BÖLÜM / 17

3.6K 220 28
                                    

"Melis 7. soruyu yaptın mı?"

Kolumu kaldırıp yan sayfaya baktım.

"Yapmışım. Anlatayım mı?"

Bahar halsizce kafasını salladı. Öğlenden beri kimya çalışıyorduk. Canımız çıkmıştı.

"Anlatsana ya," diyerek kitabını uzattı. Ona doğru uzanıp soruyu anlatmaya başladım.

İlk dönemin son haftasındaydık ve her zamanki gibi ders çalışıyorduk. Son sınavlarımız geçen hafta bitmişti bitmesine ama birkaç ay sonra olacak YGS bizi hiç rahat bırakmıyordu.

Uludağ'dan geleli neredeyse bir ay olacaktı. Zaten o rezil olduğum geceden sonra tatil iyice çekilmez olmuştu. Neyse ki bir sonraki gün akşam otobüsüyle İzmir'e dönmüştük.

Batu'dan alacağım intikama gelirsek... Hayır, hiçbir şey yapmamıştım. Bunun iki nedeni vardı. Birincisi ne yapacağımı bulamamıştım. İkincisi ise uğraşmak istememiştim. Batu ilk hafta bir şey yapma ihtimalime karşı bana hep mesafeli durmuş ve eğlenmeme neden olmuştu. Sonraki haftalarda ise bir şey yapmayacağımı anlayıp rahatlamıştı.

Bahar'a soruyu iki üç kez anlattıktan sonra nihayet anladı. Kalemi kitabın üstüne koyup arkama yaslandım.

"Kızıl'ım bence bırakalım," deyip saate baktım. "Zaten akşam olmuş ve biz sadece iki saat önce yemek molası verdik. Kafamız durdu."

Bahar sanki bunu bekliyormuş gibi yaptığı soruyu yarım bırakıp kitabı kapattı ve benim gibi arkasına yaslandı. Kısa bir süre öyle sessizce oturduktan sonra ayağa kalktım.

"Ben gideyim artık," deyip kitaplarımı toplamaya başladım. "Akşam yemeğine yetişsem iyi olur."

Bahar kafasını sallayıp toplanmama yardım etti. Her şeyi çantama koyduktan sonra çantamı koluma taktım ve masanın üzerindeki telefonumu aldım.

"Hadi o zaman," deyip odadan çıktım. Bahar da peşimden gelirken gitmeden önce mutfağa girip Nermin ablaya veda ettim. Bahar'a da sarıldıktan sonra evlerinden ayrıldım ve yola düştüm. Sessizlikten kurtulmak amacıyla kulaklığımı çıkarttım ve kulağıma taktım. Birkaç gün önce keşfettiğim şarkıyı açıp eve doğru yol aldım.

Simge'nin sesi kulaklarımı doldururken derin bir nefes aldım. Bu şarkıya geçen akşam televizyonda müzik kanallarını karıştırırken denk gelmiştim. İlk önce umursamasam da adı dikkatimi çekmişti çünkü adı Prens & Prenses' ti. Şarkının sözleri aklıma direk Batu'yu getirmişti. Sanırdınız şarkı bizim için yazılmıştı. Şarkıyı bir ara Batu'ya dinletmeye karar vererek devam ettim yürümeye.

Bizim sokağa girdiğimde Batuların evlerinin önünde olduğunu gördüm. Arabalarının yanında dikilen Meral abla beni gördüğünde "Melis!" diye seslendi. Şarkının sesi kısık olduğu için sesini duyabilmiştim.

Kulaklığımı çıkarıp gülümseyerek yanlarına gittim. Anladığıma göre bir yere gidiyorlardı. Sadece aralarında Deniz yoktu.

"Nerden geliyorsun böyle?" diye sordu Meral abla.

"Arkadaşımdan. Beraber ders çalıştık da," dedim ve ekledim. "Siz nereye böyle?"

"Ah, biz de yakın bir arkadaşıma yemeğe gidiyoruz," deyip gülümsedi. Nedendi bilmiyordum ama bana fazla yakın davranıyordu. Tabii bundan şikâyetçi falan değildim ama kısa bir sürede bana bu kadar alışmasını pek anlamlandıramıyordum.

"Ne güzel," dedikten sonra Batu'ya baktım. Bana kaş göz yapıyordu. Ne demeye çalıştığını anlayamamıştım. Bunun üzerine zaman kazanmak için lafa devam ettim. "Deniz sizle gelmiyor mu?"

İKİ YARALI |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin