22.Anlaşma

4.1K 344 82
                                    

Merhabaaaa 🥰

Gece oniki olmadan geldim. Bir alkış istiyorum lütfen 😅

Çok uzun tutmuyorum ve keyifli okumalar diliyorum 😍

***

1 Hafta Sonra - Rana

Derin bir nefes alarak çiçek kokularıyla dolu temiz havayı içime çektim. Sarı çiçeklerin ortasına yere uzanmış, saçlarımı uçuşturan ılık rüzgarla yeniden doğuyor gibiydim. Bu şekilde yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Elbette bu kolay olmamıştı. Çok şeyden fedakarlık etmiştim!

Şaka bir yana artık iyice özgürleşmiştim. Kulenin sınırları içerisinde istediğim her yere gitmekte özgürdüm. Bu Rheyold ile yaptığımız anlaşmanın benim tarafımdan olan kısmıydı.

Ona ait kısmı şimdi söylemek istemiyordum.

Elbette bu anlaşmanın bir sebebi vardı ve o sebebe adım adım yaklaşmaktaydım. Çok sevgili eşimin zekâsını hafife almamayı da öğrenmiştim.

O yüzden planımı ilmek ilmek işliyordum. Dikkat çekmemeye çalışıyordum. Başarılı olduğumu da söyleyebilirdim.

İlk günler kulenin belirli kısımlarına gitmiştim. Kule bir çok bölümden oluşuyordu. Bizim olduğumuz kısım kulenin ön ve en üst kısmıydı. Arka kısımlarda ise diplomatlar, komutanlar ve belli başlı askerlerin evleri vardı. Ortak alanlar dışında kalan her oda, aslında bir ev gibi dizayn edilmişti. Tıpkı bizim ki gibi.

Bir kaç gün ortak alanlarda takılmıştım. Yeni bir kaç kişi ile tanışmıştım ve açıkçası hiçbiri samimi gelmemişti. Ayrıca çok fazla çocukta görmüştüm. Çocukların yetiştirildiği  sınıflarda vardı. Hatta bazı öğretmenler kadındı ve bu çok hoştu. Daha sonra yanlışlıkla kendimi bir çok akirli askerin üstleri çıplak antrenman yaptığı bir yere düşmüştüm. Acımasızca birbirlerine vuruyorlar, sonra ayağa kalkıyorlar ve tekrar birbirlerine saldırıyorlardı. Dev gibi adamların hareketlerin yeri sallanıyordu. Sudan çıkmış balık gibiydim. Oraya nasıl geldiğimi bile bilmiyordum. Bir kaç akirlinin dikkatini çekmiştim ki, nerden çıktığını anlamadığım Rheyold bir den karşımda dikilmişti. Kollarını göğsüne bağlamış kızgınlıkla bana bakıyordu.

"Burada ne işin var?" Bağırmamak için kendini zor tutuyor gibiydi. Yutkunarak nemlenmiş çıplak üst bedenini süzdüm.

"Ben bilmiyorum." Dedim. Diğer yandan da omuzlarında ince, soluk tırnak izlerime bakıyordum. Aklıma düşen anılarla bedenim ısınmaya başlamıştı. Hızla tekrar gözlerine baktım.

''Zaten, benim güzel eşim hiçbir şey bilmiyor.'' Dişlerinin arasından çıkan sözlerle dudaklarımı büzerek omuzlarımı silktim.

''Gerçekten, yanlışlıkla geldim. Etrafı incelerken fark etmemişim.'' Rheyold başını iki yana sallayarak, omuzlarımdan tuttu ve beni etrafımda döndürerek koridora doğru ilerletti. 

''Hiç anlaşmasa mıydık, diye düşündürtüyorsun.'' Somurtarak kollarımı göğsümde birleştirdim. Bu sırada da antrenman alanından çıkmış, koridorun köşesinde durmuştuk. Aralanan dudakları yanımızdan gülerek geçen Akirlileri görmesi ile geri kapandı. Akirliler kısa bir an bize baktığında içlerinden, kader çizgimi belirleyen akirliyle göz göze geldim. Şu hani sarı saçlı olan, beni ispikleyen, sanırım ismi Hiyam'dı. 

Hiyam benim düşmancıl bakışlarımı umursamadan, Rheyold'a döndü ve başıyla selam vererek ilerlemeye devam etti.

Rheyold askerlerin arkasından kısaca bakarak tekrar bana döndü. Harika! Artık çok daha sinirli görünüyordu. 

KaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin