BAŞLAYALIM

2.9K 252 20
                                    

Kral beni görünce oturduğu çimlerden kalkıp yaklaştı. ''Hazırsanız Leydim başlayalım.''

''Dersi siz mi vereceksiniz?'' Hala şaşkındım.

Şaşkınlığıma gülümsemeyle karşılık verdi. ''Evet, burası benim ve ağabeyimin eğitim yeriydi. Bir başkasının girmesi yasaktır. Rahatsız eden olmaz. Siz de rahatça eğitiminizi alırsınız.''

''Yani, siz?'' diye saçmalamaya devam ettim. Kral ne yapmaya çalışıyordu? Aklında ne vardı? Naire'yi sorduğumda tersliyor, öfkeleniyordu sonra hiçbir şey olmamış gibi gelip bana ders vereceğini söylüyordu. Ne yapmaya çalışıyordu bilmiyordum ama bu yakınlığı prensin hoşuna gidecekti ve en azından bir süre daha beni rahat bırakacaktı.

''Başlayalım mı?'' diyerek yerden aldığı tahta kılıcı bana uzattı. Uzattığı kılıcı aldım ve anlattıklarını dinlemeye başladım. Dövüşebilirdim ama kılıç bana çok yabancıydı. Arkama geçip yaklaştı ve ayağıyla ayağıma vurdu. ''Ayaklarınız bitişik durmasın. Dengenizi sağlayamazsınız. Elinize kılıcı aldığınızda bütün Leydilik kurallarını unutun.''

Ah, bu söylediğini seve seve yapardım. Leydilik bana bir beden büyük kalıyordu. Elimdeki kılıcın kabzasını benimle birlikte kavradı. ''Bu sizin elinizde olan bir kılıç değil. Sizin bir parçanız. Kolunuzu nasıl kullanıyorsanız öyle kullanacaksınız. Yapacaksınız ama bunun için çaba sarf etmeyeceksiniz.''

Karşıma geçti. ''Şimdi hamlelerime karşılık verin.'' Elindeki kılıcı salladığında hafifçe kılıcıma vurdu ama kılıç elimden düştü. ''Kolunuzu böyle mi kullanıyorsunuz?''

Öfkeyle yerdeki kılıcı aldım. ''İlk dersteyiz. Ne bekliyorsunuz ki?''

''Şikayet etmeyin Leydim. Bir daha deneyelim.''

Kılıcını salladığında bu defa karşılık verdim. Uzun bir süre bu şekilde devam ettik. Sanki kılıcı kullanmayı yeni öğrenmiyordum da uzun süredir bunu yapıyor gibiydim. En son nefes nefese durduğumuzda Kral ''Leydim, daha önce ders almadığınıza emin misiniz?'' diye sordu.

''Oldukça eminim.'' dedim ama ben bile bu kadar iyi olacağımı beklemiyordum.

Elimdeki kılıca bakarken bir anda kılıçla vurdurdu ve yere düşürdü sonra kılıcının tam ucunu kalbime bastırdı. ''Öldünüz.'' dediğinde yüzünde kazanmanın verdiği bir zafer tebessümü vardı.

''Bu haksızlık. Hile yaptınız.''

''Hayır, hile ya da haksızlık yok. Karşınızda düşmanınız varken asla tedbirsiz davranamazsınız.''

Elim yumruk halini almıştı. Vurmamak için kendimi zorladım. Bu aşırıya kaçardı ve Leydiliği kenara bırakmamı söylemiş olsa da belli bir sınırda durmalıydım.

''Yumruk mu atacaksınız?''

Elimin aldığı şekli fark etmişti. Çok dikkatliydi.

''Kral olmasanız bunu yapmak isterdim.''

''Düşünerek zaman kaybetmeyin. Sadece harekete geçin.''

Kolumu tutup geriye kıvırdığında acıyla haykırmadım ya da bocalamadım. Ben bu durumlar için kendimi eğitmiştim ve yılların getirdiği bir reflekse kıvrılan kolumu sabit tutarak ayağımla bacağına doğru sert bir tekme attım ve kolumu tutan eli gevşediği an kolumu kurtarıp ona doğru dönerek karnına tekmeyi bastım.

Kral yere düştüğünde yüzündeki ifadeyi çözemedim. Bilerek yapmamıştım. Tamamen anlık bir refleksle hareket etmiştim ve kendime koyduğum sınırı aşmıştım. Gücümü geri tutmaya çalışmış ama sonuna kadar önüne sermiştim.

NAİRE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin