30.Argent

4.1K 325 76
                                    

Merhabaaa, nasılız bakalım?

Size bir bölüm yazmışım, olay! Yazdığım en uzun bölüm. İki bölüm hacminde. İkiye bölecektim ama böleceğim yeri kararlaştıramayınca, attım gitti. 🤭
Keyifli okumalar 🥰🌸

***

Rana

Kış mevsimini severdim. Özellikle kar yağışına bayılırdım. Yaşadığım yerde çok sık kar yağmazdı. Bu yüzden kış mevsimi, kar yağışını beklemek ile geçerdi. Başka bölgelere kar yağarken, bizim oraya sadece bir kaç gün yağardı. Ama şimdi kar mevsimi hep yanımda gibi hissediyordum.

Rheyold kar gibi kokuyordu. Soğuk, ferah ve ev gibiydi. Battaniyelere sarılarak, yağan karı izlemek kadar huzur vericiydi.

Yerimde gerinerek, yüzümü göğsünden boynuna çıkardım. Bedenimin yarısı üstüne çıkmıştı ama umursamadım. Çünkü ağırlığım ile ezilmeyecek kadar güçlüydü.

Kalın kolunu, belimin altından geçirerek beni tamamen üstüne aldı. Sadece alt iç çamaşırım vardı, bu yüzden onun kaslı bedenini tüm hatlarımda hissediyordum. Kendimi, altımda ki bedene sürterek yukarıya doğru çektim. Gümüşün en güzel tonunda ki vücudu kasılarak beni karşıladı.

Gülümseyerek dudaklarıma temas eden boynunu öptüm. Buna karşılık belimi sıktı. Kıvrılmaya devam eden dudaklarımın hedefi bu sefer kulaklarının hemen altındıydı. Nispeten ince deriyi öperek nefesimi verdim.

Aldığı nefesle, göğsü şişti. Bende göğsü ile beraber havalanırken eli belimden aşağıya doğru kaymaya başladı. Küçük oyunuma devam etmeye çalışırken fazlasıyla heyecanlanmıştım. Soluklarım hafifçe hızlanmış, kalbim çırpınıp duruyordu.

Keskin çene hattından dudaklarımı çekmeden devam ettim. Ta ki çenesi ile alt dudağı arasında ki boşluğa gelene kadar. Aslında bir nevi özür diliyordum. Dün kendimi gerçekten kötü hissetmiştim. Uyuyana kadar, keşke doğruyu söyleseydim diye kıvranıp durmuştum. Sonuç ise hüsrandı. Hala doğruyu söyleyecek cesaretim yoktu.

Küçük boşluğa dudaklarımı bastırıp, gözlerimi kararmış bakışlarına çevirdim.

"Günaydın." Dedim dün hiç yaşanmamış gibi. Gözleri gülümseyen dudaklarıma kaydı. Siyah mücevhere dönmüş gözleri hafifçe kısılırken,

"Günaydın." Dedi. Sesi tok ve buğuluydu. Hala mesafeli olduğunu düşünüyordum. Bu moralimi bozsa da belli etmedim. Tekrar üstüne eğilerek boynuna bir kaç öpücük bıraktım. Ama omzuma batan dişleri ile küçük bir çığlık attım.

"Ah! Acıttın!" Geri çekilmeme izin vermedi. Başımı boynuna bastırırken, ısırdığı yeri yaladı.

"Uslu dur!" Dudaklarım sarkarken, ani bir öfkeyle bende boynunu ısırdım. Sert derisi dişlerimi kamaştırdı. Geri çekilmeden önce dişlerimi iyice bastırdım. Etki etmeyecekti çünkü biliyordum.

Bu seferde odada yayılan 'Şak' sesi ile acıyla inledim.

Kalçama vurmuştu!

Yanan tenimin hırsı ile tekrar dişlerimi tenine geçirdim. Tüm gücümle ısırmaya devam ederken bu seferde diğer kalçama vurdu.

"Ah, acıtıyorsun!" Ağlamaklı ince sesimle isyan etmiştim. Adama bak iki sevecektik, hemen hayvanlaşmıştı.

"Uslu dur, dedim!" Sert, hırıltılı çıkan, kaba sesi ile yerime sindim. Anlaşılan Ajayu sahalardaydı ve dünü unutmamıştı.

Ajayu'yu kandırmak çok zordu. Bu yüzden bulunduğum konumda sakince beklemeye başladım. Yanağımı omzuna yasalayarak, uzamış tırnaklarımı göğsüne sürttüm.

KaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin