3.İkinci Kaçış

5.6K 442 116
                                    

Merhabaaa,

Hazır olan bölümü düzenlemem ve üçüncü bölümü yazamamam dışında bir sorunum yok 😂😂

Kitap yazmak gerçekten çok zor. Artık hiç bir yazara kızmıyorum, neden bölüm gelmiyor diye 😌🤭

Keyifli okumalar diliyorummm.  😍

***

Yaz bitmiş, yapraklar dökülmüş, yerler bembeyaz karla kaplanmıştı. En sevdiğim mevsim. Kış.

Akirliden aldığım kokudan sonra kış mevsimi tüylerimi ürpertsede, yine de sevmekten vaz geçemiyordum.

O günden sonra rüyalarım kabusa dönmüştü. Ne zaman güzel bir rüya görsem, sonu onun kollarında bitiyordu. Beni yakalıyor ve yıldızların ötesine götürüyordu. O gezegene, sadece belirli saatlerde parlak yıldızlarının doğduğu o karanlık gezegene.

Bana attığı o son bakış hala aklımdaydı. Tekrar gelecek miydi? Bilmiyordum. Ama eğer gelecekse ilk uğrayacağı yer benim yanım olacaktı. Belki de ilk defa bir Akirli'nin elinden bir kadın kaçıyordu. Üstelik anladığım kadarıyla rütbeli biriydi. Bunu sindireceğini zannetmiyordum. Nitekim o günün sabahında yöneticilerin aldığı karar da bunu destekliyordu.

Artık hiçbir şekilde, reçetesiz, ilaç, gaz, gibi şeylerin satımı yapılmayacaktı. Yasaklanmıştı. Yani elimizde kalan gazı iyi değerlendirmeliydik. Bunu yapacağını düşünmemiştim. Kendisini küçük düşürmez diyordum. Fakat hiç de beklediğim gibi olmadı. Dahası bu durum beni eskisinden daha fazla korkuttu. Çünkü o Akirli ne kadar ciddi olduğunu bana resmen anlatıyordu.

Ensendeyim ve benden kaçamazsın, diyordu.

Bir dahaki sefer ne yapacaktım bilmiyordum. Bana kalsa yirmi beş yaşıma kadar asla dışarı çıkmazdım. Ama elbette bu da yasaktı.

Devletin bize verdiği kimlik kartları her şeyin yerine geçiyordu. Kimlik kartı, ehliyet, maaş kartları, bölgelere giriş çıkış vizesi, yolcu kartları, sosyal aktiviteler -müze, sinema- gibi her türlü şeyin yerine geçiyordu. Uzun süre hareket olmayan kartları tespit ediyorlar ve uyarıyorlardı. Üstelik devler sosyal aktivitelere katılalım diye destek veriyor, çoğu zaman bunun için zorluyordu.

Yani, resmen kaderimiz zincirlerle bağlanmıştı. Bu daha ne kadar böyle devam edecekti?

Kaç kadın daha gidecekti? Devlet bizi korumak yerine farklı önlemler alıyordu. Bunlardan biri çocuk sayısıydı. Her ailede en az beş çocuk olmasını istiyorlardı. Tabi eğer aile ebeveynlerinin sağlık sorunları yoksa. Benim dışımda bir erkek kardeşim daha vardı. Henüz daha çok küçüktü. Annemin sağlık probleminden dolayı çocuğu olmuyordu. İlk çocukları ben olduğumda ne kadar hayal kırıklığına uğradıklarını anlatmama gerek yoktu sanırım. Beni ilgisiz bıraktıkları tüm zamanları yeni bir çocuk sahibi olmak için harcıyorlardı. Nihayet çabalarının sonucunu almıştılar. Yaklaşık dokuz yıl önce bir kardeşim olmuştu. Fakat onu sadece bir kere, ilk doğduğu zaman görebilmiştim. Annem ve babamın gözlerinde ki ışığı görmemek için ya kör ya da aptal olmalıydım. Çok sevgili ailemde beni çok kibar bir şekilde (!) hayatlarında istemediklerini, ancak yirmi beş yaşıma gelirsem yanlarına gelebileceğimi anlatmışlardı. Daha fazla üzülemeyeceğimden dolayı mı yoksa içimde gerçekten bir şeyler öldüğünden dolayı mı? Bilmiyorum ama onlarla iletişimimi çok kolay kestim. Kardeşime karşı bile içimde bir sevgi oluşmamıştı, ki ben çocukları çok severdim. Sanırım sahip olamadığım aile sevgisini kıskanmıştım. Şimdilerde ise bomboş hissediyordum. Sanki hiçbir zaman ailem olmamış gibi. Bu benim trajik hayatımın özetiydi. 

KaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin