GEÇMİŞİN GELECEĞİN OLACAK!

6.4K 409 47
                                    

Arkasını dönüp gittiğinde bitmek üzere olan kahvemi içmeye devam ettim. Bir süre sonra tek başıma sıkılınca ani karar değişikliğiyle kalkıp otele girdim ve giriş kapısına yöneldim. Dışarıda kalabalık bir grup otobüse biniyordu. Kenarda sigara içen adama yaklaştım. "Doruk'u tanıyor musunuz? Burada olacağını söylemişti." 

Eliyle ileride birini gösterdi. Bir turistle anlamadığım dilde bir şeyler konuşuyordu. Ona doğru birkaç adım attığımda beni fark etti. Gülümseyip el salladı ve bir dakika bekle anlamında işaret yaptı. 

Ellerim pantolonum ceplerinde beklemeye başladım. Çok geçmeden yanıma geldi. "Kararını değiştirmişsin. Sevindim. Hadi gel." 

Birlikte otobüse ilerledik ve bindik. Tur sayısı önceden ayarlı olduğu için boş koltuk yoktu bu yüzden ön tarafta muavin koltuğuna oturmam gerekti. 

Yola çıktığımızda Doruk elinde bir mikrofon hem yabancı turistler için hem de diğer şehirden gelenler için  geçtiğimiz yerleri iki dilde de anlatıyordu. Aynı anda iki dili konuşurken kafasının nasıl karışmadığını merak ettim. 

Otobüs durduğunda hepimiz indik ve taşları eskimiş bir kaleye girdik. Doruk bilmem hangi krallığın bu kaleyi hangi savaş zamanı yaptığını falan anlatıyordu. 

Çok oyalanmadan tekrar otobüse bindik ve sonra bir sokağın başında indik. Dar sokağa girdiğimizde yan yana en fazla iki kişi yürüyebiliyordu. Duvar diplerinde minik tezgahlar ve satıcıları vardı. Doruk kafileye buradan yavaş geçeceklerini  şehirle ilgili hediyelik eşya bakmak isteyenlerin tezgahları inceleyebileceğini söyledi. 

Kendisi yanımda yürümeye devam etti. "Bu sokağı başka bir tur rehberiyle bulamazsın." 

"Gizli yerin mi?" diyerek güldüm. 

Gülmeme karşılık verdi. "Sayılır. Buranın havası insanı ürpertiyor bu da gelenlerin hoşuna gidiyor. Para verdikleri bir geziden memnun ayrılmak istiyorlar ve ben de onlara istediklerini veriyorum aksi olsaydı şehrin en çok talep edilen tur rehberi olamazdım." 

"Kendimi şanslı hissetmeli miyim?" diye sordum.

Kahkaha attı. "Neden olmasın?" 

Biraz daha yürüdüğümüzde kenarda küçük taburesinde oturan kadın gözlerini üzerime dikmiş ürkütücü bir şekilde bakıyordu. Bedenimdeki tüm tüylerin alarma geçtiğini hissedebiliyordum. 

Doruk'a "Sanırım haklısın." dediğimde kadının sesiyle havaya sıçradım. 

"Naire." Eli bana doğru uzandı. Gördüğüm halüsinasyonlardan sonra kadının bu kelimeyi telaffuz etmesi korkumu artırdı. Kendimi istemsizce Doruk'a sokulurken buldum. 

Doruk cesaret vermek için kolumu hafifçe sıktı. "Çiçek abla buranın eski falcılarındandır." Kadına yaklaştı ve gamzesini ortaya çıkaran gülümsemesini takındı. "Bana bak." diyerek elini kadının bana uzanan elinin içine koydu. 

Kadın Doruk'a bakıp eli itti. "Her gün fal bakılmaz. Gelecekte zengin olmayacaksın, dünyayı kurtaran bir şey de yapmayacaksın kabul et ama o," diyerek tekrar bana döndü. "İçindeki öfkeyi görebiliyorum." 

"Öfkeli olduğumu beni tanıyan herkes bilir bu sır değil ki." dediğimde biraz önceki korkuyu az da olsa geri püskürtmüştüm.

"Dövüşlerdeki öfkenden bahsetmiyorum kalbinde gizlenen büyük öfkeden bahsediyorum." Dövüştüğümü nereden biliyordu? "Geçmişin geleceğin olacak, seçimlerini akıllıca yap ve öfkene güven."

"Bu deli saçmalıklarını daha fazla dinleyecek değilim." Yürümeye başladığımda arkamdan bağırmaya devam etti. "Öfkenin dostluğunu kabul et." 

NAİRE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin