak yanıma geldi. O günden sonra aramız daha da iyi olmuştu Batu'yla.

"Günaydın prenses," dedi yanıma geldiğinde. Son zamanlarda bana sıklıkla böyle sesleniyordu.

"Babama özel lakabımı çaldığına inanamıyorum hala. Daha özgün olmalısın," dedim şakayla karışık ciddiyetle. Omuz silkerek "Hoşuma gidiyor," dedi.

"Babamın yanında da söyle de göreyim seni. Bakalım o zamanda hoşuna gidecek mi?"

"Beni kendinle karıştırma prenses," dedi bastırarak. "Fazlasıyla dikkatli olduğumu anlamış olman gerekiyor."

Gülmekle yetindim. Bu hallerine hala alışamamıştım. Düğün gecesinden sonra gerçekten kendini aşan bir performans göstermişti. Daha doğrusu sadece benim yanımda böyleydi. Hatta gün geçtikçe daha yakın davranıyordu. Ancak başkalarının yanında yine eskisi gibiydi. Defne'yle ilgili düşüncelerini ise bilmiyordum. O günden sonra hiç ondan bahsetmemiştik.

"Hadi," dedim. "Geç kalacağız."

Beraber okula doğru yol aldık. Bugün yarışmaya gideceğimiz için izinliydik. Yani kulüptekiler okuldayken biz yarışmada olacaktık. Okula da Duygu hocayla buluşmaya gidiyorduk. Sanırım onun arabasıyla gidecektik yarışmaya.

Okula vardığımızda ilk işimiz müzik odasına gitmek oldu. Odaya girdiğimizde Duygu hocanın telefonla konuştuğunu gördük. Sessizce gidip sandalyelere oturduk. Duygu hoca çok geçmeden telefonu kapatıp bize döndü.

"Çocuklar sizi biraz erken çağırdım. Bir prova daha yapsak fena olmaz gibi?" dedi sorarcasına. Ben "Olur," derken, Batu "Fark etmez," dedi.

"İyi o halde sizi sahneye alayım," diyen Duygu hoca tam sahnenin karşısına geçerken, biz de Batu'yla sahneye gidip yerlerimize geçtik.

"Dünkü provada dediklerimi unutmadan başlayın bakalım."

Kaç kere prova yaptığımızı bilmiyordum. Tek bildiğim şarkıdan bıktığımdı. Duygu hoca aşırı üstümüze düşüyordu ve bu ister istemez gerilmeme neden oluyordu. Selim her ne kadar takmamamı ve kadının her zamanki hali olduğunu söylese de elimde değildi. Stres yapıyordum.

İKİ YARALI |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin