BÖLÜM / 45

2.6K 200 28
                                    

Oy sayılarımız düştü, her gün bölüm atıyorken böyle karşılık almak beni üzüyor. Lütfen bu konuda biraz daha hassas olalım. 🙏🏻❤️

Keyifli okumalar.


"Teşekkür ederim Görkem Bey," dedim ve gülümseyerek kapıyı kapattım. Odama doğru ilerlerken aklımdan geçen tek şey buradan çıkar çıkmaz kocamın yanına gitmekti. Görkem Bey beş dakika önce beni odasına çağırmış ve bu saatten sonra işimin olmadığını, erken çıkabileceğimi söylemişti. Tabi ki bu fırsatı değerlendirmem gerekiyordu. Batu'nun yanına gidip onu ayartmayı ve dışarıda yemek yemeği düşünüyordum. Gerisine de sonra bakardık.

Eşyalarımı topladıktan sonra hızla odamdan çıktım ve aynı hızla şirketten de çıkıp arabama atladım. Bugün cumaydı ve önümüzde iki gün tatil vardı. Pazartesiden beri evimizde neşe denen bir şey kalmamıştı. Batu işten gelince suratı asık oluyordu ve fazla yorgun olduğunu söylüyordu. Birkaç kere ağzını aramıştım ama tek bahsettiği şey yeni ihalenin ağır geldiğiydi. Aslında inanmıyordum ve bu halinin altında o sarışın bozuntusunun olduğunu düşünüyordum ancak tatsızlık çıkmasın diye de bir şey diyemiyordum.

Şimdi ise içimde bir ümit oluşmuştu. Batu'yu şirketten aldıktan sonra bir kafeye ya da sahile gidebilirdik. Veya da bu hafta sonu için plan yapar ve İzmir'den kaçardık. Kaçamak fikri şimdiden heyecanlanmama neden olmuştu. İçimden bir ses her şeyin harika olacağını söylüyordu.

Şirkete vardıktan sonra arabamı park ettim ve içeri girdim. Asansöre bindikten sonra en üst kata çıktım. Batu'nun odasına doğru ilerlerken sekreterin yerinde olmadığını gördüm ama çok takılmadım. Zaten sekreterle bir derdim yoktu.

Odanın kapısının önünde durduktan sonra tam elimi uzatıp kapı kulpunu tutmuştum ki içeriden gelen bağrışmalar kapıyı açmama engel oldu. Şaşkınlıkla elim kulpta kalırken kulağımı kapıya dayadım ve içeriyi dinlemeye çalıştım. Fakat sadece Batu'nun bağırdığını duyabiliyordum.

"Melis Hanım."

Duyduğum sesle yerimde sıçrayıp kafamı kaldırdım ve bana telaşla bakan sekretere baktım. Ödümü kopartmıştı. Sekreter yeniden konuşmak için ağzını aralayınca, sesli bir şekilde konuştuğu takdirde içeridekilerin duyabileceğini düşündüm ve hemen elimi dudaklarıma götürüp "Şşt," dedim. "Kim var içeride?"

"Banu Hanım var efendim."

"Şuna hanım deme gözünü seveyim," diye homurdandım. Sadece birkaç dakikada biraz önceki neşemin ve heyecanımın hepsi gitmiş, yerini sinir ve kızgınlık almıştı.

Sekretere bakarak "Sen bir kahve molası ver istersen," dedim. Etrafta dolanmaması gerekiyordu. En azından şimdilik...

"Ama Melis Hanım-" dediğinde lafını kestim. "Kahve içmeni söyledim."

"Peki efendim."

Sekreter gittikten sonra derin bir nefes aldım ve ses çıkarmamaya çalışarak kapı kulpunu aşağı indirip kapıyı araladım. Artık nasıl bağırıyorlarsa kapının açıldığını ikisi de fark etmemişti.

Kafamı yavaşça içeri uzatıp ne yaptıklarına baktım ve o anda kör olmayı diledim. Gözlerimi yumarak buranın ağlamak için hiç iyi bir yer olmadığını hatırlattım kendime.

"Banu! Beni zorluyorsun! Kaç kere hatırlatmam gerekiyor sana evli olduğumu? Yeter artık!"

"Hadi ama Batu! Evliysen evlisin, ne yapalım yani? Evli olman kaçamak yapamayacağın anlamına gelmiyor."

İKİ YARALI |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin