35.Kırmızı

3.3K 299 68
                                    

Merhabaaa,

Hayırsız yazarınız geldi, kızmayınız, bu kitabı yazmak gerçekten zor 😓🥺

Neyseee hepinize kocam öpücük 😘❤️

***

"Sen bunu nasıl yaparsın? Öldüreceğim seni! Sana ben ne dedim? Arkadaşıma yanlış yaparsan seni süründürürüm demedim mi?" Rheyold'un kolları arasında çırpınıp Hiyam'a uzanmaya çalışıyordum. Hiyam boğazını temizleyerek çenesinde az önce yaptığım ince çiziği parmak uçları ile sildi.

Çığlık atarak Rheyold'un tutuşundan kurtularak tekrar Hiyam'ın üstüne atladım. Sarı saçlarına asılmak istediğimde araya giren Çiçek beni sekteye uğrattı. 

''Çekil şuradan!'' İşe bak! Kocaman Akirli, küçük bir bedenin arkasına sığınıyordu. Çiçek'in kolunu tutan akirliye nefretle bakıyordum. 

''Yok ben sakin olamıyorum. Parçalayacağım şunu! En azından bir kaç çizik daha eklemem lazım, şu çiyanın suratına.'' Tekrar üstüne atıldığımda bu sefer de Rheyold beni belimden yakalayarak geri çekti.

"Kendine gel Rana!" Başımı geri atarak,

"Sen hiç konuşma, tüm suç senin! Sana o gelmesin dedim, ona güvenmiyorum dedim!" Bağırmaya devam ettim. Boğazım acımaya başlamıştı.

"Rana, lütfen sakin ol. Ben iyiyim, buraya kendi isteğim ile geldim." Çiçek, Hiyam ile arama girdiğinde aynı öfkeli bakışlarla ona baktım.

"Bu kadar erken olacağını söylememiştin! Bunu nasıl yaparsın Çiçek? Aileni hiç mi düşünmedin?" Çiçek'in bakışları zemine kaydı. Omuzları suçluluk duygusu ile düşmüştü.

"Çiçek, benim eşim, ailesine gerekli şeyleri söyledi." İlk defa bana karşı dik konuşan Hiyam'a döndüm.

"Sen hiç konuşma, sen ne anlarsın? Sizin için hava hoş, evinden uzaklaşıp, yıldızların ötesine giden siz değilsiniz." Hiyam dişlerini sıkarak başını çevirdi. Çiçek'e doğru ilerleyip saçlarını zarifçe okşadı.

"İstersen sonra gelelim." Yumuşak ses tonu beni başka zaman olsa hayretler içinde bırakabilirdi. Çiçek hafifçe bana bakarak dudaklarını büktü. Başını sallayarak Hiyam'ın kolunu tuttuğunda bedenimin üşüdüğünğ hissettim.

"Hayır, hiçbir yere gitmiyorsun! Konuşacağız." Arkamda temkinle duran Rheyold'a döndüm.

"Yalnız bırakın bizi." Rheyold çenesini sıvazlayarak Hiyam'a başıyla işaret verdi. Hiyam başta gitmek istemese de Çiçek'in işareti ile Rheyold'un peşine takıldı.

İkimizin arasında kalan tek şey sessizlikti. Bir süre ikimizde hareket etmedik. Bir kaç dakikanın sonunda daha fazla dayanamadım ve hızla üstüne giderek kollarımı etrafına sardım.

Sıkıca sarıldığım bedeni bu anı bekliyormuş gibi hıçkırıklara boğuldu. Yuvarlak, küçük omuzları şiddetle sarsılıyordu.

"Ben çok mu aptalca davrandım?" Hıçkırıklarla sözleri kesilse de anlayabilmiştim. Derin bir nefes alarak içimde yanan ateşi bir nebze dindirmek istedim.

"Biraz." Dedim, dost acı söylerdi. Cevabımla mümkünmüş gibi daha çok ağlamaya başladı. Kulaklarımda çınlayan hıçkırıkları ile canımdan can gidiyordu.

"Tamam sakinleş, gel oturalım şöyle." Dakikalarca çığlık çığlığa bağırmamışım gibi sakince konuştum. çiçek burnunu sertçe çekerek başını salladı. Elinin tersi ile gözlerini silerek odanın köşesine koyulmuş koltuklardan birine geçti. Yanına oturmadan önce, bir şişe su aldım. Küçük yudumlarla suyun yarısını içti.

KaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin