27. O BİR ...

4 0 0
                                    

     Cortex Adası'nı bulmak için bilgi toplamam lazımdı. Oraya nasıl gideceğime dair bir fikrim yoktu. Estefaras ile saatlerdir boş boş geziyorduk.

"Efendim daha ne kadar böyle gezeceğiz?"

"Bilmiyorum. Ne yapacağız?"

"Bilgi satan yerler olduğunu duydum. Onu araştırmaya ne dersin?"

"Tam-..." "Yok artık!" Koluma çarpıp geçtiği yetmiyormuş gibi dönüp özür dilemeye bile tenezzül etmemişti. Siyah kıyafetlerinin içinde yüzünü görememiştim. Acıyan kolumu ovuştururken yerdeki kâğıt parçası dikkatimi çekmişti. Daha önce var mıydı? Kâğıdı almak için uzandığımda başımın döndüğünü hissettim. Kâğıdı elime aldığım anda gözlerim karardı. Düşüyormuş gibi hisseden zihnimin derinliklerinde kaybolurken boğuk boğuk duyduğum seslerle kendime geldim. Gözlerimi açtığımda bulanık görüntü yavaş yavaş netleşiyordu. Görüşüm netleştiğinde karşımda tanımadığım bir grup insan vardı. Hepsi bir şeyler söylüyordu ve bana düşmancıl bir tavırla bakıyorlardı. Bakışlarının altında ezilirken bağlı olduğumun farkına yeni varmıştım. Ellerim sıkıca arkadan bağlanmıştı ve Estefaras'ın yanımda olmadığını fark ettiğimde bütün bedenimi bir telaş sardı. Neler oluyordu? Bu insanlar da kimdi?

"Hey kız uyandı bakın!"

"Kız da fenaymış yalnız. Biraz oynasak mı?"

Korkunç bakışları tüm bedenimde gezinirken bağlı olan ellerimdeki ipten kurtulmaya çalışıyordum. Korkudan kasılan zihnim doğru düzgün düşünemiyordu. Orta yaşlarda yüzünde kocaman yanık izi olan adam ellerini bedenime doğru uzatmıştı.

"Dokunma bana!" Ayaklarımla onu uzaklaştırırken pis pis gülümsedi ve bana doğru yaklaştı.

"Seni becerirken altımda da bu şekilde inleyecek misin güzelim?"

"Çek o pis ellerini benden!"

"Neler oluyor burada!!" Ellerini bir anda bedenimden çekerken köşeye sıkışmış yavru köpek gibi başını eğmişti. Herkes itaatkâr şekilde başını eğmiş sesin sahibine itaat ederken o tarafa döndüm. Bakışlarımız buluşurken kafama sertçe yediğim tokatla kendime geldim.

"Efendimize nasıl gözlerini dikmiş bakarsın! Kafanı eğ!"

"Cortex Adası'nı arayan cahillerden biri işte."

Yanıma doğru gelen adımlarının eşliğindeki iri cüssesi zar zor ışıtan lambanın önünde gölgesini düşürmüştü. Üstündeki tilki kürküne benzeyen kıyafetiyle saçlarının sarımtırak rengi benziyordu. Gözlerine baktığımda masmaviydi. Gerçekten tapılası bir güzelliğe sahipti. Onu incelediğimin yeni farkına varmamı o alaycı gülümsemesi sağlamıştı. Utancımdan yerin dibine girmek istiyordum. Elini bana doğru uzatırken kapının sertçe açılmasıyla irkilmiştim.

"Çek elini ondan!"

Tanıdık ses kulaklarımı doldururken rahatlamanın verdiği hisle gözlerim dolmuştu.

"Sen de kimsin?" Buranın sahibi olan genç adam sorusunu yönelttiğinde Estefaras hiç oralı olmayıp yanıma gelmişti. Bağlı olan ellerimi çözerken yakasından tutulup itilmesiyle yere düşmüştü. Ayağa kalktığında çok öfkeli duruyordu.

"Siz kimsiniz ki efendimi bu şekilde bağlayabiliyorsunuz?"

"Asıl sen kimsin de bizim mekanımızda bize asilik yapıyorsun?"

"Hahahah söyle bakalım yürek mi yedin?"

"Hey çocuklar şu ufaklığa bir ders verelim ha ne dersiniz?"

Herkes Estefaras'ın etrafını sararken mavi gözlü adını bilmediğim çocuk köşesine sinmiş olanları izliyordu. Bir şeyler yapmalıydım. Bu adamlardan kurtulmamız lazımdı. Masanın üstünde gördüğüm kılıcımla gülümserken koşarak masadan aldım. Elime alır almaz kılıcımla dönüşüm yaparken mavi gözlü çocuğu rehin aldım.

Pisagor'un Gelini /TAMAMLANDIOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz