25. ATEŞ

4 0 0
                                    

   "Bir soru sordum ve cevabını bekliyorum!"

Ray öfke saçan gözleriyle bizi süzüyordu. Dokunsam patlayacak gibi duran öfkesi tüm odayı doldurmuştu. Bu baskı hissi de neydi? Onu ilk kez bu kadar sinirli görüyordum.

"B-ben..." Tanrım neden kekeliyorum ki. Dur bir dakika ya! Ben neden ona hesap vermek zorundaydım ki?

"Odama bu şekilde girmeye nasıl cüret edersin Profesör?"

"Sorumu çarpıtma!"

"Neden bu kadar öfkelisin Profesör Ray? Eğer Estefaras ile bu şekilde bizi bastığın için öfkeliysen..." Yataktan kalkmış ona doğru yakınlaşmıştım. "Profesör akademi içindeki öğrencilerin ilişki durumlarıyla ilgilendiğinizi bilmiyordum." Sözlerim karşısında göz bebekleri şaşkınlıkla büyümüştü. Cam gibi parlayan gözleri gözlerime kenetlenirken bileğimden tutup kendine doğru çekti.

"Herhangi bir öğrenci ile ilişkin olup olmaması umurumda değil."

"Bileğimi acıtıyorsun bırak!" Dediklerine mi öfkelenmiştim bilmiyorum ama sesim yüksek çıkmıştı. Estefaras yanımda durmuş Profesör Ray!in tuttuğu bileğimi çekip kurtarmasıyla Ray daha da öfkelenmişti.

"Akademide git kiminle ilişki kurarsan kur Aymira Hanım! Ama bu lanetli piç ile ilişki kurmana göz yumamam." Estefaras ile burun buruna gelmişlerdi. Estefaras'a dönüp baktığımda onun yüzünde çarpık gülümsemesiyle Ray'e baktığını gördüm.

"Akademinin hangi maddesinde yazıyor bu durum merak ettim Profesör? Bizim ilişkimize karşı çıkan şu maddeyi bana da gösterin!"

Ray Estefaras'ın boğazından tutmuş duvara fırlatınca ağzımdan istemsizce bir çığlık kopuverdi. Olaylar nasıl bu hale gelmişti. Midem bulanmaya başlamıştı.

"Yeter! Odamdan çıkar mısın Profesör?" Ray bana şaşkın ve aynı zamanda öfkeli gözlerle bakarken bir hışımla odadan çıktı. Yan odaya girdiğini kapının sert kapanan sesiyle anlamıştım. Estefaras yanıma gelmiş beni tutarken onu ittim.

"Önce git üstüne bir şey giy ve karşıma geç, konuşacağız!" Giysi dolabımın yanındaki dolaptan bir tişört alıp üstüne geçirdikten sonra karşımdaki kanepeye oturdu. Komodinin üstündeki su kavanozundan bir bardak su doldurup boğazımdan aşağı akmasına izin verdim. Boş olan midem suyla şişmişti. Bu kadar oyalanmak yeterdi ama söze nasıl başlayacağımı bilemiyordum.

"Efendim öncelikle üstüme bir şey giymeden yattığım için özür dilerim ama dönüşeceğim aklıma gelmezdi."

"Neden dönüştün?" Konuşmayı onun başlatması iyi olmuştu.

"Efendim size nasıl açıklayacağımı bilemiyorum."

"Açık konuş."

"Siz rüya görmüş olmalısınız. Karşı cinsi gördüğünüz bir rüya olmalı... Bu da aurana karıştığı için biz ejderhaların aurasıyla karışırsa dönüşüm gerçekleştiririz."

Ne rüyası? Tanrım Ray'i gördüğüm rüya olmalı. Utançtan ne yapacağımı şaşırmıştım ve baştan aşağı kızardığımı hissedebiliyordum.

"Rüyanızda kimi gördüyseniz sizi etkilemiş olmalı efendim ama şunu söyleyebilirim ki beni görmediğiniz kesin. Eğer beni görseydiniz gece uzardı." Pis pis sırıtan yüzü karşısında daha çok utanmıştım. Bilerek benimle uğraşıyordu.

"Peki çözüme ulaştıysak ben kahvaltıya gidiyorum." Üstümü hızlıca giyinip koşar adımlarla odadan uzaklaştım.

Beklenen parti gecesi gelmişti. Gökyüzünde uçuşan renkli gece kuşlarının uçarken havada bıraktıkları gökkuşağı yansımaları dudak uçuklatacak cinstendi. Sahnede ışıklı kıyafetler giymiş bir grup, elektrogitar çalıyor solist ise üstümüzde uçarak şarkı söylüyordu. Onlar da okulumuzun öğrencilerindendi ama üst sınıflardı. Biraz daha yürüdükten sonra John karşımıza çıktı. Baştan aşağı simsiyah giyinmişti ve yakasına pembe bir çiçek takmıştı.

Pisagor'un Gelini /TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now