35. EVLENİYORUZ

1 0 0
                                    

"RAY, benim Aymira."

"..." Bakışlarında hiçbir duygu kırıntısı yoktu ve benden gelecek bir atağı bekliyordu.

"Bak seninle savaşmak falan istemiyorum. Sadece bana bak Ray. Ben Aymira, senin turuncu kafan."

"..." Bana doğru bir hareket göstermesiyle ruh nefesimi çağırdım. Sağ tarafıma gelen yumruğundan kaçmayı başarmıştım ama sol taraftan gelen yumrukla kaç metre uzağa fırlamıştım. Tanrım bu nasıl bir güçtü böyle. Öksürerek yerden kalkarken Estefaras harekete geçmek üzereydi. Ona telekinezi ile durmasını söylerken kılıcımla saldıran taraf bu sefer bendim. Daha çok ruh nefesimle savaşmasına izin verirken ben Ray'in yakınına gelmeye çalışıyordum. Bunu Ray de fark etmiş olmalı ki benim etrafıma bir duvar örmüştü. Ona asla yaklaşamıyordum. Tanrım ruh nefesim tek kalmıştı. Ruh nefesim gayet iyi gidiyordu ancak ben bu duvarı geçemiyordum. Aniden bedenimden bir parça koparmış gibi bir sancı yayıldı. Öksürükle birlikte gelen kan ile o tarafa döndüm. Ruh nefesim kaybolmuştu. Aramızdaki duvar kalkerken boşluğuma geldi ve yere düştüm. Tüm bu olanlar bana ağır gelmişti. Elimdeki kılıcı yere atıp ayağa kalktım. O ise sadece beni izliyordu.

"Efendim, hayır ne yapıyorsunuz?" Estefaras'ın bana doğru gelmesiyle ona durmasını emrettim.Yerinden kımıldayamayan Estefaras bağırmaya devam ediyordu. Ray ise sadece izliyordu. Biliyorum onun gücü karşısında hiçbir şansım yoktu ve savaşmaktan yorulmuştum. Biliyorum sevdiği kadını öldürdüğünü fark ettiğinde suçluluk duyacaktı ama kendi ölümüne de sebep olacaktı. Ben çok üzgünüm sevgilim. Başaramadık...

Karşısında durduğumda hiçbir şey yapmadan duruyordu. Biliyorum benim Ray'im hala oralarda bir yerlerdeydi. Boynundan tutup onu kendime çektim ve gözyaşlarım eşliğinde dudaklarından öptüm. "Üzgünüm, beni öldürdüğün için. Her şey için üzgünüm sevgilim." Tekrar öptüğümde kırmızı gözlerinin duygusuz tonu benim tanıdığım dumanlı bakışlara dönmüştü. Dudaklarımı ondan ayırmak üzereyken elleriyle belimi kavrayıp kendine çekti ve öpmeye devam etti.

"Ray?"

"Aymir..." Evet o Ray'di benim tanıdığım Ray. Bedenim daha fazla dayanamayıp yere çökerken beni kucağına aldı.

"Üzgünüm." Estefaras koşarak yanıma gelmişti ve kızgın ifadesini bana yollamakla meşguldü. Ray babamın bedenini gördüğünde duraksamıştı. Beni yere bıraktıktan sonra sıkıca sarıldı. "Üzgünüm." Ben ağlarken o bana sıkıca sarılıyordu. Uzun bir ağlayışın ardından babamın soğuk bedenini de alıp yola çıktık. Geldiğimiz tüm yolları geri dönmek üzere...

2 HAFTA SONRA

2 hafta sonra sonunda akademinin kapısındaydık. Geri dönüşümüz daha uzun sürmüştü. Çünkü gelirken babamın kasabasına uğrayıp bir cenaze düzenledik. Şimdi biraz daha toparlanmış gibiydim. Babama söz verdiğim gibi mutlu olacağım.

"Hoşgeldiniz." Prof. Olric bizi kapıda karşılamıştı. Şaşırmıştım aslında. Bu akademiye bir daha adım atabileceğimi düşünmüyordum. Ancak Ray'in ormanı buradaydı ve bizi engelleyemezlerdi. Prof. Olric'in benden bir şeyler sakladığını biliyordum. Ama artık bir önemi yoktu. Babam ölmüştü.

"Baban için üzgünüm." Profesör Olric bana üzgün bakışlarını yollarken gülmemek için kendimi zor tuttum. Küfretmek için dudaklarım aralanmışken koşarak gelen Apella bana sıkıca sarıldı.

"Aymiraaaaa! Hoş geldin bebeğim." Ben de ona sıkıca sarılırken Ray Profesör Olric'e döndü.

"Biz evleniyoruz." Herkes şok olmuş gözlerle bize bakarken Ray devam etti.

"Aymira benimle kalacak ve akademide eğitimine devam edecek."

