28. YASAK BÜYÜ

3 0 0
                                    

"Bugünün yemeği siz misiniz?"

"Efendim bu çocuk tehlikeli."

"Ama sadece bir çocuk."

"Bakın bir anormal! Aman Tanrım!" O sırada koridorda görünen bugünkü hizmetçi kız çığlık atarak buraya bakıyordu.

"Ahhh! Kapa şu lanet çeneni!" Kanlar içindeki küçük kız çocuğu bir hışımla diğer kızın boynuna saldırırken ne olduğunu anlamadan boynunu elleriyle ezip kırmıştı. Daha sonra ağzını açtığında uzayan köpek dişlerini küçük kızın boynuna geçirdi Kızın tüm kanını içerken küçük kızdan geriye eti kemiğine yapışmış bir beden kalmıştı. Korkunç görüntüler karşısında şok olurken Estefaras beni kendine çekti. Kanlar içindeki vampir kökenli diye tahmin ettiğim kız, onların tabiriyle anormal kanlar içindeki ağzıyla pis pis sırıtarak bize döndü. Ağzını daha da kocaman açmıştı ve ne olduğunu anlamadan ortadan kayboldu. Arkamda hissettiğim buz gibi soğuk bedenle ne olduğunu yeni idrak etmiştim. Bu vampirlerin hızı olmalıydı. Daha biz ne olduğunu anlayamadan arkamda bitmesi bunu gösteriyordu. Bilmediği bir şey vardı o da beni hafife alması! Arkamı döndüğümde kanlar içindeki kız gülüyordu. Gözlerinden kanlar damlıyordu. Lanet olsun! Bu hiç iyiye işaret gibi durmuyordu.

"Efendim arkama geçin."

"Saçmalamayı kes ve bana destek ver. Kılıcımı kuşanacağım."

"Tamam efendim." Kılıcı çekmemle bedenimi saran aurayla dolup taştım. Bu güce yavaştan alışmıştım sanki. Eskisi gibi acı verici gelmiyordu. Karşımdaki kız tekrar kaybolurken o kadar hızlı adım atıyordu ki takip etmek çok zordu.

"Lanet olası vampir!" Kahkahalar etrafımızı sararken çok sinirlenmiştim. Gözlerimi kapatıp ruhumla bütünleşirken Ray'in bana öğrettiği metodu uygulamaya karar verdim. Önce kahkaha sesleri kayboldu ve daha sonra etraftaki o parazit gürültü. Duyduğum tek ses yavaşça alınıp verilen nefesin gıdıklayıcı sesiydi. Hırıltılı ve hızlı hızlı alınıp verilen sese odaklandığımda aradığımı bulmanın gururuyla gülümsedim. Gözlerimi açtığımda karşımdaki kıza sinsi gülümsememi yollayıp karnına kılıcımı sapladım. Soğuk kanı ellerime bulaşırken yüzündeki sırıtış solmuş üzgün bir ifadeye bürünmüştü. Bir an duraksamıştım. Küçük kız elimi tutup kılıcı kendine daha çok saplamasıyla şok olmuştum.

"Te-şekkür ed-ederim." Ağzından boşalan kanlar ile zar zor konuşan küçük kıza döndüm. Soğuk bedeni kucağıma düşerken söylediklerini idrak edememiştim. O sırada beyaz elbisesinin altında zar zor görünen şeyle elbisesini yırttım. İki göğsünün arasındaki mavi damarlar tuhaf duruyordu.

"Bu da ne?"

"Efendim, bu kız uyarılmış."

"Uyarılmış da ne demek? Neler oluyor Tanrı aşkına?!" Sesim yüksek ve sinirli çıkmıştı.

"Biri onu etkisi altına almış. Hologram büyüsü bu!"

"Bana daha açık konuş Estefaras!"

"Hologram büyüsü yasaklı büyülerden efendim. Onu kullanabilen kişilerin nesli tükendi diye biliyordum."

"Yasaklı büyü mü? Kim olabilir?"

"Efendim artık buradan uzaklaşmalıyız. Burnuma hiç iyi kokular gelmiyor."

"Hiçbir yere gitmiyoruz Estefaras. Biri burada yasaklı büyü kullanıp onların tabiriyle anormalleri ne hale getiriyor. Küçük bir kız çocuğunu öldürdüm."

"O da küçük bir kızı öldürdü."

"Ama o büyünün etkisindeydi."

"Sizin de hayatınız tehlikedeydi. Ayrıca o son aşamaya geçmişti ve kendini kaybetmişti. Öldürülmesi gerekiyordu."

"Büyüyü bozmanın yolu yok mu?"

O sırada koridordan gelen dumanlarla sözüm yarıda kesildi. Yanıyoruz. Aman ne güzel! Bir bu eksikti. Koridorun diğer tarafından giderken oranın da ateşler altında kalmasıyla Estefaras ile birbirimize baktık ve daha sonra açık olan pencereye.

"Efendim tek çıkış yolumuz bu." Beni kendine çekmesiyle pencereden aşağı atladık. Ejderhaya tam olarak dönüşmeyip kanatlarıyla havada süzülürken bizi aşağı indirmesini söyledim.

"Efendim buradan gidiyoruz."

Pisagor'un Gelini /TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now