SIR

2.8K 261 56
                                    

Çalışanların yardımıyla temizlenmiş, karnımı doyurmuş ve yumuşacık yatakta, mis kokulu örtülerin arasında uyumuştum. Sabahın odaya dolan güzel kokusuyla uyandığımda dışarıda kuşlar tüm neşesiyle ötüyorlardı. Bu zamanda, bu güzelliklerin arasında dertsiz bir şekilde yaşamak isterdim.

Yataktan doğrulup bir süre bekledim ve sonra yataktan dışarı çıktım. Yaralarım daha iyiydi ama bedenimdeki morluklar küçümsenmeyecek kadar fazlaydı. Her zaman dövüşmüştüm ama bu kadar eğitimli savaşçılarla ilk defa karşı karşıya gelmiştim.

İçeri giren görevliyle kendi düşüncelerimden sıyrılıp olduğum zamana döndüm. ''Günaydın, Efendim.'' Elinde büyük bir kovayla sıcak su vardı ve küvete boşalttı. Söylemesini beklemeden küvete girip kendimi sıcak suya bıraktım.

''Teşekkür ederim. Sıcak su iyi geldi.'' dedim.

Tekrar kapı açıldı ve başka bir görevli kucağında bir sürü kıyafetle içeri girdi. Sessizce ilerideki dolaba yaklaştı ve kıyafetleri dolaba yerleştirmeye başladı. İşini bitirdiğinde yine sessizce çıkıp gitti. Sıcak suyu getiren genç kız yanımda bekliyordu. ''Beklemene gerek yok.'' diyerek yüzüne baktım.

''Bundan sonra sizinle ben ilgileneceğim, bu yüzden her daim yanınızda olacağım ve bir ihtiyacınız olursa hemen yerine getireceğim.'' Şaşkınlıkla yüzüne baktım.

''Benim böyle bir talebim olmadı. Kendi ihtiyaçlarımı giderebilirim.''

''Ama siz Kraliçemiz olacaksınız. Bu talep etmenizle alakalı bir durum değil.'' Sesi kısık çıkmıştı.

Gözlerimi devirdim. ''Peki, benimle ilgili başka ne emir aldın?''

Yutkundu ama yine de konuştu. ''Şey, kayıp olduğunuz yıllarda zor bir zaman geçirdiğinizi bu yüzden buraya uyum sağlamakta zorlanacağınızı söylediler. Size elimden geldiğince her konuda yardımcı olmam gerektiği söylendi.''

Sanırım bu onda zor biriyle başa çıkması gerektiğine dair bir his oluşturmuştu. Soğumaya başlayan sudan çıktım. Uzattığı örtüyle güzelce kurulandım ve dolaba yerleştirilen kıyafetlere doğru ilerledim. Kıyafetlerin hepsi rüyamda Naire'nin giydiği gibiydi. Sade ama şıktı. İçlerinden birini alıp üzerime geçirdim. Rahat pantolon ve gömlek kesinlikle buraya geldiğimden beri giydiğim en güzel kıyafetti.

''Acıktım.'' diyerek yanımdakine baktım.

Hafifçe gülümsedi. ''Yemek salonuna kadar size eşlik edeyim.''

''Yemek salonu mu?'' diye sordum. Şimdiye kadar yemeklerimi hep odamda yemiştim. ''Neden burada yemiyorum?''

''Konumunuz gereği yemeklerinizi Kralımızla yemeniz gerekiyor.''

Bir bu eksikti diye geçirdim içimden ama dışımdan sadece ''Tamam,'' demekle yetindim. Saçlarımı kurulayıp at kuyruğu yaptım ve genç kızın yolu göstermesine izin verdim. Fazla yürümemiz gerekmedi. Odalar aynı katta yan yanaydı. Kaldığım odanın bir yanında Kralın odası vardı, diğer yanında genç kızın söylediğine göre doğacak prens ve prenseslerin kalacağı odalar vardı. Biraz ileride de Krala ait ayrı bir kütüphane vardı ve ötesinde de yemek salonu vardı.

Bu salonda aynı zamanda gelen önemli konukları da yemek için ağırlıyorlarmış.

İçeriye girdiğimde yiyeceklerle donatılmış bir masa vardı ama Kral yoktu. Bana gösterilen yere oturdum ve yiyeceklerin içinde gözüme ilk takılan böğürtlenli çöreği uzanıp aldım ve büyük bir ısırık alıp yemeye başladım.

Genç kız ''Henüz Kral gelmedi ama,'' dediğinde ağzımdaki lokmayı yutkundum ve genç kıza doğru dönüp gözlerine baktım. ''Acıkmış olsaydı gelirdi. Bir başkasının açlık durumuna göre hareket edemem.''

Bu sözlerimle arkadan bir gülme sesi geldi. Genç kız hemen birkaç adım geri çekilip başını önüne eğdi. ''Bazı şeyler hiç değişmiyor.'' diyen Kral baş köşedeki yerine oturdu.

Eliyle içerideki görevlilere işaret verdiğinde hepsi sessizce dışarı çıktı ve içeride baş başa kaldık. ''Bu saraya geldiğimden beri her yemeğimin yanında olan bu böğürtlenli çörekler genel bir durum mu yoksa Naire'ye özgü yapılan bir jest mi?''

''Jest?'' dediğinde gözleri kısılmıştı. ''Bazen ne konuştuğunu anlayamıyorum. Aynı dili konuşuyoruz ama tamamen farklı bir dil gibi.''

Güldüm, ''Yani Naire için yapılan bir güzellik, bir ayrıcalık mı?''

''Evet, O sevdiği için ve senin o olduğunu düşündüğüm içindi.'' Cevap veremeden başka bir konuya geçti. ''Dün güvendiğim iki adamım kardeşimin olduğu yere doğru yola çıktı. Ateş taşıyan kadını getirmeye çalışacaklar ama şimdiden söyleyeyim kadın kendisi istemezse zorla getiremezler. O bir ateş yönlediren ve adamlarımı yakıp kül etmesini istemem. Naire'nin çağrısını iletecekler karar ona ait olacak.''

''Geleceğine eminim. Oradan kaçmama yardım etti, Naire ona bir şeyler anlattı, senden daha fazla bilgiye sahip.''

''Öyleyse bunca yıl neden sustu? Naire'yi aradığımı bilmeyen yoktu.''

Gözlerindeki özlem bulutları titreşti. Bana bakışları o özlemi gidermem için yalvarır gibiydi ama ona istediğini veremezdim. ''Naire ona susmasını söyledi o da sustu.'' Önümdeki dolu fincanı çevirip sessizliği bozdum. ''Bir soru sorabilir miyim?'' Başıyla onaylayınca devam ettim. ''Nasıl Kral oldun? Ağabeyin babanı senin öldürdüğünü düşünüyor.''

Yüzü yine donuk bir hal almıştı. ''Babam anlamadığım bir sebeple tahtı ölmeden önce bana devretti ve ağabeyimin başa geçmesine izin vermemem konusunda yemin ettirdi. Taht sevdam yok ama mecbur kaldım.''

Kafamda bazı yapboz parçaları birleşiyordu. ''Zihnimdeki resmi açıkca söyleyeyim; Naire ağabeyinle ilgili önemli bir bilgiye ulaştı ki bence buna Berilla krallığının prensi de dahil, bu yüzden onu öldürmek istediler ve gücü sayesinde zor durumda kaldığında her şeyi ateş taşıyan o kadına ve Krala anlattı ki rüyamda o kadına seni ağabeyinden korumasını söylüyordu. Baban ise öğrendiği o gerçekten sonra tahtı sana bıraktı. O bilginin ne olduğunu bulursak Naire'ye olanları da çözebiliriz.''

''Naire babamla görüşmüş olsaydı bunu bilirdim.'' Elindeki çatalı çevirip duruyordu. Düşünceliydi.

''Bu seninle şu an konuştuğum gibi bir görüşme değildi. Öğrendiğim bir diğer şey de...'' Bir süre durdum onların sırrını ele vermek üzereydim ama bunu saklamak şu an ne kadar önemli olabilirdi ki? ''Ateşi yönlendirebilenler rüyalarında birbirleriyle iletişime geçebiliyorlardı ve bu onların küçük bir sırrıydı. Naire bu gücünü kullanarak bir şekilde babanla iletişime geçmiş olmalı.''

''Nasıl yani? Bunu daha önce duymamıştım.''

''Dediğim gibi bu onların bir sırrıydı. Naire'nin benimle de bu şekilde iletişime geçtiğini düşünüyorum. Geçmiş ve gelecekteki tüm ateşi yönlendirebilen ateş taşıyanlarla rüyalarda bağlantı kurabiliyorlardı. Naire bir şekilde normal insanlarla da iletişime geçebilecek bir yol bulmuş olmalı ve babanla bu şekilde görüşmüş olmalı.''

''Bu anlattıklarını kabullenebilmem için zamana ihtiyacım var. Her şey çok ağır geliyor.'' Oturduğu sandalyeden kalktı. ''İzninle.'' diyerek yemek salonundan çıkıp gitti.

NAİRE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin