Yirmi bir/ nedenler ve sonuçlar

156 23 12
                                    

Ders çıkışı fakültenin önünde dünyanın en boş muhabbeti dönüyordu. Furkan ve arkadaşları garipti ama iyi hissettiriyordu. Gündelik dertler o kadar umurlarında değildi ki sürekli dalga geçip muhabbetini yapacak bir şeyler peşindeydiler.

"Sen gerçekten batının kölesi olmuşsun." diye hayretle konuştu Eray. Bunu İlker'e sırf pizza seviyor diye söylemişti.

"Ne alaka amına koyayım?"

"Kardeşim nereye gitti bizim güzel ülkemizin yemekleri? Mantıları, kebapları? En sevdiğin şey pizza olamaz kabul etmiyorum."

Furkan yanımda hem sigarasından içip hem gülerek muhabbeti dinliyordu.

"Sarmayı unuttun." hatırlattığım şeyle Eray bana döndü. "Harbiden amına koyayım. Bak bir sarmaya hiçbir yemeği değişmem."

"Sen şimdi sushi de yiyorsundur." diye ekleyip yüzünü buruşturdu Ufuk.

"Yakışmadı." dedi Furkan kınarcasına. İlker'de sigarasından içerken Furkan'ların tavırlarına gülüyordu.

"O kadar da kötü değil sushi, siz de denemelisiniz."

"Siktir git amına koyduğumun Japonu."

İlker, Eray'ın sinirlenmesinden zevk aldığı için daha da üstüne gidiyordu.

"Çıkışta şunu lahmacun yemeye götürelim. İliklerine kadar hissetsin anadoluyu. Pizza nedir ya?"

"Uyar mı?" diye sordu bana dönerek Furkan.

Başımı olumsuzca salladım. "Siz gidin, benim eve gitmem lazım."

"Bu kadar erken gitmezdin. Sıkıntı mı var?"

Babam benimle konuşmuyordu. Küsmüştü kendi çapında. Haksız da sayılmazdı. Onun gönlünü almam gerekiyordu. Yeterince bencillik yapmıştım. Eve yüzüm gözüm mor bir halde gelince hiçbir şey söylememişti. Öylece büyük bir üzüntüyle bakmıştı suratıma. Bir konuşsa söyleyecek çok şeyi vardı ama o beni kırmamak için kendine hakim olmuş odasına gitmişti. Bu kadar alttan almasını hak etmiyordum. Onun yüzündeki kırgınlık bazı şeylerin farkına varmama sebep olmuştu. Bencillik ediyordum, bazen etrafımdaki insanları ne kadar incittiğimi fark edemiyordum. Fark ettiğim anlarda da değiştirmek için çabalamıyordum. Annemin bencilliği bana da bulaşmıştı. Onunla geçirdiğim zaman diliminde onda nefret ettiğim ne varsa kendim de yapıyordum.

"Babamla yemeğe çıkacağız." diye kısaca açıklama yaptım. Binaya doğru gelen Onurları fark ettiğimde geçen gün yaşananlar aklıma gelmişti. Üzerinde fazla düşünmemeye çalışıyordum. O gün yaşanmıştı ve bitmişti, geriye sarıp sarıp kafamı sikmemin anlamı yoktu. Furkan ve arkadaşları içeriye gideceğini söylerken beni beklememelerini söyledim. Furkanlar içeri girerken aynı anda Nehir yanıma gelmişti. Mert yanımdan giden Furkan'lara ters bakışlar atarken Nehir çenemden tutup yüzümde hasar kontrolu yapıyordu.

"Çok acıyor mu?"

Olumsuzca salladım başımı, "Mert anlattı olanları. İki dakika boş bırakmaya gelmiyorsunuz."

"İyiyim güzelim, endişelenme."

Onur'un gözleri üzerimizdeydi. Hâlâ bana hiçbir şekilde güvenmiyordu. En iyi arkadaşını korumak için dayak yemiştim ama o hala arkadaşlarına zarar vereceğimi düşünüyordu.

"Yalnızım evde akşam bana gelsene. Doğru düzgün görüşemedik hiç bu hafta."

"Babamla aram bozuk. Biraz daha eve gitmezsem evden kovacak beni. Sen bize gel, hem belki seni görünce biraz yumuşar."

Nehir onaylarcasına bir şeyler söylerken benim bakışlarım Onur'daydı. Herif kilitlenmişti bana. Bakışlarından da bir halt anlayamıyordum. Dövecek miydi sövecek miydi belli değildi.

Aşk ÖlüyorWhere stories live. Discover now