13.EĞİTİM

3 0 0
                                    

Ah Tanrım! Beni sinir etmek için mi söylüyordu gerçekten anlamıyorum. Saçımı toplayınca yakışmıyormuş da benim iyiliğim içinmiş de, palavra! Uyuz ne olacak. Ne kadar kırıcı ve bir o kadar sinir bozucu olduğunun farkında değil sanırım. Sinirime hâkim olamayıp Hödük diye bağırdım. Ormanda yankılanan sesim bana geri döndüğünde çocukça tavrıma kahkaha atıp ormandan uzaklaştım. Duymuş mudur acaba? Banane ya hak etti.

Sıcak duşun altında bugün olanları düşündüm. Kara büyü dersinde ne yapmıştım ben? Ben kendimi kaybetmiş hatta Profesör Parsh'ın bile korkmasına sebep olmuştum. Neticede haklıydım, üstüme çok fazla gelip beni kışkırtmıştı. Daha sonra Ray gelmişti. Sahi bugün o olayın konusunu bir kez bile açmamıştı. Neden bana hiç sormamıştı? Bugün derste en son ne kadar yakındık birbirimize. Yakından o kadar masum bir o kadar da tehditkâr nasıl durabiliyordu.

"Aymira sen misin canım?" Kapımın tıklanmasıyla daldığım düşüncelerden ayrılmış ve gerçek dünyaya dönmüştüm. "Benim, Apella. Çıkıyorum şimdi."

"Tamam canım yorgun değilsen biraz yürüyüş yapalım diyecektim. Hem bugün neler yaptın anlatmak istersin, merak ediyorum." Suyu kapatmış havluya sardığım saçlarımı duruluyordum. "Tabii olur çıkalım, bana da iyi gelir belki." Akşam serinliğinde üşümemek için sıkıca giyinip saçlarımı taradım.

"Hazırsan çıkalım Apella." Apella dünden hazır giyinmiş yatağında oturup beni bekliyordu. "Aymira saçlarını kurutmadan çıkmayı düşünmüyorsun herhalde."

"Yaa Apella biliyorsun, saçlarımı kurutmak için uğraşmayı sevmiyorum." Aslında saçlarımı kurutmak bana eski anılarımı hatırlatıyordu. Saçlarımı küçükken kurutmadan dışarı çıkar ve annemden azar yerdim. Annem de hep saçlarımı okşayıp kuruturdu. Gözlerimin dolmasına izin vermeden dışarıya çıktım. Peşimden Apella da geldi ve kafama şapkayı geçirdi. Manyak bu kız ya. "Apella yaa! Beni de düşünürmüş minnoşların en minnoşu." Yanaklarını sıkarken karşıdan gelen John da aramıza katıldı. "Naber kızlar? Apella'nın yanakları tam sıkmalık değil mi gerçekten. Ben de deneyebilir miyim Apella?" Apella'nın dibine kadar girmişti ve oldukça çocuksu duruyorlardı bu halleriyle. Aynı zamanda şirin. Sıktığım yanakları kızarmış olan Apella daha da kızarmıştı. "Ölmek istiyorsan dene!"

"Ama..." John dudaklarını büzmüş Apella'ya şirinlik yapıyordu. "Şansını zorlama istersen. Hem sen nereye bizim Aymira ile kız kıza konuşacaklarımız var." John da gülümseyerek bize baktı ve Apella'nın yanağından bir makas alıp çılgınca uzaklaştı.

"Yaaa seni bir elime geçireyim!" Ben onların bu hallerine gülmeden edemeyince Apella da bana katıldı. Bahçeye çıktığımızda serin rüzgâr yüzümüze çarptı. Gökyüzünde dolunay vardı ve yıldızlar bugün çok güzel görünüyordu.

"Apella baksana bugün gökyüzü çok güzel değil mi" Apella'ya dönmüş ters bir şekilde yürüyordum ve ona gökyüzünü gösteriyordum. İkimiz de kahkaha atıyorduk ki ayağım taşa takılmıştı. Apella kolumdan yakalamıştı ki düşmekten kurtulmuştum. Ben daha çok gülerken bu sefer düz yürümeye karar verdim. Keşke böyle bir karar vermeseydim. Ray ile karşı karşıya gelmiştik.

"Senin ne işin var burada?" Evet çok saçma bir soruydu kabul ediyorum.

"Seninle aynı nedenden dolayı."

"Benimle aynı nedenden dolayı derken."

"Hava almaya ihtiyacın olduğu için çıkmadın mı?"

"S-sen nerden bil? Her neyse." Bir insan dışarıya niye çıkmak istesin Aymira? Sen de... Seni duyacak hali yok ya odadan.

"Evet hava almaya çıkmıştım lakin seni görene kadar gayet iyi gidiyordu." Bana daha çok yaklaştı ve derin derin gözlerime baktı. Ya da ben çok anlam çıkarıyordum. Onu anlamak çok zor.

Pisagor'un Gelini /TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now