6.Son Çırpınış

5.2K 437 71
                                    

Merhabaa, (İyi gecelerrrr hagsfagsa)

Yine düzenlenmeden atılan bir bölüm. Hatalar için kusura bakmayın. Açıklama yapacağım fakat yarına bırakıyorum.

Hepinize keyifli okumalarrr🥰🌼

***

Bana söylediği son sözlerden sonra sessizliğe bürünmüş, sadece kontrol paneli ile ilgilenmişti. Bense sulanan zihnim ile neyden bahsettiğini anlamaya çalışıyordum. Elbette ona sorabilirdim ama alacağım cevaptan korkuyordum. Ayrıca daha fazla da onunla muhatap olmak istemiyordum.

'O' dediği kişiden kastı kimdi? Daha önemlisi 'o' bir kişi miydi? Gözlerimin önüne sürekli salyaları akan sivrilmiş dişleri geliyordu. O kadar farklıydı ki, tamamen başka biri olmuştu. Durmasaydı şu an da boynum da koca bir ısırık izi olabilirdi.

Eğer amacı beni korkutmaksa fazlasıyla başarılı olmuştu. Kaçamak bakışlarla ona baktığımda gerilmiş sırtıyla karışık tuşlara dokunuyordu. O son sözlerinden sonra yüzünde  sıkıntılı bir ifade oluşmuştu. Sanki söylediğine pişman olmuş gibiydi. Dakikalardır benimle uğraşmıyordu. Bu durumdan oldukça memnundum. Yine de içime sıkıntıyı salmıştı. Düşünmekten kafayı yiyecek duruma gelmiştim. Çünkü bu adama karşı uslu durmak gibi bir niyetim yoktu.

"Kalkış için otuz dakika. Hazırlanın." İnce, kadınsı robotik sesle irkilerek yerimde doğruldum.

"Otuz dakika mı?"

"Evet. Yaklaşık bir hafta sonra evimizde olacağız." Bana dönmeden söylediği cümlede takılmam gereken yerler vardı.

Mesela 'evimiz' gibi. Fakat olmayacağını bile bile şöyle bir cümle çıktı dudaklarımdan.

"Arkadaşımla vedalaşmak istiyorum." Dakikalardır önünde ki ekrana bakan yüzü alayla gülerek bana döndü.

"Sen zahmet etme, arkadaşının kim olduğunu söyle biz onu sana getirelim."

"Hayır!" diye hızla karşı çıktım. Çiçek'i yakamazdım. Benim aksime onun önünde güzel bir hayat vardı.

"Bitti. Dünya ile tüm ilişkin bitti. Senin arkadaşında, ailen de, sevgilin de benim. Başka kimseye ihtiyacın yok." Kabullenmek istemediğim gerçeği ondan duymak beni bir kez daha yıktı.

Gözlerim dolarken ısrar etmedim. Zaten olmayacağını biliyordum. Dişlerimi sıkarak başımı tekrar cama çevirdim.

Deli gibi ağlamak istiyordum ama daha fazla kendimi güçsüz gösteremezdim. Daha sonra, yalnız kaldığımda ciğerim sökülürcesine ağlayabilirdim. Yine de dolan gözlerime çare bulamadım. Özellikle zihnimde dolaşan anılar buna müsaade etmedi.

Zülüş'ün anne kokusu, sıcak kolları, Adal Amca'nın verdiği baba sevgisi, öğrencilerimin parıldayan gözleri, arkadaşlarımın kahkahası, Çiçek, benim güzel kardeşim.

Onu bir daha ne zaman görürdüm? Cevap belliydi. Hiçbir zaman. Kavuşacağımı bilsem belki bu kadar canım yanmazdı. Ama ne onu ne de bana anne, baba sevgisinin eksikliğini yaşatmayan insanları bir daha göremeyecektim. Onlar sadece anılarımda kalacaktı.

Parmak uçlarımı sızlatan acı geçecek gibi değildi. O kadar söz vermeme rağmen izinsizce akan gözyaşlarıma engel olamadım. Yüzümü ıslatan iki üç damlayı sertçe sildim. Daha fazla akmamalıydı.

"Ağlama artık!" Hafif kızgın çıkan sesi ile irkildim. Kaşlarım çatılırken, ıslak gözlerimle hızla ona döndüm.

"Ağlarım! Sanane!" ondan daha yüksek çıkan sesimle başını arkaya atarak bir kaç saniye nefeslendi. Sakinleşmeye çalışıyordu. Fakat pek başarılı olduğu söylenemezdi. Kısılı gözleri tekrar benim dik bakışlarıma döndüğünde seri adımlarla üstüme yürüdü.

KaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin