Yedi/beklenti

153 18 11
                                    

Akşamdan kalma olduğum için başımdaki rahatsız edici ağrıyla sigaramı içerken esen rüzgar üşümeme sebep oluyordu. Hava aslında soğuk bile değildi ama ben akşamdan kalma olduğum için biraz hassastım.

"Ben az önce içtim birini." Bakışlarım benim gibi sigara içen Furkan'a kaydı. "Al sen de iç, rahatlarsın." deyip cebinden çıkardığı ağrı kesici paketini uzattı. Bu duruma sırıtmadan edemedim.

"Sen yanında ağrı kesici paketi mi taşıyorsun?"

Ufuk ve dün gece pistte tanıştığım Furkanların arkadaşı Eray'da benim gibi gülerken bir tane ağrı kesici çıkarıp içtim. Suyum olmadığı için çayımla birlikte içmek zorunda kalmıştım.

"Biraz geniş düşünün. Fakültedeki migreni olan tüm kızlarla aramı iyi tutuyorum."

"Sen git önce kendi götünü topla oğlum. Tipe bak." deyip Furkan'ın suratını işaret eden Ufuk'la hep birlikte güldüler. Furkan hepimizden daha çok içtiği için bizden daha kötü görünüyordu. Kumral teni hala tüm canlılığını korusada göz altları dikkat çekecek kadar şişmişti.

"O kadar mı kötüyüm amına koyayım? Ver bir tane daha içeceğim." Ağrı kesicinin insafına kaldığı için elimde oynayıp durduğum ağrı kesiciye gel beni kurtar bakışları atıyordu. Bu haline gülüp elimde tuttuğum ağrı kesici paketini ona uzattım. Biz fakültenin önünde dün geceyle ilgili gülüşerek sohbet etmeye devam ederken dersin başlamasına daha yarım saat kadar var olduğunu bildiğimiz için rahattık. Eray'ın heyecanla anlattığı olayı dinlerken dikkatim karşıdan gelen arkadaş grubuna kaydığında sigaramı dudaklarımın arasına götürdüm. Umrumda değilmiş gibi yapmak zorundaydım. Başka türlü baş edemezdim.

Önde Melih ve Onur, birkaç adım arkasında gülüşerek gelen Nehir ve Mert'e baktım. Fakülteye doğru geliyorlardı. Onlara her bakışımda o tablonun içerisinde olmayışımı düşünmeden edemiyordum. Kendi konumumu sorgulayıp durmaktan şimdiden yorulmuştum. Onur'un gülünce kısılan gözleri beni bulduğunda güzel gülümsemesi bozuldu. Ardından bakışları benden sonra Furkan ve arkadaşlarına kaymıştı. Ona bakmaktan geri kaçınan ben yüzünde tek bir duygu parçası bulabilme umuduyla nefesimi tutmuş tepkisini izliyordum. Furkan'ı sevmezdi Onur. Eski Onur olsa huzursuzca kaşlarını çatar, keyfinin kaçtığını belli ederdi. Bakışlarını bizden çekip onda yabancı olduğum soğuk yüz ifadesiyle fakülteye girip gitmişti. Moralimi bozmamak için üstün bir çaba harcarken dişlerimi sıktım. Neden böyle bir çaba içine girdiğime bile anlam veremiyordum. Artık iki yabancı olduğumuzu kanıtlamasına kaç kere şahit olacaktım? Bir yerden sonra kabullenmeliydim değil mi?

Arkasından içeriye giren Nehir ve diğerleriyle anlık bir göz teması kursam da bakışlarımı onlardan çekip önümde duran Furkan'a çevirdim. Onun da bana bakıyor olduğunu fark etmemle sigaramdan son bir nefes çekip dibinde çay kalmış karton bardağın içine atıp söndürdüm. İnsanlarla göz temasından bile nefret eder hale gelmekten korkuyordum. Herkesin bakışlarında gördüğüm o sinir bozucu ifadeye tahammül etmek zordu.

"İçeriye giriyorum ben geliyor musunuz?" diye sordu Eray bize doğru.

"Ben de geliyorum." diyen Ufuk'da hareketlendiğinde Furkan yeni bir sigara yakmıştı. Bu gelmiyorum demekti sanırım.

"Siz gidin."

Başlarıyla Furkan'ı onaylayıp yanımızdan ayrıldıklarında sırtımı fakültenin binasına yaslayıp ellerimi cebime koydum. İçeriye girmek istememiştim, hava almak iyi gelmişti. İçeride bunalıyordum.

"Büyük aşk bitti demek ha?"

İstemsizce kaşlarımı çatarken yüzüme huzursuz bir ifade yerleşmişti bile çoktan.

"Çoktan bitti." diyerek kısaca açıklama yaptım. Lisede sevgili olduğumuzu bilen sayılı kişilerdendi Furkan. Kimseden kötü bir tepki almadığımız, ya da açığa çıkmadığımız için şanslıydık. Gerçi okulda kimsenin gözüne gözüne sokmamıştık aramızda olanları. Bu yüzden de hiç yoğun bir nefretle karşılaşmamıştık.

"Sen herkesin göz bebeğiydin. Şimdi yüzüne bile bakmamaları biraz enteresan." Parmaklarının arasındaki sigarayı dudaklarına götürüp zehirli dumanı usulca içine çekti. Hissizce onu izledim, duman yüzünden gözlerini kıssa da, gözlerinden geçen o sorgulayıcı ifadeyi görmüştüm.

Dudaklarım alayla kıvrıldı, "Bence buna kafanı yormasan iyi olur."

"Sana bakışlarını gördüm. Mert'in gözündeki nefreti gördüm. Onur'dan bahsetmiyorum bile. Ne yapmış olabilirsin ki en fazla?"

"Bilmem, orası senin hayal gücüne kalmış." dedim umursamaz bir ifadeyle. Bu kadar merak edip irdelemesi hoşuma gitmese de tepkisizliğimi korudum.

"Bu kadar gizemli olmak zorunda mısın?" diye sordu çattığı kaşlarıyla. Sorularına bir yanıt alamadığı için huzursuzdu. Bu kadar meraklı olması iyi değildi.

"Benim yaptığım bir şey yok." Ceplerime soktuğum ellerimi çıkarıp yaslandığım yerden bedenimi ayırdım. "Hadi derse geç kalmayalım." diyerek daha fazla sorular sormasını engelleyip konuyu kapatmış oldum. Bana anlamsız bakışlar attıktan sonra benimle birlikte fakülteden içeriye girdi. Kimseye bir açıklama borçlu değildim bu yüzden başkaları için bu mevzu her zaman bilinmezliklerle dolu olacaktı.



***

Dayanamayıp bölümleri ikişer ikişer salıyorum.... yakında bölüm stoğum kalmayacak.

Aşk ÖlüyorWhere stories live. Discover now