2.İlk Kaçış

6.2K 452 229
                                    

Merhabaaa, 🥰

Yeni hikayem, yeni kurgum, yeni bebişim. Her ne kadar 'Giriş! diye bölüm paylaşsamda ilk bölüm bu bölümdür. 😊

İlk kaçışımız yayında kısmet ikinci kaçışımıza hagshgaha 😅

Bu bölüm senin olsun @iambilinmeyen_1 , desteklerin için teşekkür ediyorum. ❤️😘

***

Son çileği de pastanın üzerine koyarak heyecanla bekleyen öğrencilerime döndüm. Onların önünde de farklı farklı süslenmiş pastalar vardı. Nisan ayının ortalarına gelmiştik ve onlar üç haftalık tatile girmeden önce benden son notlarını alacaklardı. Henüz hayatın başında olan 14-15 yaşlarında ki liseli öğrencilerime gülümseyerek baktım.

''Hepinizin ellerine sağlık. Herkesin pastası mükemmel duruyor.'' Orta sıralarda el kaldıran öğrencime bakarak başımı salladım.

''Rana Şefim sizin yaptığınız pastayı yiyeceğiz değil mi?'' Küçük bir kahkaha atarak her yerde oburluğunu belli eden öğrencim, Mert'e baktım.

''Elbette, siz ise kendi pastalarınızı eve götüreceksiniz. Ama önce not vermeye başlayalım.'' Listeden sırayla çağırdığım öğrenciler pastaları ile yanıma geliyorlar, aldıkları not ve iltifatlarla gülerek gidiyorlardı. Herkesin puanını verdikten sonra en güzel kısma geldik. Pastaya yemeye!

Diğer gastronomi sınıfında ki öğrenciler ve öğretmenler bir araya gelerek güzel bir kutlama yaptık. Tatile girmeden önce de bol bol kalori almış olduk. Ben çıkan göbeğime elimi bastırırken yanımda oturan Çiçek'e baktım. O da benim gibi liselerde eğitim veren bir şefti. Aynı zamanda en yakın arkadaşımdı.

''O son dilimi yemeyecektim.'' Çiçek elinde kekle bana baktı.

''Ben yerim.'' Keki hızla midesine gönderirken elimde ki suyu ona uzattım.

''Kimse önünden almıyor. Yavaş ye!'' Zar zor yuttuğu kekin kırıntılarını dudaklarından silerek bana döndü.

''Ben sırf bugün yemek için dün akşamdan beri yemek yemiyorum haberin var mı?'' Kaşlarımı kaldırarak hayretle ona baktım.

''Pes diyorum.'' Omuzlarını silkerek tabağında ki son lokmaya elini attı. Sarı, kısa, kıvırcık saçları önüne düştü. Fakat elleri yemek içinde olduğu için dokunamadı. Onun yerine ben elimle iterken, açık kahverengi gözleri sevimlice kısıldı. Beyaz, hafif tombul yanakları, küçük şekilli dudakları, çok hafif kemikli burnu ki bundan hoşlanmıyor ama bence ona yakışıyor, minyon ama etine dolgun vücudu ile asla yaşını göstermiyordu. Hatta öğrenciler ile karıştırılıyordu.

''Yeme artık, akşam midem diye yakınacaksın.''

''Bir şey olmaz.'' Başımı iki yana sallarken hala yememesi için uyarılarda bulunuyordum. Fazlası ile kaçırmıştı. Yemek yemeği çok seviyordu ama mide sorunları yaşadığı için fazla kaçırdığı an sancılanmaya başlıyordu. Sonra da mızmızlanmalarını ben çekiyordum.

''Zülüş'e söylerim seni.'' Dudaklarını büzerek bana döndü.

''Sen de hep anneme şikayet ediyorsun.''

''Başka türlü beni dinlemiyorsun.'' Somurtarak önüne döndü. Tekrar doldurmaya çalıştığı tabağını ise bir kenara bıraktı.

''Merhaba kızlar.'' Seçil kocaman gülümsemesiyle önümüzde belirdi. Aynı şekilde karşılık verdiğimizde elindeki iki zarfı bize uzattı.

''Yarın düğünüm var hepinizi bekliyorum.'' Çiçekle şaşkınlıkla birbirimize baktık.

''Sen yirmi beş yaşını doldurdun mu ki?'' Ben, Seçil'i bizim ile aynı yaşta yani yirmi bir yaşında zannediyordum. Asırlar önce değişen dünyamızda hiçbir genç kız yirmi beş yaşını doldurmadan evlenemezdi.

KaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin