13.Ev

4.6K 408 114
                                    

Merhabaa, uyumayanlara selam olsun.  🥰

Yaa, bu hikaye çok soft ilerliyor, hiç kaos ekleyesim yok. Artık ileriki bölümlere doğru bakacağız.😂

Hepinizi öpüyorummm, keyifli okumalar diliyorum. 🌼

***

Yüzme bilmeyen bir insan denize düştüğünde onu kurtarmaya gelene nasıl canıymış gibi, son şansıymış gibi sarılırdı, işte ben de Rheyold'a öyle sarılıyordum.

Başı dik, omuzları geride kendinden emin adımlarla yürüyen bedenin sağ kolunu resmen esir almıştım. İki elimle sarıldığım kolu, hareketini kısıtlıyordu. Fakat şu durumdan memnun olduğunu anlamamak için aptal olmak gerekirdi. Üstelik o sürekli dönüp üstten bana bakarak yarım ağız gülümserken?

Gemi durupta bembeyaz alana inmeye başladığımızdan itibaren ona yapışmıştım. Çünkü bu devasa alanda daha önce görmediğim garip şeyler dolaşıyordu. Basketbol topu büyüklüğünde, her iki yanından hızlıca çırptıkları kanatsı yapılarıyla metalik renginde olan garip şeylerdi. Bizim Dünyamız da ki drone yapılarını benziyorlardı. Tabi onlar insanların yüzünün dibine kadar girip 'Merhaba, gezegenimize hoş geldiniz!' demiyorlardı.

Anladık! Hoş geldik! Fakat zaten başlarına bu kadar olay gelen, hali hazırda endişeli ve korku dolu olan bu kadınları bu şekilde selamlamasalar mıydı?

Tüm asiliğim ile gemiden inmiş ve karşılaştığım ilk şey uçan yaratıklardı. Aklım çıkmıştı! Kendimi Rheyold'un kollarına nasıl atmıştım hatırlamıyordum. Neyse ki bu utanç durumuna düşen tek kişi değildim.

''Bu kadar korkmana gerek yok. Onlar sadece robot.'' Etrafa attığım yabani bakışları Rheyold'a çevirdim. Tam o anda karşıma birden düşen yaratıkla çığlığımı zor zapt ettim.

''Son nesil yapay zeka ile oluşturulmuş, saniye de bir milyon işlemci hızına ulaşabilen, ultra hafif çelik alaşımından yapılmış, açılır kapanır ayak sistemi ile elli kiloya kadar yük ve silah taşıyabilen, kendi enerjisini üretebilen, çok tatlı bir robotum. Ayrıca, gezegenimizin komutanını, geleceğin parlayan yıldızını ve onun eşini selamlıyorum.'' Geldiği gibi giden robotla neye uğradığımı şaşırdım. İmalı bakışlarımı Rheyold'a çevirdim.

''Gerçekten mi? Çok rahatladım (!)'' Homurdanarak tekrar etrafıma baktım. Buraya alışmak çok zor olacaktı.

Bazı kadınlar halinden memnun, bazıları ise benim gibi sudan çıkmış balık gibiydi. İçlerin de ağlayanlarda vardı. Benim ise göz yaşlarım tükenmişti.

Tüm Akirliler ve biz zavallı avlar ilerideki kalabalığa doğru yürüyorduk. Bundan sonraki prosedürle ilgili hiçbir fikrim yoktu.

''Şimdi ne olacak?'' diye sordum. Sessiz ve endişeli sesim kendimi fazlasıyla ele veriyordu.

Sarıldığım kolunu çekerek belime doladı. Yüzünü eğerek benimle aynı seviyeye geldi. Gözleri ışıldıyordu, evin de olmaktan mutlu olmalıydı.

''Sonsuza kadar mutlu yaşayacağız.'' Dudakları anlımı ve saçlarımı süpürüp geçerken afalladım.

''Ne?'' Duraksayan adımlarımı onun belimden desteklemesi ile devam ettirdim.

''Sağlık kontrolünden geçeceksin, sonra evimize gideceğiz. Ben sana evimizin her köşesini göstereceğim. Eğer beğenmezsen yeniden dekore edebilirsin. Tabi bunlardan daha önemlisi mühürlenmeliyiz.''

''Mühürlenmek mi?'' İrice açtığım gözlerimle ona baktım. Umarım bu tahmin ettiğim şey değildir.

''Birleşmekten bahsediyorum. Sevişmek yani, siz insanlar böyle diyorsunuz.'' O kadar rahat ve kayıtsızca söylüyordu ki, hayretler içerisinde kalmıştım.

KaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin