|45

5.5K 409 122
                                    

Birazcık yorum yapmanızı isteyebilir miyim?  Tepkilerinizi okumayı gerçekten çok seviyorum sizinle iletişim içinde olmak çok güzel :')

-

"Akın tuzu uzatır mısın?" derken sinirle gözlerimi Görkem'e diktim. Anlamsız sinir seviyemin yüksek oluşu ortamı gerse de abilerim çok takmıyordu.

Bir de hastayım diye çok sorgulamıyorlardı.

Ard arda gelen öksürüklerim yüzünden Akın'ın uzattığı tuzluğu bir an tutamazken tam karşımda Görkem olduğu için ani bir hareketle düşürdüğüm tuzluğu yakalayıp tutabilmem için daha yaklaştırdı.

O gece buz gibi suyu diklersem böyle olurdu tabi.

"Ihlamur çayını iç bücürük. Sonra nane limon, sonra ballı süt." diye sıralayan Cenk abime üzgün bakışlar attım.

"Hiç öyle bakma hanımefendi. İki gündür zor düştü ateşin. İlaç içmemek için direniyorsun bari Cenk'in yaptıklarını iç." diyen Kıvanç abimle iyice yerime sindim.

Görkem Ali abimle spor yaptığı için kahvaltıyı burada yapıyordu. Aslında kalmamak için uğraşıyordu ama abilerim onu bırakmıyordu. Israrla kahvaltıya kalmıştı.

Birbirimizle konuşmuyorduk.

Beni dinlemek bile istememişti. Aptaldı.

Ihlamur çayımı ani bir sinirle kafama dikleyince bunun daha büyük aptallık olduğunu fark etmiştim. Acıyla yerimden kalkıp bardağa su doldurup hızlı hızlı içtim.

"Ateş başına vurdu kuzunun." Enes abim yanıma gelip çözülen saçlarımı hafifçe arkadan bağladı. Elinde tuttuğu ufak küp şekerini uzattı. "Ağzında erit güzelim yanığa iyi gelir. Boğazların zor iyileşicek gibi dikkat etsene kuzucuk." derken saçlarımın arasına ufak bir öpücük kondurdu.

"Dalgınlığıma geldi." diye mırıldandım zar zor. Tekrar ard arda öksürürken mutfak tezgahına tutundum. Boğazımın acısından gözlerim sulanırken tekrar yerime oturduğumda bana endişeyle bakan Görkemden çektim bakışlarımı.

Akın'a anlattığım için o benden daha sinirliydi Görkem'e. Kıvanç abime sadece konuşmadığımızı söylemiştim. Diğerleri için her şey normal görünüyordu. Cenk'in benim için yaptığı çorbaya tuz attım. Yavaş yavaş içerken boğazımı yakması iyice gözlerimi yaşartmıştı.

"Oh şifa şifa." deyip yanağıma sulu bir öpücük bırakan Cenk abime gülümsedim.

"Hadi şimdi yatmaya. Bütün gece uyumuyorsun zaten bari dinlen." deyip koltuk altlarımdan kaldıran Ali abime karşı çıkamadan beni merdivenlerden çıkarıp odamın kapısına kadar getirmişti. Saçlarımın arasına ufak bir öpücük kondurup aşağıya indi.

Öksürük krizi eşliğinde odaya girerken düşmemek için kapıya tutundum. Çiğerlerim kopuyor gibi bir hissiyatı vardı. Ayrıca öksürdükçe kusasım geliyordu. Kötü kötü.

"Geleyim mi boncuk?" Caner abim kapıyı tıklatıp seslenince zaten çok uzaklaşmadığım için kapıyı açtım. "Cenk ballı süt verdi. İçmeden yatırma sakın diye de tembihledi." deyip bir eliyle beni yatağa yönlendirip yorganı açarken diğer eliyle de süt dökülmesin diye uğraşıyordu.

"Heh rahat mısın?" derken sırtımda duran yastığı düzeltti.

Her şeyi kendim yapabiliceğimi otuz üç kere söylememe rağmen beni asla dinlemeyip en ufak şeyleri bile yapıyorlardı. "Rahatım abi ya diyorum ya-" bir anda gelen öksürük kriziyle sözüm kesildiğinde muzipçe gülüp ballı sütü uzattı.

Pamuk Ama Prenses Değil (#Wattys2020)जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें