BÖLÜM / 11

31.5K 1.1K 356
                                    

Yatağımda oturmuş ayakta volta atan Bahar'ı izlerken "E, anlatmayacak mısın artık?" diye sordum.

"Anlatacağım. Anlatacağım da, sinirden yerimde duramıyorum ki!"

"Ya, Kızıl çok merak ettim. Hadi ama söyle. Kim kızdırdı seni böyle?"

"Barış," dedi gözleri ateş saçarken. Gözlerimi kısıp kısa bir süreliğine düşündüm ama öyle birini tanımıyordum.

"Barış da kim?"

"Kim olacak, Buğra'nın abisi. Ama hiç Buğra'ya benzemiyor, resmen geri zekâlı."

"Ne ara tanıdın da anladın geri zekâlı olduğunu?"

"Ay," dedi sinirle yanıma otururken. "Keşke tanımaz olsaydım."

"Bahar," dedim artık dayanamayarak. "Anlatacaksan anlat bak sabrım taşıyor."

"Of, tamam. Sen de bir sinir attırmıyorsun," diyerek saçlarını omuzlarının arkasına attı ve anlatmaya başladı.

"Bugün Buğra'yı almaya gittim ya sözde, abisi Barış da takıldı peşimize. Yok efendim neymiş, bana güvenemezmiş, kardeşini yalnız bırakamazmış, hırlı mı hırsız mı olduğum belli olmazmış, daha neler neler. Sinirlensem de bir şey demedim, kabul ettim. Ne de olsa biraz haklıydı. Beni tanımıyordu, güvenemezdi. Neyse, daha sonra hep beraber evden çıktık ve Buğra'nın istediği doğrultusunda lunaparka gittik. Çoğunlukla Buğra'yla ilgileniyor ve abisi yanımızda yokmuş gibi davranmaya çalışıyordum ama Barış buna bir türlü izin vermiyordu. Dibimizden ayrılmadı tüm gün. Buğra'yla bir alete binmek istedik, o da geldi. Buğra'yı tek başına bir şeye bindirdim, geldi başımda bekledi. Bir yandan da laf atıp konuşmaya çalıştı."

"Tabii lafları ağzına tıktın," dedim araya girerek.

"Aynen öyle yaptım ama ne kadar yüzsüzse aldırmadı, devam etti. Sırf Buğra üzülmesin, anlamasın diye hiçbir şey yapmadım. Daha sonra lunaparktan çıkıp pizzacıya gittik. Ben hep Buğra'yla ilgilendim ama Barış'ın bakışlarının da üzerimde olduğunun farkındaydım. Yine de bir şey yapmadım, ta ki yanımıza bir kız gelene kadar."

"Kız mı?" diye sordum şaşırarak.

"Evet, kız. Ne olduysa ondan sonra oldu zaten. Anladığım kadarıyla kız, aptal herifin eski kırıklarından biriydi. Biraz da yüzsüz olacak ki geldi yanına oturdu falan. İşte uzun zamandır görüşmüyorlarmış, Barış efendi nerelerdeymiş falan filan, bilmem ne. Onları takmadan Buğra'ya pizza yedirmeye devam ettim. Barış da bunu kovmaya çalıştı yani ne kadar sıkıldıysa artık. Tabii kız yüzsüzlüğüne devam ederek anlamamazlıktan gelip gitmedi. Ve sonra," deyip sustu ve sinirle yumruğunu sıktı.

"Sonra?" dedim merakla.

"Sonra o aptal herif, kıza biran önce gitmezse kız arkadaşının onu döveceğini söyledi."

"Kız arkadaşı?" diye sordum anlamayarak. Bir süre Bahar'ın sinirli yüzüne baktıktan sonra beynimde aydınlanan lambayla "Oha," diye bağırdım. "Seni mi kastetti?"

"İlk başta ben de anlamadım. Sonra bir baktım ikisi de bana bakıyor. Kız böyle küçümseyerek süzdü beni bir güzel. Sonra işte Barış'a dönerek benim üzerimden laf soktu. Yani bana hakaret etti. Beni biliyorsun, dayanamadım. Ayağa kalkıp yapıştım kızın saçlarına. Biraz da yüzünü çizmiş olabilirim. Sonra sinirimi alamayıp bir de Barış'ın suratına yapıştırıverdim bir tane. Dükkândaki herkes susmuş, hayretle beni izliyor falan. Sonra bir kıkırtı sesiyle kendime geldim. Baktım Buğra elini ağzına kapamış gülüyor. Onun önünde böyle bir şey yaptığım için ilk kendime kızdım ama baktım hoşuna gittiğinden gülüyor, bende güldüm. Sonra Buğra'yı alıp çıktım oradan."

