𝐗𝐗𝐈𝐕

11 5 0
                                    

༒༒༒︎
𝔅𝔬𝔩𝔲𝔪 𝔅𝔞𝔰𝔩𝔞𝔫𝔤𝔦𝔠𝔦

༒༒༒︎

XXIV

Kalp kırılabilir. Onu kırmak kolaydır. Her zaman önemli olan onu tamir etmek olacak. İncinen bir bilek ona bakılırsa iyileşebilir sadece. Eğer o her defasında zorlanırsa kangren olur ve kesilir. Koparılır ve hiç var olmamış gibi yaralarımızdan bir acıyla devam ederiz. Kalp kırılabilir. Onu paramparça eden tamir etmesi gerekiyor.

Zehirli bir ot gibiyim. Yenilmeyen ama baktığında göz kamaştıran bir kristal gibi. Dokunabilirsin, onu sevebilirsin ama onun tadına baktığında ölürsün. Evet, herkes ölür. Bu bulaşıcı bir hastalık. Yavaş yavaş yayılır ve sen fark edene kadar o seni çoktan öldürmüştür.

Kitabın sayfalarını kurcalarken Marcus'un hazırladığı yeşil çaydan içtim. Ispanak istemediğimi özellikle belirttiğim için daha makul bir çay denemiştim. Marcus iyi davranıyordu. Güzel bir arkadaş ama asla tamamen güvenilecek bir öğretmen olamaz. Çalışırken her anı aynı değildi.

"Onları hazırladın mı?"

"Hı-hım." Dosyaları ayırt ettiğimde başımı kaldırıp yüzüne bakabildim. "Biraz önce bittiler. Ders henüz başlamayacağı için kitap okumaya karar vermiştim. Senin için bir sakıncası olmaz umarım."

"Elbette okuyabilirsin." Gülümsedi.

Başımı kitaba çevirmek üzereyken bir kitap alarak sandalyeyi çekip yanıma oturması ilgimi çekti. Bana eşlik edecekti. Onur duyarak dudaklarım açılırken,"Ve bende sana eşlik ederim."dedi.

"Onur duyarım."

"Ne okuyorsun?"

Kitabın kapağını gösterdim. "Birkaç seferdir okuyorum ancak daha yeni sonlarına gelebildim. Ders alınması gereken özel bir eser. Kristal kapılar."

Çenesini kaşıdı. "Duymamıştım daha önce. Manası nedir?"

"Her şeyin dışarıdan görünmediğini açıklayıcı bir anlatımla anlatıyor yazar. Her aile bir kristal gibi parlak ve sorunsuz, pürüzsüz gözükür ama bu doğru değildir. O bir kapı yani kırılabilir. Kapıların ardında bir sır var. Bunu ustaca anlatıyor ve bende zevkle okuyorum."

"Doğru ve özel bir konu bulmuşsun Elena."

"Kitap okumayı seviyorum."

Gülüşüme eşlik ederken kapı çalındığında izin almadan anında açıldı kapı. Bir genç kapıyı telaşla açarken Marcus'un uyarılı anlatımını dinlemeden,"Marcus!"diye atıldı içeriye. "Zed bir kavgaya karıştı. Melissa ve Edward onu odaya aldılar."

"Bu nasıl olur?"

İmkansız bir şey gibi kaşlarını çatarak ayağa fırladı Marcus. Yeleğini alıp gencin yol göstermesini beklemeden çıkarken ayağa kalktım bende ancak onlar çoktan odayı terk etmişlerdi.

Hızlı davransam da geride kaldım. Marcus hızla Melissa'nın odasına girerken kapı kapanmadan yetiştim ve girip girmemek arasındayken Melissa girmem için gözlerini yumup başını salladı. Kapıyı kapattım.

Zed'in kaşı yarılmış ve dudağı kanıyordu. Onların iyileşme süreci bize göre daha geç olduğu için hala yaraları taze olmalıydı. Suçlarcasına Marcus oğluna baktığında,"Senden utanıyorum."dedi. Diyaloguna kaş çattım ama karışmadım. "Nasıl kavga edersin Zed?"

"Nedenini bile sormadın baba."

"Her ne olursa sen ters bir işte bulunamazsın. Sen benim oğlumsun."

MENFURWhere stories live. Discover now