𝐗𝐈𝐗

11 5 0
                                    


𒊹𒊹𒊹𒊹𒊹︎

ʙᴏʟᴜᴍ ʙᴀsʟᴀɴɢɪᴄɪ

𒊹𒊹𒊹𒊹𒊹︎

XIX



Her şey kafa karışıklıkları yaratıyor. Kafamın içinde dünyalar var. Hepsi dönüp duruyor suskun kaldıkça sanki. Tenim buz gibi donuyor, asla ısınmıyor. Yastığıma sarılıp uyumaya çalışıyorum kapının ucunda beni gözlüyen anne ve babamı görmezden gelirken. Sesi kesilmeye başlayan durgun bir ağzım var artık. Saçlarım beyazlamaya başlıyor, neden? Tenim bir ölünün soğukluğundan farksız, asla ısınmıyor.



Şeytanlarım beni terk ediyor.



Yüzüme vuran güneş ışıını gözlüyorum. Hareketsiz, ifadesizim. Nefeslerim hiç bu kadar dengeli değildi. Tara bunun bir evre olduğunu söylüyor. Belle'nin saçlarının beyazlığına dönüşüyor saçlarım yavaş yavaş. Tara'nın evinde geçirdiğim ikinci hafta. Asla dışarı çıkmadım, bunu reddettim. Dersleri bana Nathaniel anlatıyor. Kimse anlamıyor.



İstenilmeyenler istenilmezler. Büyük bir tehdit oluşturuyorum. Tara için ve diğer beni tanıyan tüm varlıklar için. Anlık duygularım herkesi bozuyor. Ümit verişlerim, alışlarım...geride bıraktığım kanayan yaralar.



"Bebeğim..." Tara ince elini koluma dokundurup okşuyordu. Yüzüme bakıyordu. "Artık gitmelisin. Sonsuza dek burada saklanamazsın."



"Gitmek istemiyorum."



"Biz yanındayız tatlım." Nathaniel ayağımın ucunda otururken parmak uçlarıma dokunuyordu parmakları.



Başımı yastığa gömdüm. İçimdeki her şeyi görebiliyorlar ancak bir şey yapamıyorlardı. Onlar sandığımdan daha güçsüzdü. Beni anlayabilecek kadar kudretli değiller. Baş ucumda saklanışımı izlediler.



"Senin için direniyoruz Elena. En azından derslere girmen gerekiyor. Büyük dikkat çekmeye başlıyorsun."



"Kıyafetlerin dolaptalar. Giyinmen için seni aşağıda bekleyeceğiz tatlım." Saçlarımdan öpüp okşarken gözlerimden akan yaşları görmüyorlardı. "Seni seviyoruz."

Kapının kapanış sesine kadar ağzımı açmadım. O ses duyulduğunda hıçkırığım boğazımdan kaçtı bir anda. Yumruklarım yatağa geçerken tekrarlarca soluksuz kalıyorum. Oraya gitmek istemiyorum. Bu yatakta soğuk bedenimle, beyaz saçlarımla, lanetimle çürümek istiyorum. Kimse beni görmesin, duymasın...ölüme yaklaştığım zamanlar gibi olsun.



Yataktan çıkabildiğimde sıkı bir banyo yaptım. Dolaptan birkaç eşya alıp ayatğa fırlattım. Hiç istemiyorum. Kendimi gerçekten yaşıyor giib değil, olduğu gibi, ölü ama yaşıyor gibi hissediyorum. Gerçeğimi kabulleniyorum.



Bir elbise giydim. Siyah lacivert arası bir renkti. Belimin kenarları görünüyordu, sırtımda ve göğsümde açık yerler vardı. Bacaklarım neredeyse kapanıyordu. Aynadan baktım kendime. Dudaklarım parlatıcıyla parlarken siyah dosyayı ve kalemi alıp ayakabılarımı giydim. Masanın üstünde içtiğim alkol hala duruyordu.



Avucumu sarıp kafama diktiğimde midemden akıp geçen sıvı artık yabancı gelmiyordu. Odadan çıktım ve merdivenden inerken salaş giyimim bana dünayayı anlatıyordu sanki. Beni mutlu edecek hiçbir şeyimolamazdı. Ben buradayım, olmam gereken yerde. O herkesin istediği duygulardan çok uzaklarda.



İndiğimde Nathaniel güzelce gülümsedi. Tara yanıma gelerek yürüyüşüme eşlik ederken,"Sen hala çok güzelsin."diye mırıldandı. Sarıldı bana.

MENFURWhere stories live. Discover now