"Yuh!" dedim gözlerimi açarak. Sonra kahkahalarla gülmeye başladım. "Ay, inanmıyorum sana ya! Sonra ne yaptın peki?"

"Buğra'nın övgülerini dinleyerek pastaneye gittik. Dondurma aldım, beraber yedik. Sonra da biraz dolaşıp evine bıraktım ve buraya geldim. Buğra'ya fark ettirmemeye çalışsam da onu bırakana kadar sinirden kudurdum."

"Barış, Buğra'yı alıp çıkmana bir şey demedi mi?"

Sırıttı.

"Biliyorsun, elim biraz ağır. O yediği tokadın ardından kendine gelene kadar çoktan çıkmıştık oradan."

"Âlemsin Bahar ya," diyerek sırtımı yatak başlığına yasladım.

"Ne yapayım be? Salak salak konuşmasaydı o da!"

"İyi yapmışsın, ellerine sağlık da Buğra kızmadı mı abisine vurdun diye?"

"Yok be," dedi gülerek. "Abisine sinirliymiş. İstediği oyuncağı mı almamış, ne. Teşekkür bile etti. Onun yapamadığını yapmışım."

"Hadi ya," dedim bende gülmeye başlayarak. "Kaç yaşında be bu çocuk? Nerden biliyor bu lafları?"

"Yaşını bilmiyorum ama ana sınıfına gittiğini söylemişti. En fazla beş veya altıdır. Hatta dur," diyerek cebinden telefonunu çıkardı ve birkaç şey yapıp ekranı bana çevirdi.

"Bak bu o."

Şaşkınlıkla ekrandaki resme baktım. Bahar'ın abarttığını düşünmüştüm ama Buğra gerçekten Taha'ya benziyordu.

"Sende şaşırdın değil mi? Neyse," diyerek telefonunu çekti ve tekrar cebine koydu. "Sanırım Buğra'yla daha çok görüşeceğim," diye mırıldandıktan sonra bana döndü. "E, sen ne yaptın? Bir dakika... Batu'nun burada ne işi vardı?"

"Ders çalıştırdı," dedim gayet sakin bir şekilde. Bahar kaşlarını çatıp "Ders mi çalıştırdı? Batu mu? Sana mı?" diye sordu şaşkınca.

"Evet, Bahar. Neden bu kadar şaşırdın ki?"

"Ne bileyim, bir an inanasım gelmedi. Peki, sen mi çağırdın? Nasıl geldi?"

"Hayır, ben çağırmadım. Senden sonra dediğin gibi Mert'i aradım ama o da arkadaşlarıyla dışarıdaymış. Sonra Batu'yu gönderebileceğini söyledi. Fiziği iyiymiş falan. O da sağ olsun geldi."

"Anladın mı peki?"

"Evet, hem de çok iyi. Kendime bile inanamadım. Anlattığı her şeyi anladım."

"Çok tuhaf," diye mırıldandı.

"Neymiş tuhaf olan?"

"Batu biraz soğuk biri ya, tuhafıma gitti. Sana Mert'ten başkasıyla bu kadar yakın olmadığını söylemiştim."

"Mert'ten başka arkadaşı yok mu?" diye sordum kaşlarımı çatarak.

"Var olmasına var da, Mert gibisi yok."

Kısa süren bir sessizliğin ardından "Neyse," dedim lafı değiştirmek için. "Bizi ilgilendirmiyor, biz kendimize bakalım. Aç mısın, bir şeyler yiyelim mi?"

"Aslında çok iyi olur. Salak herif yüzünden pizzamı yiyemedim. Dondurmayla duruyorum."

"Hadi o zaman, mutfağa inelim," diyerek ayaklandım. Bahar'la merdivenlere yöneldiğimizde aklımda Batu vardı. Onun için üzülüyordum. Yani acımak değildi bu. Zaten acısam ilk başta kendime acırdım ki zaten bunu her saniye yapıyordum. Sadece... Onunla arkadaş olmak istiyordum. Bana kazandıracak birçok şeyi olduğunu düşünüyordum. Beni anlayan biriyle konuşmak hoşuma gitmişti. Diğerleri gibi saçma sapan avutma şeyleri söylemiyordu. Anlıyordu. Hem de çok iyi anlıyordu.

Onunla tanışmamızın tesadüf olduğunu sanmıyordum. Bizi bir araya getiren her ne ise, sanırım bir şeyler söylemek istiyordu. Ve ben bunu gerçekten merak ediyordum.

İKİ YARALI |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin