4.Son Kaçış

5.5K 446 131
                                    

Merhabaaaa,

Üzgünüm geç kaldım ama yine de sözümü tuttuğumu düşünüyorum. 🙈

Hepinize keyifli okumalar. ❤️🥰

***

Kendimi eve attığım gibi direkt odama girdim ve kabanıma sakladığım bıçağı yatağımın üzerine attım. Kalbim ağzımda atıyormuş gibi hissediyordum. Elim bunu kanıtlamak istercesine boğazıma sarıldı. Gerçekten kalbim ağzımdaydı.

Üst üste yaşadığım olaylar beni daha fazla ayakta tutamazken titreyen bacaklarım yerle buluştu.

''Tamam, her şey yolunda. Evimdeyim.'' Başımı yatağa yaslayarak gözlerimi kapattım. İnceden bir baş ağrısı beni yoklamıştı. Uykusuzluk, stres, korku, adrenalin... Yaşadığım her duygunun bana bir dönüşü elbette olacaktı.

Sakinleşmeye başlayan nefeslerim aniden çalan telefonumla tekrar hızlandı.

''Off!'' Kendime sinirlenerek telefonumu elime aldım. Daha ne kadar korkacaktım?

''Rana, iyi misin?'' Çiçek'in endişeli sesi ile az da olsa kendimi toplayabildim. Onu tamamen unutmuştum.

''Ben iyiyim. Sen nasılsın?'' Ama tamamen yalandı.

''İyiyim. Biz evdeydik. Senin için endişelendim.'' Sesi gerçekten endişeli geliyordu. Bu durumu Çiçek'den gizleyemezdim. Eninde sonunda öğrenecekti. Başkasından öğrenmesi işleri daha kötü yapabilirdi.

''Çiçek aslında bir şey oldu.'' Çiçek derin bir nefes alarak hızla konuşmaya başladı.

"Ne oldu? Kötü bir şey değil mi? Tahmin ettim. Ses tonundan tahmin ettim."

''Aslında-''

''Onlardan birine mi denk geldin? Hayır. Eğer gelseydin şu an da benimle konuşamazdın. Yoksa tanıdığımız biri mi yakalandı? Kim? Rana konuşsana!'' Sözümü kesmesini korkusuna vererek, üst üste gelen sorularına nasıl cevap vereceğimi bilemedim. Halbuki ilk sorusu iki yılımın özetiydi.

''Sadece benimle ilgili. Ama buraya geldiğinden konuşsak daha iyi olur.'' Çiçek kısa bir süre nefesini tuttu. Telefonun diğer ucundan telaşlı hareketleri duydum.

''Hemen geliyorum!'' Kaşlarım hızla havalanırken,

''Hayır, hayır! Gelmene gerek yok. Aileni yalnız bırakma. Ben şu an iyiyim.'' diye aceleyle konuştum. Son cümlem tamamen bir yalan olsa da diyebileceğim başka bir şey yoktu.

Sonuç olarak, hala inanamasam da, kurtulmuştum. İyi olmaktan başka çarem yoktu.

''Saçmalama, cenaze zaten bitti.'' Çiçek'in taviz vermeyen sesi ile oflayarak kendimi yere attım.

''Çiçek, lütfen. Eğer böyle yaparsan kendimi çok kötü hissederim. İnan bana şu an iyiyim ve her şey yolunda.''

Çiçek biraz mırın kırın etse de onu ikna edebilmiştim. Telefon görüşmemiş bittikten sonra ona zorla sırıttığım bir resmimi atmıştım.

Karşılığında ise koca harflerle yazılmış 'ŞAPŞAL' kelimesi ile yanıt almıştım. Bu yüzümde gerçek bir tebessüm oluşturmuştu.

Fakat gözlerim yatağın üstünde parlayan bıçağa giderken yüzümdeki tebessüm solarak yerini korkutucu bir ifadeye bıraktı. Tüm kanımın çekildiğine ve bembeyaz olduğuma emindim. Esmer tenimden eser kalmamıştı.

İşte şimdi gerçekten fena batmıştım!

Sivri iğnelerin battığı parmak uçlarım bıçağa doğru ilerledi. Soğuk metal tenime değerken ellerimi hızla geri çektim ve sanki biri beni izliyormuş gibi etrafıma bakındım. Ama tek başımaydım. Eğer öyle olmasaydım çoktan yetkililere teslim edilmiştim.

KaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin