20.Kalp Çarpıntısı

4.4K 370 63
                                    

Merhaba herkese,

Öncelikle depremden dolayı etkilenen herkese geçmiş olsun diliyorum, şehit olanlara da rahmet diliyorum. 🌸

Çok fazla bir şey söylemek istemiyorum. Sadece suçlu olan herkes bu Dünya da yaşattıklarını yaşamadan ölmesinler.

Hepinize keyifli okumalar ❤️

***

Eskiden patlayan şekerler vardı. Çocukken yatılı okulun yurdunda ki bakıcımız bizim için alırdı. O kadar çok severdim ki o şekerleri, ağzıma attığım da bir avuç mutluluğa dönüşürdüm.

Küçük, parlak şekerler dilime değdiğinde ağzımı kocaman açar, patlayan şekerlerden çıkan sesleri dinlerdim.

İki basit et parçası birbirine değerken bana nasıl patlayan şekerlerin verdiği hazzı verebilirdi ki? Tek fark midemde de patlayan küçük şeyler vardı. Fakat bunlar şekerden çok havai fişeklere benziyordu. Patlıyor ve binlerce renkli parçaya dönerek midemi gıdıklıyordu.

Bedenimde ki değişimler sadece bunlar değildi. Ona uzanmak için durduğum parmak uçlarım karıncalanıyor, omuzlarını sıkan parmaklarım uyuşuyordu. Göğsüne yaslanan göğüs kafesim kalbimin sert atışları ile titriyordu.

Dudaklarım sadece dudaklarına değiyordu, hiç hareket etmiyordu ama bedenimde deprem oluyordu. Düşünmeden yaptığım hareket dalga dalga bedenime çarparken utancım derinlerden el uzatmaya başladı. Yanaklarımın kızardığını hissediyordum. Onun hareket etmemesi ise bu utancımı katlıyordu. Ayak parmaklarım sızlamaya başladığında ve daha fazla dayanamayacağımı düşündüğüm de tabanlarımın üzerine düşmeye başladım.

Dudaklarımız, dalından vedalaşan yaprak gibi birbirinden koparken zaman çok ağır ilerliyordu. Ama ne dal vazgeçti yapraktan, ne yaprak şimdi zamanı dedi. Kolu belimi sertçe sararken eksenim etrafında beni döndürerek sırtımı duvara yasladı. Saniyelik gözleri gözlerime değdi, gözlerindeki şaşkınlık yerini karanlık bir arzuya bırakmıştı. Saniselik bile ayrılmayan dudaklarımızı benim aksime sertçe yasladı dudaklarıma.

Bundan sonrası, sonu görünmeyen bir uçurumdu, çırılçıplak karların arasına uzanmaktı, ateşe odunla gitmekti.

Bundan sonrası delilikti.

Beni öyle çekti ki kendine, dudaklarımdan ruhumu alacağını zannettim. Sert bedenine tezat yumuşak dudakları, dudaklarım da dans etmeye başladı. Üst dudağımı dişlerinin arasında ezerek derince öptü. Hemen ardından vakit kaybetmeden aynı işlemi alt dudağıma da yaptı. O kadar hızıydı ki ona yetişemiyordum. En sonunda ise ona yetişmekten vazgeçmiştim. Dakikalarca dudaklarımda hüküm sürerken bazen hareketleri vahşileşiyor, bazen ise yumuşuyordu. Bedenim duvar ile onun sert hatları arasında eziliyordu. Hemen karnımın üstünde alışılmadık bir baskı vardı. Pazılarını sıkıp başımı yana doğru eğdim. Daha doğrusu eğmek zorunda kaldım. 

Sadece dudaklarımı değil, çenemi de istila etmişti. Küçük nefeslerim artık bana yetmiyordu. Rheyold ise hiç duracakmış gibi değildi. Elbette o benden çok daha dirayetliydi. Dudaklarıma kapanan ağzın el verdiği kadarı ile sızlandım ve kendimi geri çekmeye çalıştım.  Kaba eli üst bacağımı kavrayarak havaya kaldırdığın da kendimi birden beline sarılırken buldum. Bacaklarım tamamen beline kilitlenmiş sırtım duvara yapışmıştı.  Kollarında ki elim boynuna çıkarak ona sıkıca sarıldım. Bu sırada ise dudakları nihayet beni serbest bırakmıştı. Ama tenimden uzaklaşmamıştı. Çene kemiğimden kulağıma oradan da boynuma kadar ıslak izler bırakarak ilerlemişti.

''Rheyold!'' Heyecandan titreyen sesimle zorlukla ona seslendim. Bu bile çok zordu. Uzun cümle nasıl kuracaktım? Başı boynumda soluklanırken kendisini bana bastırdı. Aynı hızla bende dudaklarımı birbirine sıkıca bastırdım. Aksi takdirde beni yerin dibine sokacak bir ses çıkabilirdi.

KaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin