*3* ~ Beklenmeyen Misafir

1.1K 57 6
                                    

"Yavrum, yatarken ya da evden çıkarken kapıyı pencereyi sıkı sıkı kilitleyin olur mu? Bir şey olursa da hemen Ayşe Abla'nızı arayın."

Tatlı bir bıkkınlıkla anneannemin ellerini tutarak "Tamam anneannem benim, tamam," dedim. "Her yeri kilitleyeceğiz ve geldiğinizde bizi sapasağlam bulacaksınız, merak etme sen. Oralarda bizi düşünüp de kendini boşuna yorma, anlaştık mı?"

"Ne dersen de aklımın sizde kalmasına engel olamam ki yavrum."

Anneanneme tatlı tatlı gülümseyerek, eskittiği yılları kanıtlayan çizgilerle dolu olan yanaklarını öptüm. "Ben seni her gün arayarak rapor verip, rapor isteyeceğim; hiç merak etme. Ve de sakın ağrılarınızı geçirmeden döneyim demeyin. İyice dinlenin, oldu mu?"

Anneannem kafasını tatlı tatlı salladığında, yanındaki dedeme dönerek elini öptüm. "Güle güle gidin dedeciğim."

Dedem yanaklarıma birer küçük buse bırakarak "Aklın bizde kalmasın," dedi. "Menekşe Hanım biraz abartsa da, bir konuda haklı. Evdeki her yerin kapalı ve kilitli olduğundan emin olmadan yatmayın olur mu?"

Dakikalardır arkamda sessizce bekleyen Batu araya girerek "Merak etme İhsan Dede," dedi. "Ben halledeceğim her şeyi."

Dedem Batu'ya minnetle bakarak elini öpmesine izin verdi ve hemen ardından Batu doğrulunca omzunu sıvazladı. "Torunum sana emanet evlat."

Batu kısa bir an gözlerini bana değdirdikten sonra tekrar dedeme döndü. "Gözüm gibi bakacağıma emin olabilirsiniz."

Dedem kafasını salladıktan sonra Batu anneanneme döndü ve onun da elinden öptü. Anneannem Batu'nun yanağını nazikçe severek "Allah'a emanetsiniz evladım," dedi. Batu, anneanneme gülümseyerek baktıktan sonra birkaç adım gerileyerek tam yanımda durdu.

"Hadi hanım, uçak saati geldi."

Dedemin uyarısıyla birlikte bizden zorlukla ayrılan anneannem, dedemin koluna girerek bize son kez veda etti. İkisi birlikte uçağa binmek için kontrol bölgesine gittiklerinde, gözden kaybolana kadar baktık arkalarından.

Nihayetinde görüş alanımızdan çıktıklarında, elimi uzatarak Batu'nun koluna girdim ve "Bir an hiç gitmeyecekler sandım," diye söylendim. Batu, sözlerime gülerken "Ne yalan söyleyeyim ben de," dedi ve ters istikamete dönerek havaalanının çıkışına doğru yürümemizi sağladı.

"Uzaktan bakan yıllarca görüşmeyeceğiz sanır," diyerek kıkırdadım. "Altı üstü bir haftalığına gidiyorlar yani."

Dediğim gibi dedemler bir haftalığına Kaplıcalara gitmişlerdi. Yaşlılığın etkisiyle özellikle anneannemin ağrıları gün geçtikçe artıyordu ve doktoru Kaplıcalara gitmelerini önermişti. Anneannem her ne kadar bizi bırakmak istemese de ona şiddetle karşı çıkmıştım. Sağlığı her şeyden önce geliyordu ve zaten gündüzleri Ayşe Abla da bizimle olacaktı. Gerçi dedemler böyle istemişlerdi ama Ayşe Abla'yla konuşup dedemler gelene kadar tatil yapmasını söyleyecektim. Ee, bir hafta boyunca koca evde Batu'yla baş başa kalma şansı kaç kere geçerdi elime? Bunu elbette ki kullanmam gerekiyordu.

Havaalanından çıktıktan sonra vücudumu esir alan soğukla birlikte iyice sokuldum Batu'ya. İstanbul'un soğuğu İzmir'den çok daha farklı oluyordu sahiden. Batu, hiç tereddüt etmeden beni kollarının arasına kabul ederken kolunun tekini omuzlarıma sardı. Doğrusunu isterseniz onun sıcaklığının yanında İstanbul'un soğuğu hiç kalıyordu. Bu söylediğimi fiziki olarak kanıtlayamasam da manevi olarak kesinlikle böyleydi.

Yolun kenarındaki küçük kaldırıma çıktıktan sonra havaalanının otoparkına doğru ilerledik. Buraya gelirken dedemin arabasını kullanmıştık. Eh, aynı ev gibi araba da bir haftalığına bize kalmıştı.

İKİ YARALI |Tamamlandı|Where stories live. Discover now