"Tebrik ederim." Profesör Olric başka bir şey diyememişti. Sessizce aralarından yürüyüp geçerken ormana gittik. Apella beni bırakmak istemese de şu an çok yorgundum.

1 HAFTA ÖNCE

Babamın cenazesinin üstünden bir hafta geçmişti ve Ray elimden tutmuş beni bir yere götürüyordu.

"Hadi ama Ray. Ne zaman gözlerimi açacaksın?"

"Tamam şimdi açabilirsin." Büyük bir taşın önündeydik ve yanından masmavi bir dere akıyordu. Her yerde rengarenk kelebekler uçuşuyordu.

"Burası da neresi Ray?"

"Bu taş Aymira taşı." Ben duyduklarımla şok olurken Ray bana sarıldı. "Bak taşın üstünde ne yazıyor?" Taşın üstündeki baş harflerine baktım. Bunlar annemle babamın baş harfleriydi ve bu ünlü taştı. Çok duygusallaşmıştım ve gözlerimden akan yaşlarla taşın üstündeki harflerde parmaklarımı gezdirdim. Parmaklarımı tutup önümde diz çöken Ray karşısında şok oldum.

"Benimle evlenir misin Aymir?" Elinde tuttuğu yüzük ile şaşkınlığımı daha fazla gizleyememiştim. Ne zaman düşünmüştü bunu. Gri ve amber karışımına sahip taştaki yüzüğü alıp evet derken gözyaşlarımı sildim. Ray beni kucağına alıp taşa oturtmasıyla gözlerimizi andıran yüzüğü parmağıma geçirdi.

"Seni seviyorum Aymira."

"Ben de seni seviyorum."

"Katil olsam bile mi?"

"Evet ister katil ol ister ne olursan." Gözleri şaşkınlıktan açılan Ray belimden tuttu ve öptü. Bugün benim için unutulmaz bir an oldu.

DÜĞÜN GÜNÜ

Koca bir ay olmuştu ve beklenen gün gelmişti. Büyük bir heyecanla Apella'nın makyajımı yapmasını bekliyordum.

"Offf kızım çok güzelsin yaaaa!" Apella çığlıklar eşliğinde aynada bana bakarken ben de aynadaki yansımama döndüm. Çillerime dokunmamıştı ve bu hoşuma gitmişti. Kırmızıya boyadığı dudaklarım saçlarımla uyum sağlarken gözlerimi ortaya çıkaracak dumanlı bir makyaj yapmıştı. Saçlarımı dağınık bir topuz yapmıştı. Ayağa kalkıp boy aynasında kendime bakarken gelinliğim etrafında bir tur döndüm. Sade saten bir gelinlik tercih etmiştim. Belimi saran saten gelinliği belime kadar uzanan sırt dekoltesi tamamlıyordu. Çok güzel görünüyordum.

"Evet son olarak gelinliğin olmazsa olmazı." Elindeki duvakla bana doğru gelirken kapı tıklatıldı. Apella koşar adım kapıya gitti.

"Aaa damat bey olmaz ama böyle. Gelini düğünden önce görmek uğursuzluk getirir." Kapıyı Ray'in suratına kapattıktan sonra ikimiz de kahkahayı bastık. Simli duvağımı da topuzuma yerleştirdikten sonra son kez aynaya baktım. Tekrar kapı çaldı.

"Hayır damat bey sabırsız olma!" Kapıyı açan Apella bu sefer geleni içeriye aldı. Estefaras siyah takımıyla karşımdaydı.

"Vaoov bu ne güzellik efendim. Hazırsan birazdan çıkalım." Apella da beni öptükten sonra odadan çıktı. Ben derin bir nefes aldım ve odadan çıkmak için Estefaras'ın koluna girdim.

Akademinin arkasında güzel bir kır düğünü için organizasyon yapmıştık. Biz odadan çıktık ve bahçeye adım attığımız an herkes alkışlar eşliğinde bizi selamlıyordu. O kadar gergindim ki yüzümü kaldırıp milleti selamlayamıyordum. Bakışlarımı yerden kaldırıp ilerideki Ray ile gözgöze geldim. O an tüm gürültü sessizliğe büründü ve sadece kalbimin sesini duyuyordum. Her şey durmuştu ve ben kontrolüm dışında ona doğru yürüyordum. Elimi tutan eliyle kendime gelmiştim. Kulağıma eğilip dedikleri karşısında gülümserken yürümeye devam ettik. "Gözlerimi senden alamıyorum Aymir." Her şey çok hızlı gerçekleşiyordu ve ben takip edemiyordum.

"Gelini öpebilirsiniz." Yaşlı adamın dedikleri ile Ray'in dudakları benimkiyle buluştu.

"Seni seviyorum Aymir."

"Seni seviyorum Ray." Tekrar birleşen dudaklarımız ile herkes çığlık eşliğinde alkış yaptı.

SON 3 BÖLÜM...

Pisagor'un Gelini /TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now