1.YALANLAR

13 0 0
                                    

ANNE ne güzel kelime değil mi? Bugün değerini bir kez daha anladım. Keşke daha çok kullansaydım dedim kendime. Keşke daha çok... Sevdiğimi daha çok dile getirseydim. Daha az tartışsaydım. Daha çok mutlu etseydim onu.

ANNE seni çok seviyorum. Sana en sevdiğin orkidelerden getirdim. Sen her ne kadar bizi bırakıp gitsen de sana kızamıyorum. Abimi ilk kez ağlarken görüyorum ben anne. Babamı ise ilk kez bu kadar üzgün. Sırf biz daha çok üzülmeyelim diye mutfak dolabının arkasında hıçkıra hıçkıra ağladığını duydum ben. Bugün şehri terk ediyoruz. Babam bizi küçük bir kasabaya götürmek istiyor. Bizim için daha iyi olacakmış. Ama bilemiyorum senden bu kadar uzaklaşmak sence de zor değil mi?

"Aymira kızım hadi. Artık gitme vakti. Biliyorum annenin ölmesine hâlâ inanamıyorsun. Ama sen güçlü bir kızsın. Annen böyle davranmanı istemezdi. Hem bu gece yola çıkacağız. Biraz dinlenelim evde."

"Tamam baba, geliyorum." Hoşça kal anne seni seviyorum.

Eve gitmek üzere yola çıktık. Arabada çıt çıkmıyordu. Yağmur damlalarının cama çarpan sesleri dışında kuru bir sessizlik hakimdi. Eve gelir gelmez odama çıktım. Kızarmış gözlerimle aynadaki siluetime baktım. Gözlerimle saçlarım aynı renge bürünmüştü sanki. Yağmurdan ıslanmış bedenimi sıcak suya girerek ısıtmaya çalıştım. Temiz kıyafetlerimi giyerek kendimi uykuya teslim ettim.

"Aymira, hadi kızım yola çıkıyoruz. Eşyaların hazırsa arabaya yerleştiriyorum." Hiçbir şey söylemeden başımla onayladım sadece. Biz iki kardeşiz. Bir abim var ve oldukça yakışıklıdır (abim diye söylemiyorum). Benim aksime saçları gecenin en koyu tonundadır. Ama ortak noktalarımız da var tabi ki. İkimiz de güneş görmemiş gibi bembeyazız. Evde herkes bana düşkündür. Bana nasıl katlanıyorlar bilmiyorum. Oldukça huysuzumdur halbuki ve konu açılırsa susmak bilmem. Arabada bu sefer şarkı çalıyordu. "Catrien erase you" bu şarkıyla bütün dünyayı gezebilirim.

Off bu soğuk da neydi? Ne zaman uyumuşum hatırlamıyorum bile. Arabanın açılan kapısından gelen esintiyle tüm tüylerimin ürperdiğini hissettim. Sanırım gelmiştik. Burayı şimdiden terk etme hissi doldu içimde. Oldukça soğuk bir yer ve ben soğuktan nefret ederim.

"Hadi Aymira neyi bekliyorsun? Şu güzel poponu biraz kaldır ve ellerini çalıştır." "Abi benimle uğraşmayı bırak da ne yapayım söyle."

"Şu kolileri taşımakla başlayabilirsin, çok ağır değiller."

Evimiz iki katlı küçük bir evmiş ben de yeni görüyorum. Sorsanız öyle ıssız bir yerde ki tahmin edemezsiniz. Ana yoldan epey uzakta ve büyük bir ormanın karşısında. Mart ayında olmamıza rağmen oldukça yeşil ve soğuk bir yer. Geldiğimiz yerde t-shirtle gezdiğimizi hatırlıyorum. Neden buraya geldiğimizi sorarsanız babam bir doktor ve artık yorulduğunu, büyük bir şehrin temposuna daha fazla ayak uyduramayacağını söyledi. Burada tanıdığı arkadaşları olduğunu söyleyerek bizi buraya getirdi. Tam olarak Montana kasabası denen yere taşındık. Eşyalarımızı tek tek odalara taşırken kimse kimseyle konuşmuyordu. Sessizlik içinde tüm odaları temizlerken yan odada abimin içerleyerek ağladığını duyduğumda içime sakladığım gözyaşlarımı daha fazla tutamamıştım. Gözyaşlarımın görüşümü bulanıklaştırdığı o anda mobilyayı silmeye çalışıyordum. Çıkmayan kire küfrederken bir tekme savuruyor ve yere çömelip acıyan ayağımı tutarak ağlıyordum. Bilmem kaç saattir uğraştığım odadan gözyaşlarımı silerek ve gülümseyerek odadan çıkıyorum. Derin bir nefes alarak alt kattaki babama sesleniyorum.

"Ahh sonunda bitti! Parl nerede baba? Onu göremiyorum. Yoksa temizlikten mi kaçtı!!" Zar zor yaptığım gülümsemeye babam buruk bir gülümsemeyle cevap verdi.

Pisagor'un Gelini /TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now