𝐗𝐗𝐈𝐈

11 5 0
                                    


𒊹𒊹𒊹𒊹𒊹︎

ʙᴏʟᴜᴍ ʙᴀsʟᴀɴɢɪᴄɪ

𒊹𒊹𒊹𒊹𒊹︎


XXII



Yere basan ayaklarım gökyüzüne tırmanabilirler mi? Bir nefes aralığı zamanında harekete geçmek son anı kurtarabilirdi. Bugünün tarihini bir yere not bıraktım. Bulunduğum mekanda mevsim değişmiyor ama dünyada yazdayız. 13 Haziran. Evet, yıkılmışlığımın kaydını bitirdiğim bir gün olacak. Kimseler yok etrafta. Yalnızım.



Babamın uyanmasını bekleyemezdim. Dolunayı kaçırmamalıyım. Tam ay kendini gösterirken eldivenleri ellerimden çözdüm. Kayanın üstüne büyü kitabını koyduğumda bir rüzgar firari esiyordu üzerime. Fırtına bile çıkabilirdi. Tanrım beni koruyacaktır.



Toprağa dizlerimi verip otururken ellerim dizlerimin üzerindeydi. Gözlerimi kapatıp başımı gökyüzüne kaldırdım. Saçlarım uçuşuyor, dondurucu soğuktan ellerim tir tir titriyordu. Küçük bir mırıltıyla,"Senazbet..."diye fısıldadım.



Ellerimdeki yaralar acısını gösteriyordu.



"Elena!"



Başımı gerisin geriye çevirdim. Axel orada ağaçların dibinde uçuşan sarı saçlarıyla kısılmış gözleriyle duruyordu. Bir adım attı ve ben ona henüz bakarken hemen arkasından gördüğüm Louis yutkunmamı sağlıyordu. "Durman gerekiyor."dediler.



"Senazbet." Elimi dolunayın ışığında beyaz kayanın üzerinde kitaba koydum. "Drezalotinka berşatiz."



Geldiklerini biliyorum ama bundan vazgeçemem. Nasıl öğrendikleri değildi aklımda ki sorunun sebebiyeti. Bu büyü tutmazsa gücümün hızla söneceğini biliyorum sadece. Dilimin ucundaki kelimeler dökülürken benden bir adım geriden ileriye gelemediler. Çevremde beyaz bir kalkan oluşuyordu.



"Staron klakzamina." Parmak uçlarım ısınıyor, gözlerim yanıyordu. Kara büyüydü. Yasak olabilirdi. "Bluzen tramentelleş." Elim sayfada dair çizerek daireye eksi işareti yaparken elimi saçımın etrafında dolandırıp saçımı omzuma çektim. Ensemdeki dövme yanıyordu. Yaralarım kabuk bağlıyorlardı.

"Elena!"diye bağırdı Louis.



Sesi uzaklardan geliyor gibiydi.



"Aramona kaltraminizte frolanha."



Tehlikeyi hissedebiliyorum. Dudaklarım aralanarak gözlerima açıldığında doğrudan dolunayı izliyordum. Gözlerimdeki acıyı yansıtan dövmenin sızısı kalbimde atıyordu. Son kelimede dudaklarımı birbirine bastırıp aralarken omuzlarıma dokunan iki el hissettim.



"Doralazer."



Bir ışık huzümesi gözlerimi kör ederken ellerim gözlerimi kapattı. Beynimin içinde sesler dolanıyordu. Bilinçaltımda dolanan şey her neyse beni şimdiden çok farklı bir yere götürüyordu. Gözlerim kapandılar.



Bir uykunun eşiğine takıldım.


( MEKSİKA / UYANIŞ )


Aydınlıktı.



Yüzüme vuran güneş ışığı tenimi yakıyordu. Başım kuru toprakta yuvarlanırken gözlerimi açmaya çabalıyordum. Bir kasırga beni içinde alıp götürmüş gibiydi. Güneşin sarı büyük topu gökyüzünde fırtınalar koparıyor. Bir tabelanın altında yığılmış yoldan geçen nadir araçlar kenarında duruyordum.

MENFURWhere stories live. Discover now