On/ tepki

161 21 9
                                    

"Sessiz olun. İçeride Barış var uyuyor."

"Biz hep böyle karşılaşacak mıyız amına koyayım?" diye söylenen Mert'i işitsem de hâlâ uykumun arasından sıyrılamamıştım.

"Söylenme de gir içeri." diye cevapladı onu Onur'un sert sesi.

"Korkma yemez seni Mert. Gece geç geldi zaten sarhoştu biraz, öğlene kadar uyur." diye tersledi onu Nehir.

Huzursuzlukla başımı yastığa gömüp kendimi yeniden uykunun derinliklerine bıraktım. Tek istediğim biraz daha uyumaktı.

Rahatsız bir his bedenimi ele geçirirken kaşlarımı çatmıştım. Uykum o kadar ağırdı ki asla uyanmak istemiyordum ama rahatsızlık hissi de beni bir türlü bırakmıyordu. Gözlerimi küfürler ederek açtım. Mis gibi uyuyordum işte ne olmuştu şimdi amına koyayım.

Başımı yastıktan hafifçe kaldırıp etrafıma bakındım. Saate baktığımda daha 11 olduğunu görmemle bu kadar erken uyandığım için sinirlenmiştim ama uykum da çoktan açılmıştı. Çıplak ayaklarımı parkeyle birleştirip ayağa kalktım. Uyuduğum için dağılan bordo tişörtümü düzeltip salondan çıktım. Başımda şiddetli bir ağrı vardı ve duyduğum her sese karşı aşırı hassastım. Buna rağmen içeriden duyduğum seslerin kime ait olduğunu biliyordum. Artık bunu aştığımı sanıyordum. Onlar hep bir yerlerde olacaktı. Mutfağa girip kahvaltı yapan kalabalığı görmezden gelip tezgaha doğru yürüdüm. Dolaptan bir bardak alırken herkesin sessizleştiğini duysam da umursamadım. Herkesin beni izlediğinin bilincinde kendime bir bardak su katarken büyük bir yudum alıp arkamı döndüm. Hepsiyle tek tek göz göze gelirken benim varlığıma şaşırmadıklarını anlamıştım. Nehir söylemişti demek ki, yine de geldiklerine göre onlar da benim varlığımla savaşmayı bırakmışlardı. Yani umarım öyleydi. Melih dostça bakarken Mert öfkelenmemek için başını benden yana çevirmemeye çalışıyordu. Hâlâ onun nefretini kazanacak ne yapmıştım anlamıyordum. Onur'un ise geldiğimden beri ilk defa bakışları üzerimdeydi. Buna şaşırsam da belli etmedim. Yüzünde hiçbir duygu ifadesi olmadan beni kısaca süzmüş sonra kahvaltı tabağına indirmişti bakışlarını.

"Kahvaltı yapmak ister misin?"

Nehir'in heyecanlı gözlerine çevirdim bakışlarımı bu sefer. Eskisi gibi bir arada olmamız için can attığını anlıyordum. Ama boşuna hevesleniyordu.

Bardağımda kalan son bir yudumu da içip bardağı tezgaha koydum. "Ceketim nerede? İçeride yoktu." diye sordum Nehir'e.

"Girişe astım ben onu."

Morali bozulsa da belli etmeyen Nehir'e baktım kısaca. Geldiğim gibi yine herkesin huzurunu bozmuştum, ama suçluluk duymuyordum. Kimsenin benimle ilgili yersiz beklentiye girmesine izin veremezdim. Biraz sorumluluk almalı ve kimsenin hayatını daha fazla sikmeden uzaklaşmalıydım. Mutfaktan çıktığımda Nehir'in dediği yerde ceketimi buldum ve cebinden sigara paketimi çıkardım. Elime aldığım paketimle salonun balkonuna geçtim. Biraz toparlandıktan sonra eve giderdim. Şu an hem başım dönüyor, hem de midem bulanıyordu. Açık hava daha iyi hissetmeme sebep olurken hızlıca bir sigara yaktım. Bu midemin daha çok bulanmasına sebep olsa da umursamadan içmeye devam ettim. Güneş gözüme gözüme vururken gözlerimi kısıp sigaramı içmeye çalışıyordum. Tek sigara kesmeyip ikincisini yaktığımda içeriye Melih girmişti. Yanımda yerini alırken bir süre sessiz kalmış, ama sonra dudaklarını aralayıp sessizliği bozmuştu.

"Kötü görünüyorsun."

"Biraz içmiştim, geceden kalmayım." diye açıklama yaptım ona. Birkaç soru daha sormuş, hepsine olmasa da cevap vermeye çalışmıştım.

"Furkan'la mıydın? Onun iyi bir arkadaş seçimi olmadığının farkındasın değil mi?"

Gözlerimi kısıp sigaranın dumanını içime çektim. Ortalama ne zaman onu siklemediğimi fark edecekti acaba? Bu kadar yorgun olmasaydım bu söyledikleriyle alay edip sinirini bozmaktan çekinmezdim ama dün gece ne kadar içtiysem bugünde o kadar kötüydüm.

"Sorun yok." diye mırıldandım ama ne sorduğuna bile odaklanamamıştım. Aklımda başka şeyler vardı, sürekli zihnimi işgal etmesine engel olamadığım şeyler. Atıp kurtulamadığım bu şey beni çok fena köşeye kıstırıyordu.

"Sana zarar gelsin istemem, biliyorsun değil mi?"

Bayık gözlerimi Melih'e çevirip ona kısa bir bakış attım ve ardından hızlı bir şekilde sigaramı söndürdüm. Yeniden önüme döndüğümde gözlerimi yorgunlukla kapatırken kafamın ağrısını artık görmezden gelemiyordum.

"Barış,"

"Çıkıyorum ben." diye mırıldanıp sözünü kestim. Boğazıma kadar dolmuştum, bu kadar yorgunluğun üzerine bir de bunu çekemeyecektim. Yine hangi palavraları atacaktı merak etmiyordum. Eve gidip uyumaya devam etmek istiyordum sadece. Babam erken dönecekti işten ve o gelinceye kadar biraz olsun toparlanmak istiyordum. Balkon kapısından çıkıp salona girdim. Boş salonu da aşarken elimde tuttuğum ceketi üzerime giyinmiştim. Mutfakta hâlâ gülüşerek sohbet eden üçlüye uzaktan baktım. Mutfağın kapısına yaklaşıp Nehir'e çevirdim gözlerimi. O da beni görmüştü hemen.

"Gidiyorum ben."

Nehir elinde tuttuğu çay bardağını masaya koyarken "Dün çok sarhoştun, babanı ben idare ettim ama yine de sıkıştırır seni. Üzme Murat amcamı." dedi gülümseyerek. Bende gülümseyip "Sağ ol." diye mırıldandım. Ayağa kalkıp beni geçirmek için yanıma doğru gelirken bakışlarım anlık Onur'a kaydı, her zaman olduğu gibi. Ne yaptığını, nasıl olduğunu, ne giydiğini, nasıl göründüğünü tüm bunları delicesine merak ediyor oluşuma sinir oluyordum. Kusursuz yan profilini kısaca incelerken onu doya doya izlediğim günleri anımsadım. Yüzünün her köşesinde parmaklarımı gezdirdiğim tenini düşünmek şimdi hayal gibi geliyordu. Biraz fazla incelediğimi fark ettiğimde kendimi toparlayıp hareket ettim. Ben onu ne kadar merak ediyorsam o da beni o kadar merak etmiyordu. Dış kapıya ilerlerken kapıyı açıp ayakkabılarımı giydim.

"Görüşürüz." deyip gülümsedim. Nehir benimkinden daha sahici bir gülümsemeyle bana karşılık verirken ona arkamı dönüp apartman boşluğundan merdivenlere yürüdüm. Yüzümde iğreti bir gülümsemeyle içimdeki acıyı bastırmaya çalışıyordum. Birkaç dakikaya yüzümde hiçbir gülümseme kalmamış, yine eski hâline dönmüştü. İçimde koca bir alev vardı. Hem beni hem de etrafımdakileri yakıp kül etmekten başka bir işe yaramayan bir alev.

***

Onur hakkında ne düşünüyorsunuz? Ya da Furkan'ın arkadaşlığı hakkında?
Bir bölüm daha atacağım az sonra, bölümleri atlamayınn.

Aşk ÖlüyorTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang